Her ne kadar ücret bordroları ve vizite kağıdında davacı işçinin imzası yoksa da, bir kısım davacı tanıklarının beyanları ile tüm dosya kapsamından, davacının kaza tarihindeki ücretinin 300.000 TL. olduğunun anlaşıldığı; ayrıca, S.S.K.tarafından kaza sonrasında davacıya yapılan ödemede de bu miktarın esas alınmış ve davacının buna yönelik bir itirazda bulunmamış olduğu, böylece, kaza sonrasında S.S.K. müfettişi tarafından düzenlenen ve 506 sayılı Yasanın 130/2. maddesi hükmü uyarınca, aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan raporun aksinin kanıtlanamamış bulunduğu; bu durumda,sigorta müfettişi raporunun aksinin kanıtlandığı bir uyuşmazlığa ilişkin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.6.2000 gün ve 2000/21-1060 sayılı kararının somut olay itibariyle emsal niteliği taşımayacağı-
Davacı güvenlik görevlisi işçinin topluca üçüncü bir kişiden yüzde iki komisyon karşılığı satın aldığı yazar kasa fişlerini, aynı işyeri çalışanlarına yüzde üç komisyon karşılığı dağıttığı hususu gerek ceza dosyasındaki beyanlarında gerek dava dosyasındaki dava dilekçesinde açıkça kendisinin kabulünde olduğu, bu maddi olgunun varlığı karşısında mahkemenin ceza davasının sonucunun beklenmesine gerek olmadığı yönündeki direnmesinin uygun olacağı-
Mahkemece yapılacak işin, mükerrer işlem ve yükümlülüğe meydan verilmemesi açısından savunma doğrultusunda araştırma yapılarak, kurumdan mükerrer olduğu iddia edilen işyeri numaraları ile ilgili olarak gerekli bilgi ve belgelerin celbi ile gösterilen diğer kanıtlarda birlikte değerlendirilmek suretiyle aynı konuda (inşaat işinden dolayı) mükerrer işyeri numarası verildiğinin tesbiti halinde şimdiki gibi davanın kabulüne, aksi halde açıklanan nedenlerle, davacının adı geçen hizmet binası inşaatının asıl işvereni olduğu hususu gözetilerek, davanın reddine karar vermekten ibaret olacağı-
Türk vatandaşlarının Almanya'da çalışılan sürelerin, yaşlılık aylığı yönünden, Türkiye'de geçmiş gibi değerlendirildiği, ancak, aylık bağlama oranına yansıtılmadığı, söz konusu kural bu yönden de özellik göstermekte olup kısmi aylık bağlanmasında; Almanya'da ilk defa işe başlama tarihinin Türkiye'de sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul ettiği, kısacası, sözleşme hükümlerinin uygulanması ilkesi hem sosyal güvenlik alanında ortaya çıkabilecek kimi adaletsiz ve olumsuz durumları ortadan kaldırmak aynı zamanda sosyal güvenlik çelişkilerini gidermek yönünden de kaçınılmaz olacağı, bu durumda Yerel Mahkemenin, davacı sigortalının, Almanya'da ilk defa sosyal sigorta giriş tarihinin 506 sayılı Yasa'nın 108. maddesine koşut olarak Türk sosyal sigortalarına giriş tarihi olarak kabulünün doğru olacağı-
Davacının akdin feshinden önce çalıştığı iş bölümünde yedi yıla yakın bir zaman eylemli bir şekilde devamlı çalıştığı, böylece oluşan, çalışmaya ilişkin bu olgunun yanlar arasında bir iş koşulu olarak kararlılık kazanmış olduğu, daha sonra koşullar, daha ağır bir iş bölümünde görevlendirilmesinin anılan iş şartı karşısında M.K.nun 2.maddesine aykırı düşeceği-
Muvazaa yoluyla kendi yandaşlarına iş imkanı sağlamak için davacı ve arkadaşlarının iş akitlerini fesheden Toplu İş Sözleşmesinin 33. maddesinin özüne ve sözüne uygun dolamlı bir tutum içerisinde olduğu belirlendiğinden, anılan Toplu İş Sözleşmesinin “Ek Tazminat” başlıklı 82. maddesinde sadece haksız feshi düzenleyen ek tazminatın burada uygulanması düşünülemeyeceği- Gerek ek tazminat başlıklı TİS.nin 82. maddesi, gerek genel nitelikteki İş Kanununun 13. maddesinde düzenlenen kötüniyet tazminatının somut olayda açıklanan nedenle ayrıca uygulanmasına olanak olmadığı, davalı işverenin fiilinin bir bütün olarak TİS.nin 33. maddesine aykırılık teşkil ettiği kabul edildiğinden, olayda sadece Toplu İş Sözleşmesinin 33. maddesinin niteliği itibariyle kötüniyet tazminatını da kapsadığı düşüncesiyle uygulanması gerekeceği-
Kaloriferli olan konut işyerinin davacı işe girmeden önce merkezi ısıtma sistemine geçirilmesi konutun kalorifersiz nitelik kazanmasını sağlamayacağı, davacı işçinin kaloriferli konut işyerinde çalıştığına göre 1475 sayılı İş Kanununun 5. maddesinin II. Fıkrasının (e) bendi gereğince iş kanunu hükümlerine tabi olacağı ve istemleri konusunda işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekeceği-
İşyerinin zamanında Kurumca yanlış tespit edilmesi veya işyerini bildirme bildirgesinin Kurumca kaybedilmesinin davacının işe giriş bildirgesinin ve çalışmasının kabul edilmesine engel olmadığı-