İşçinin ihbar, kıdem, izin, ücret alacakları farkının hesaplanmasında, işverence iş akdinin feshinden sonra yapılan zamların nazara alınamayacağı, ancak, fesih tarihinde işçiye ihbar tazminatı peşin ödenmediği için, tam ve peşin ödeme koşulunun gerçekleşmediği, aradaki ilişkinin kesin bir biçimde sona ermediği, bu durumda; davacının, çalışma süresine göre ihbar öneli 8 hafta olduğu için, bu önel içinde gerçekleştirilen ücret zamlarından yararlandırılmasının İş Hukukunun işçiyi koruyucu ilkesine uygun düşeceği-
Davalı işverenin işçisini yasal hükümlere aykırı davranışla işe giriş bildirgesi düzenlemeden iş kolları farklı biri kayıtlı diğeri kayıtlı olmayan iki ayrı işyerinde çalıştırmış olması, primlerini ödemiş olsa dahi yasaya uygun olmadığından, davalı bildirmediği bu işçinin geçirdiği iş kazası nedeniyle kurumca yapılan ödeme ve masraflardan kaynaklanan zararlardan sorumlu olacağı-
İşyerinde prim uygulaması bulunup bulunmadığı ve çekin davacı işçiye verilip verilmediği konusunda ortaya çıkan tereddütlerin giderilebilmesi için, davalı işverene de mehil verilerek şahitlerin listesinin ibrazı istenip masraflarını da yatırdıktan sonra tanıkların dinlenmesinin doğru olacağı-
Olayın oluş şekline göre sigortalının %20 oranından fazla kusurlu olması, sigortalının sağlık raporunun bulunmamasının sigorta olayı ile illiyeti bulunmadığından, bu eksikliğin işverenin kusurunu ağırlaştıramayacağı belirtilmek suretiyle bilirkişi raporunun yetersizliğine değinen önceki bozma kararına uyulmasına ve bu hususun davalı lehine usulü kazanılmış hak oluşturmasına rağmen, aynı gerekçelerle aynı oranlarda kusur veren yetersiz bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hatalı olacağı-
Dosyaya celbedilen, tarafları aynı olan ihbar ve kötüniyet tazminatı ve diğer işçi alacaklarının tahsili istemine ilişkin 1998/639 esas sayılı davada davacı avukatın birbirini izleyen zincirleme sözleşmelerle çalıştığı ve hizmet sözleşmesinin belirsiz süreli sözleşme haline dönüştüğünün kesinleşen hükümle kabul edilmiş olmasına, ayrıca Hukuk Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarının da bu doğrultuda bulunmasına göre yerel mahkemenin direnme kararının yerinde görüldüğü-Yıllık ücretli izin alacağının Yönetmeliğin 70. maddesi uyarınca 30 gün üzerinden hesap edilmesinin gerekeceği, Yönetmeliğin 1475 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre izin hakkının verilmesini öngördüğü, anılan Kanunun 52. maddesinin son fıkrasına göre iznini işyerinin bulunduğu yerden başka bir yerde geçirecek olanlara gidiş ve dönüşlerinde yolda geçecek süreler karşılanmak üzere ücretsiz izin verilebilmesinin öngörüldüğü, bu bakımdan yolda geçen sürelerden bahisle 34 gün üzerinden izin alacağının hesap edilerek hüküm kurulmas
Davacının iş akdinin feshine neden olan eylemi sebebiyle yasa dışı örgüt üyesi olmak suçundan ceza davası açıldığı anlaşıldığından, bu dava bitiminin beklenerek sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Davacının köy ilkokulunda hademelik yaptığının ve ücretinin çocuk velilerinden toplanıp ödendiğinin taraflar arasında ihtilafsız olduğu, davacı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında hizmet sözleşmesi yapılmadığının anlaşıldığı, Köy Kanunu'na göre köyü muhtarlık temsil ettiğinden, davacıyı işe alanın muhtarlık olduğunun ve hizmet sözleşmesinin muhtarlıkla davacı arasında akdedildiğinin kabul edilmesi gerekeceği, bu durum karşısında işin esasına girerek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın husumetten reddedilmesinin isabetsiz olacağı-
Karara dayanak olan bilirkişi raporunda çalışmadığı halde hafta tatili, bayram tatili ve izinli olduğu günlerde fazla mesai ücreti hesaplamasının hatalı olup bozmayı gerektireceği-
Kıdem tazminatı faizi talebiyle ilgili olarak işçinin fazlaya dair haklarını saklı tutmak suretiyle imzaladığı ibraname ihtirazi kayıt niteliğinde olduğundan, işçinin buna dayanarak tazminatının tamamını almış bile olsa ödenmeyen süre için mevduata uygulanan en yüksek faizin hesaplanarak hüküm altına alınmasını isteyebileceği-
Davacının murisinin davalı işverene ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak geçen ve diğer davalı Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen çalışmalarının tespitine ilişkin isteminde tanıkların sözlerinin çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kaldığı, bu durumda dosyadaki çalışma iddiası kanıtlanamadığından bu süreye ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekeceği-