Önceki kararında direnen mahkemenin bozma kararından sonra dosyaya ibraz edildiği anlaşılan hizmet sözleşmesine dayandığı anlaşıldığından ortada bir direnme kararının değil yeni bir hükmün bulunduğu ve bu sebeple özel dairenin yeni hükme göre temyiz incelemesi yapması gerekeceği-
4046 sayılı Yasanın 21. maddesinden kaynaklanan iş kaybı tazminatına ilişkin uyuşmazlığın işçi ile işveren arasında ilişkileri düzenleyen İş Kanunu hükümlerinin uygulanmasından kaynaklandığı ve bu konuda iş mahkemesinin görevli olduğu-
Yıllarca en ufak bir cezaya maruz kalmayan davacının ard niyete dayanmayan, menfaat teminine matuf olmayan anarşinin yoğun olduğu olağanüstü bölgede bulunan işyerinin itibarını ve güvenini korumaya matuf olduğu gözlenen davranışlarının en ağır ceza olan işverence iş akdinin feshi ile tecziyesinin yasal düzenlemeye uygun düşmeyeceğinden haksız fesih sebebiyle ihbar ve kıdem isteklerinin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Hizmet tespitine ilişkin açılan davada tesbiti istenilen süreler çok öncelere ilişkin bulunduğundan tanıkların istenilen sürelerle ilgili bilgileri bugüne değin eksiksiz olarak hafızalarında korumalarının hayatın olağan akışına ve yaşam deneyimlerine uygun düşmeyeceği, tanık sözleri somut olgulara dayanmadan soyut düzeyde kaldığından ve davacıya ait sigorta kayıtlarında tesbitini istediği dönemler arasında farklı işyerlerinde çalıştığı anlaşıldığından samimi olmayan iddiaya dayalı davanın reddedilmesi gerekeceği-
Yeni olgulara dayanılarak dava kısmen kabul edildiğinden direnme değil yeni bir kararın mevcut olduğu-
Davacı işçinin şikayeti üzerine Bölge Çalışma Müdürlüğünce yapılan soruşturma ve inceleme sonucunda davacının ihbar ve kıdem tazminatına da hak kazandığı sonucuna varılmış olduğundan çalışma süresi dikkate alınarak ihbar ve kıdem tazminatlarının hüküm altına alınmasının gerekeceği-
1475 sayılı İş Kanununun 18. maddesinde gösterilen altı iş günlük hak düşürücü süre, hizmet aktinin ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak feshi için bir tarafın bu çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başladığı, ancak işyerinin örgütlenme biçimine göre, bu sürenin feshe yetkili makamın öğrendiği tarihten başlatılmasının gerekeceği-
Kanundaki ihbar önelleri asgari olup iş akti veya Toplu İş Sözleşme hükümleri ile işçi lehine uzatılabileceği- Ayrıca 1475 sayılı İş Kanunun 14. maddesinde getirilen tavan sınırlaması kıdem tazminatına uygulanan bir sınırlama olup, ihbar tazminatının hesaplanmasında uygulanacak bir tavan sınırlamasının olmadığı-
Beden gücü kayıp oranının tartışmalı olması nedeniyle sorunun çözümü için adli tıptan görüş sorulmuş ve davacının son ve kesin durumu bu aşamadan sonra tespit edilmiş olduğundan davacı ortaya çıkan bu yeni ve kesin olguya dayanarak dava açtığına göre davanın zamanaşımına uğradığının kabulünün hatalı olduğu-
Davacının çalışmaları aralıklı olup bu şekli ile kuruma bildirilmiştir, işe giriş bildirgesi ve bordrolar karine oluşturacağından karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanmasının gerekeceği-