İşin niteliği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunan yerlerle diğer eklentiler ve araçların da işyerinden sayılacağı-
Bir iş kazası olayında kaçınılmazlıktan söz edebilmek için işveren işyerinde çağın ve teknolojinin gerektirdiği önlemleri almasına rağmen zararlandırıcı olayın meydana gelmesinin gerekeceği, somut olayda, iş güvenliği müfettiş raporu ve eki tutanak ve hükme esas alınan kusur raporlarında işverenin iş yerinde maden işyerlerine ait iş kolundaki işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzük hükümlerine göre gerekli önlemleri almadığı, açıklanan nedenler karşısında işverene %50 kusur ve %50 kaçınılmazlık olgusuna dayanan kusur raporunun hükme esas alınmasının hatalı olacağı-
Davacı ile işyerinde çalışan diğer işçilerin ücretlerini az bularak işe devam etmedikleri, kendilerinin işveren tarafından işe davet edilmelerine rağmen işyerine dönüp çalışmadıkları, devamsızlık tutanağının işçiler tarafından düzenlenmiş olmasının tutanağı geçersiz hale getirdiği şeklindeki görüşe değer verilemeyeceği, bir delil olarak tutanağın da Bölge Çalışma Müdürlüğü belgelerini sonucu itibariyle doğruladığı, bilgi ve belgeler feshin işçi tarafından gerçekleştirildiğini ve haklı bir nedene dayanmadığını gösterdiğinden kıdem tazminatı isteğinin reddedilmesi gerekeceği-
Resmi arabulucunun yürüttüğü toplu görüşmenin tarafların anlaşmaları ile sona erdirilmesi ve buna ait tutanağın yetkililerce imzalanması nedeniyle davanın reddinin gerekeceği-
Her ne kadar, Bölge Çalışma Müdürlüğünce yapılan tesbite göre davacının kapıcı dairesinde kiracı olarak kalmış ise de; dosya kapsamı itibariyle bu tesbitin gerçeği yansıtmadığı, taraflar arasında bir hizmet ilişkisinin varlığı anlaşılmasına rağmen, akdin feshi nedeniyle, ihbar ve kıdem tazminatı ile birlikte ödenmeyen yıllık izin ücreti talebinin reddi gerekeceği-
Dava konusu olayda davacının asli görevi dışında ek işlerde çalıştırıldığı tüm çalışmalarının yasal günlük çalışma süresinin çok üstünde olduğunun, bu çalışmaların hafta ve genel tatil günlerinde de aynı şekilde devam ettiğinin ve yıllık izinlerinin de kullandırılmadığının anlaşıldığı, davacının işi bırakmasının ücretlerinin eksik ödenmesi ve bir bölümünün kesilmesiyle bağlantılı olduğu, bu durum davacıya akdi sona erdirme hakkı verdiğinden mahkemenin kıdem tazminatını hüküm altına almasının gerekeceği-
İşçi haklarının ödenmemesinin işçiye haklı nedenle fesih hakkı vereceği, çalışmaların karşılığının verilmemesi ve fazla çalışma ücretlerinin kesilmesi karşısında, işçinin iş akdini sona erdirmesinin işçi aleyhine sonuç doğurmamasının gerekeceği, somut olayda, davacı işçinin asli görevi dışında ek işlerde çalıştırıldığı, yasal çalışma süreleri üstünde mesai yaptırıldığı ve yıllık iznin kullandırılmadığı, davacı-işçinin ücretlerinin eksik ödenmesi ve bir bölümünün kesilmesi nedeniyle işi bıraktığı, işçinin haklı olarak iş akdini sona erdirdiğinden kıdem tazminatına hak kazandığı, ancak işi kendi terk ettiğinden ihbar tazminatı talep edemeyeceği-
Kayıt düzeltilmesine ilişkin davalarda gösterilmesi gereken özen gereğince sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için, öncelikle gerek Sosyal Sigortalar Kurumu gerekse işverenler yanında bulunan davacının imzası ile fotoğrafını içeren işe giriş bildirgeleri yanında ücret tediye bordroları gibi diğer belgeler celbedilip, imzanın ve fotoğrafın davacıya ait olup olmadığı konusunda Güzel Sanatlar Akademisinden seçilecek bilirkişi heyeti ya da Adli Tıp ilgili ihtisas dairesi vasıtasıyla benzerlik İncelemesi yaptırılması; davacıyı yakından tanıması gereken işveren, müdür, şef, ustabaşı ve çalışma arkadaşları tanık sıfatıyla dinlenmesi; niza konusu işe giriş bildirgelerinde doğum tarihi yanında sigorta sicil numarası, baba adı ve doğum yerinin farklılığı da gözönünde tutularak ilgili nüfus idaresinden ve Sosyal Sigortalar Kurumundan bu hüviyetle davacı dışında üçüncü bir kişinin var olup olmadığı yöntemince araştırılması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması ge
Uyuşmazlığın, salt işe giriş bildirgesinin 506 sayılı Yasasının 108. maddesi uyarınca; sigortalılık başlangıcı yönünden yeterli olup olmayacağı konusuna ilişkin olduğu, yöntemince düzenlenen işe giriş bildirgesinin, salt işe alınmayı göstermekle birlikte çalışmanın mevcudiyeti yönünden yalnız başına yeterli kabul edilemeyeceği, sigortalılıktan söz edilebilmek için, çalışmanın varlığı Yargıtay'ın 79/8. maddeye dayalı sigortalılığın tesbit davaları yönünden kabul ettiği ilkelere uygun biçimde belirlenmesinin gerekeceği, işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak, yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda; çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranması ve kamu düzenine dayalı bu davalarda, hakimin, görevi gereği, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemesi gerekeceği, bu davalarda da işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile Kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanması, ücret bordrolarının celbedilmesi, müfetti
Kötüniyetin ispatının, davacı işçiye düşeceği, gerçekten davacının uzun bir süreden beri belirtilen işi yaptığı tartışmasız ve fesih tarihi itibariyle yeni bir işçinin alındığı da belli ise de taraflarca iddia ve savunmayı kanıtlamak için her hangi bir tanığın dinletilmediği, bundan başka davacının eğitim ve öğretim elemanı yetiştiren öğretim kurumundan mezun olup, bu alanda çalıştırılmadığı, bunun gibi anılan yeni elemanın da çalıştırıldığı işlerle ilgili uzmanlığının bulunmadığı, bu olgunun ortada kötüniyetin bulunmadığını kendiliğinden gösterdiği, bu dosya içeriğine göre, kötüniyetin varlığı, bir başka anlatımla siyasi bir neden, kişisel anlaşmazlıklar şikayet ve zararlandırma amacı gerçekleşmemiş olduğundan yani kanıtlanmamış bulunduğundan kötüniyet tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün hatalı olup bozmayı gerektireceği-