Yetkisizlik kararında., yetkili mahkemenin gösterilmiş olma zorunluluğu getirilmiş; eczane Bağcılar’da bulunduğu halde bozma ilamında Kadıköy Mahkemelerinin yetkili olduğu vurgulanmışsa da, sözleşmenin Emekli Sandığı Bölge Müdürlüğünde yapılması, dava dilekçesinin davalı tarafa Bostancı’da tebliğ edilmiş olması karşısında, HUMK.nun 10.maddesi hükmünün yerine getirildiğinin kabul edildiği ve ayrıca sözleşmenin Emekli Sandığı Bölge Müdürlüğünde yapılmış olması nedeniyle Emekli Sandığına karşı, Bölge Müdürlüğünün bulunduğu Kadıköy Mahkemelerinde dava açılması, HUMK.nun 17.maddesi hükmüne de uygun bulunduğu-
Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden, ona atıf suretiyle hüküm tesis edilemez; yeni ve açık bir hüküm kurulmasının gerekeceği-
Eldeki davada direnme kararının verildiği 31.3.2005 tarihinde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki kesinlik üst sınırını bir milyar TL. olarak değiştiren 5219 Sayılı Kanun yürürlükte bulunduğuna ve müddeabbih de bu sınırın altında olduğuna göre, direnme kararı kesin olup, temyizinin mümkün olmadığı-
İ. sözleşmeleri anılan İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca; yazılı delil ile kanıtlanabilir, bu yazılı delilin, olayın kanıtlanmasına tek başına yeterli olmalı ve kendisine inanç gösterenin imzasını taşıması gerekip, böyle bir yazılı belgenin bulunmaması halinde ise en azından olayın tamamının ispatına yeterli olmamakla birlikte bunun vukuuna delalet edebilecek ve karşı taraf elinden çıkmış delil başlangıcı niteliğinde bir belgenin söz konusu olması halinde de inanç sözleşmesinin tanık dahil her türlü delil ile kanıtlanması mümkün olabilir; bunlardan hiçbirinin olmaması durumunda dava redde mahkum ise de, eğer davacı taraf delilleri arasında yemine de dayanmışsa, mahkemece davalıya yemin teklifine hakkı olduğunun hatırlatılmasının gerekeceği-
Şuf’a davasında görevli mahkeme dava değerine göre belirleneceğinden görevi tayinde davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan parasal değerler gözetilerek 5.000.000.000 ‘TL lik görev sınırının altında kalan davaya Sulh Mahkemesince bakılmasının gerekeceği-
E. davası açılabilecek hallerde tespit davası açılamayacağı-
Kısa karar gerekçeli karar çelişkisine dayalı bozma, bu karara uyulmasını isteyen tarafı bağlayabilecek ve davayı karşı taraf yararına sona erdirebilecek bir nitelik taşımadığından, davalının temyizi üzerine gerçekleşen usule ilişkin bu bozmaya davacı yanın uyma istemesi direnme yasağını oluşturmayıp hükmü temyiz eden davalı yararına gerçekleşmiş bir usulü kazanılmış hakkın varlığından söz edilemeyeceğinden mahkemece direnme kararı verilebileceği-
Uyuşmazlığın ilişkin bulunduğu tutar 1.500.000.000 TL. olup, karar düzeltme istemi Hukuk Genel Kurulu’nun 02.02.2005 günlü kararına yöneliktir; söz konusu tarihte, 5219 sayılı Kanun’un karar düzeltme sınırını altı milyar TL. olarak değiştiren hükmü yürürlükte bulunduğuna ve eldeki davanın müddeabihi bu sınırın altında olduğuna göre, karar düzeltme yoluna başvurulamayacağı-
4822 sayılı yasa gereğince süresinde ve 14.3.2003 tarihinde davalı bankaya başvurduğuna göre, 22.12.2001 temerrüt tarihi itibariyle belirlenecek ana paraya, 14.3.2003 tarihine kadar %50 temerrüt faizi yürütülerek elde edilecek miktar tespit edilmeli ve icra takibi nedeniyle yapılan masraflar ve BSMV. de dahil edildikten sonra borç ve taksit miktarı hesap edilmelidir. Mahkemece, bu ilkelere uygun bilirkişiden ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesinin gerekeceği-
Mahkemece çıkartılan muhtırada eksik giderin tamamlanması değil, “gönderilmesi” veya “getirilmesi” istenilmiş; böylece, Kanunun aradığı biçimde ihtar yapılmadığından bu durum karşısında muhtıra geçersiz olup, bir kanuni sonuç yüklenemeyeceği-