Kamu düzenine ilişkin kesin yetkinin bulunmadığı hallerde, davalılardan birinin ikametgahı mahkemesinde dava açılabilir; ayrıca zarar sorumlularına karşı ödemede bulunan sigortacının kendi akidi olan sigorta ettirene veya halefiyet ilkesi uyarınca üçüncü kişilere karşı açacakları rücu davalarında yetkili mahkemenin hangi yer mahkemesi olacağı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. Maddesinde düzenlenmediğinden bu tür davalarda yetkili mahkemenin saptanmasının HUMK’un genel yetkili kuralları çerçevesinde yapılmasının gerekeceği-
Söz konusu tarihte, 5219 sayılı Kanun’un temyiz sınırını bir milyar TL. olarak değiştiren hükmü yürürlükte bulunduğuna ve eldeki davada uyuşmazlığın ilişkin bulunduğu tutar 425.400.000 TL. olduğuna göre, direnme kararı kesin olup, temyizinin mümkün olmadığı-
Hükmün yok sayılabilmesi için taraflara tebliğ edilen hükmün mahiyeti, son duruşma zaptında belirtilmemiş olmalıdır,son duruşma tutanağına hükmün mahiyeti geçirilerek tefhim edilmişse artık ortada hukuken bağlayıcı bir hükmün varlığının kabulünün gerekeceği-
Direnme kararları da dahil olmak üzere, yerel mahkemelerce kurulan hükümlerin temyizinin ve temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay Daireleri ya da Hukuk Genel Kurulu’nca verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilmesinin mümkün olup olmadığı belirlenirken; temyiz ya da karar düzeltme istemi hangi karara yönelik ise, o kararın tarihinde yürürlükte bulunan Kanun hükmünün esas alınmasının gerekeceği-
Davacının genel ve özel yetkili mahkemeler arasından birini seçme yetkisini yanlış kullanması ve davayı yetkisiz mahkemede açması nedeniyle, bu konudaki tercih hakkı davalıya geçmiş ve davalı vekili de süresi içerisinde, Ankara mahkemelerinin yetkili olduğuna dair yetki itirazında bulunduğundan, davaya bakma yetkisinin Ankara Mahkemelerine ait olacağı-
Bozulan ilk hükmü davacı temyiz etmeyerek, artık usule ilişkin işlemler onun aleyhine olarak kesinleşmiş olup bozmadan sonra tesis edilen direnme kararı ilk hükmün tekrarından ibaret ve davacıya yeni bir külfet yüklenmemiş; artık davacının direnme kararını temyiz etme hakkı ve yetkisi kalmadığından ilk hükmü temyiz etmeyen davacı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteğinin bu nedenle reddedilmesinin gerekeceği-
İlk mahkemenin verdiği 4389 SK. Değişiklik yapan kanun uyarınca verdiği devir kararı teknik anlamda bir yetkisizlik kararı olmayıp, yasadan kaynaklanan zorunluluk sebebiyle verilen bir karar olup burada HUMK’un 193. Maddesindeki 10 günlük sürenin uygulanma olanağı olmadığı-
Eldeki davada direnme kararının verildiği 31.3.2005 tarihinde, 5219 Sayılı Kanun’un temyiz sınırını bir milyar TL. olarak değiştiren hükmü yürürlükte bulunduğuna ve müddeabih bu sınırın altında olduğuna göre, direnme kararı kesin olup, temyizinin mümkün olmadığı-
ASKİ Genel Müdürlüğü 2560 SK. na tabi olup, 3533 SK. Kapsamındaki kurumlardan olmadığından tarafı olduğu uyuşmazlıkların 3533 SK. Çerçevesinde mecburi tahkim yoluyla çözülemeyeceğinin kabulünün zorunlu olduğu-
Olayda miktar itibarıyla ve davacının açık muvafakati olmadığı için HUMK’un 288 ve devamı maddeleri gereğince tanık dinlenemeyeceği- Davalı delil listesinde yemin deliline de dayanmış olduğundan, davacıya yemin teklif edip etmeyeceği davalıya sorularak sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-