Somut olayda aslolan kısa kararda, hüküm fıkrası oluşturulmadığı; yalnızca "önceki kararda direnilmesine" denilmekle yetinildiğinden, mahkemece HUMK.nun 388.maddesinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesinin doğru olmayacağı, direnme kararının bu nedenle bozulmasının gerekeceği-
Aslolan kısa kararda, hüküm fıkrası oluşturulmamış; yalnızca "önceki kararda direnilmesine" denilmekle yetinildiği, o itibarla mahkemece, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiğini belirten HUMK.nun 388.maddesinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesinin doğru olmayacağı, direnme kararının bu nedenle bozulması gerekeceği-
Dava evrakında veya hakim huzurunda iki taraftan birinin veya vekilinin sebkeden ikrarının muteber olacağı, ve mukir olan taraf aleyhine delil teşkil edeceği-
Düzeltilmesi istenen Hukuk Genel Kurulu kararının verildiği 25.05.2005 tarihinde, 5219 Sayılı Kanun'un karar düzeltme sınırını altı milyar TL. olarak değiştiren hükmü yürürlükte bulunduğuna ve müddeabih bu sınırın altında olduğuna göre, karar düzeltme dilekçesinin miktar itibariyle reddinin gerekeceği-
Düzeltilmesi istenen Hukuk Genel Kurul ilamında gösterilen gerektirici nedenlere göre, HUMK.nun 440. maddesinde yazılı sebeplerden hiç birisine dayanmayan ve yerinde olmayan karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
13.07.2004 günlü direnme kararını temyiz eden davalı Belediye başkanlığı vekili Av. Sabit D.’in vekaletnamesi dosya arasında bulunmadığından, dosyanın açıklanan eksik tamamlandıktan sonra Yargıtay’a gönderilmek üzere mahkemesine geri çevrilmesi gerekeceği-
Yerel Mahkemenin gerek Özel Dairece bozulan 28.1.2003 günlü ilk kararındaki ve gerekse Hukuk Genel Kurulu'nun bozmasına konu olan 17.3.2004 günlü önceki direnme kararındaki hüküm fıkralarının, temyize konu 14.6.2005 günlü kararın hüküm fıkrasıyla tamamen farklı içerikte bulunmaları karşısında, temyiz incelemesine konu Yerel Mahkeme kararı gerçekte bir direnme kararı niteliğinde olmayıp, Hukuk Genel Kurulu'nun usule ilişkin bozma ilamına uygun şekilde oluşturulmuş, yeni bir hüküm niteliğinde olduğundan, bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu'na değil, Özel Daireye ait olacağı-