Aslolan kısa kararda, hüküm fıkrası oluşturulmamış; yalnızca "önceki kararda direnilmesine" denilmekle yetinildiği, o itibarla mahkemece, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiğini belirten HUMK.nun 388.maddesinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesinin doğru olmayacağı, direnme kararının bu nedenle bozulması gerekeceği-
Cevap süresini geçirdikten sonra cevap dilekçesini veren ve ilk oturuma gelen davalının, cevap süresinin uzatılmasını istemeden doğruca cevap dilekçesini vermekle, işin esasına girmiş olduğu, bu durumda, davacının muvafakati olmadan savunmasını genişletme olanağı bulunmayacağı, hal böyle olunca mahkemece yetki itirazının reddi ile işin esasına girilerek taraf delillerinin toplanmasının ve bir karar verilmesinin zorunlu olacağı-
Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olay nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, davanın konusuz kalmasından söz edilebileceği, böyle bir durum söz konusu olduğunda, mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek olmayacağı, bu durumda mahkemenin bir tespit hükmü niteliğinde olarak, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermesi gerekeceği, bununla birlikte, bir davada davacının talebinin asıl talep ve yardımcı talepler olmak üzere iki bölümden oluşacağı, bundan başka objektif dava birleşmelerinde, birden fazla asıl talep olacağı, bu taleplerden yalnız birinin ya da bir kaçının veya asıl talebin bir bölümünün konusuz kalması halinde, diğer talepler hakkında yargılamaya devam edilip karar verilmesinin gerekeceği-
Davacı vekilinin Hukuk Genel Kuruluna hitaben gönderdiği dilekçenin dairenin bu kararlarına itiraz niteliğinde ve daire kararlarının kaldırılmasına yönelik olduğu, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda Hukuk Genel Kurulunun özel dairelerce bu şekilde karara bağlanmış kararlarına karşı itiraz yoluyla inceleme yapabileceği yolunda bir hüküm bulunmadığı gibi, görevine giren işlerde dahi duruşma yapılmasının olanaklı olmadığı, davacının isteklerinin yasal dayanağı bulunmadığından dilekçesinin reddi gerekeceği-
Derdestlik itirazı ilk itirazlardan olup, HUMK.nun 187.maddesi uyarınca, esasa cevap süresi içerisinde ileri sürülmelidir. Somut olayda ise davalı ilk davadan, dilekçenin kendisine tebliği ile haberdar olmuş, 10 gün içinde derdestlik itirazında bulunduğundan davalının, süresi içerisinde derdestlik itirazında bulunduğunun kabulünün gerekeceği-
Davanın konusuz kalması halinde mahkemenin yargılamaya devam ederek, davanın açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit edip, o tarafı yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum etmesinin gerekeceği-
Hüküm Aile Mahkemesinden verilmiş ve bu Mahkemenin görevli bulunduğu da Hukuk Genel Kurulu’nca kabul edilmiş olduğuna göre, temyiz incelemesi görevinin, Yargıtay 2. Hukuk Dairesine ait olacağı-