Belirsiz alacak davası olarak; ayıplı imalat ve tespit giderinin ihbar tarihinden itibaren faizi ile davalıdan tahsili istemiyle açılan davada, hükme esas alınan bu bilirkişi raporunda, taşınmaz orta alanlarındaki ayıplı işler ayrı ayrı tespit edilerek bu tespit edilen ayıpların ne suretle giderileceği açıklandıktan sonra, bu işlerin her türlü malzeme, işçilik, nakliye, KDV ve genel giderleri dahil maliyetlerinin hesaplandığı belirtilmiş ise de, bilirkişi raporundaki tespitlere konu ayıplı imalatların niteliği itibariyle tamir veya yeniden yapılmak suretiyle giderilebileceği, buna göre ayıplı imalatların tamamlanmasına ilişkin masrafların hesaplanmasında, dava tarihi itibariyle serbest piyasa koşullarına göre tamir ve yapım işine konu alanın ölçüsü, yapılan işin mahiyeti, kullanılacak malzeme, nakliye, işçilik vs. tüm inşaat kalemlerine konu bedellerin her bir iş yönünden ayrı ayrı somut verilere göre değerlendirilerek ve keşif tarihi itibariyle site yönetimi tarafından dava dışı firmalar ile yapılan sözleşmelere dayalı olarak tamamlanan işler yönünden de aynı yöntem izlenerek hesaplama yapılmak suretiyle yapılan ödemelerin yerindeliği değerlendirilmek suretiyle alınacak ek bilirkişi rapor sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği-
Kredi sözleşmesinden kaynaklanan ve banka tarafından haksız kesildiği iddia edilen bedelin tespiti ile belirlenecek miktarın tahsili istemine ilişkin davanın,"tahsil amaçlı belirsiz alacak davası” olmayıp, niteliği itibariyle “kısmi eda külli tespit amaçlı bir dava olduğu ve bu dava türünde, talep belirlemeye yönelik “artırım/tamamlama” şeklinde usuli bir işlem söz konusu olmadığı- Davacının “artırım dilekçesi” adı altında verdiği dilekçeler hukuki niteliği itibari ile ıslah dilekçesi niteliğinde olup, davacının bilirkişi raporu ile masraf miktarının ortaya çıktığını ve buna göre ıslah ettiklerine ilişkin beyanı ile HMK. mad. 176/2 birlikte değerlendirildiğinde, bundan sonra verilen ikinci ıslah dilekçesinin hükümsüz olduğu- Tarafların, bir davada ancak bir kez ıslah yapabileceği-
Dava, belirsiz alacak davası olarak açıldığına göre, ıslah dilekçesinin davacının alacak miktarının tam ve kesin olarak belirtilmesi için verildiğinin ve bunun doğal sonucu olarak, temerrüdün (daha önce gerçekleştiği ispat edilemediğinden) dava tarihi itibariyle oluştuğunun kabulü gerekeceği-
Eksik imalat ve ayıp değerinin davanın açıldığı tarihte davacı tarafından tespitinin mümkün olmadığı, bunun tespitinin ancak mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile mümkün olacağından dava dilekçesinde bu alacağın davacı tarafından belirtilen kısmının talep edildiği gerekçesiyle tüketici hakem heyetinin görevli olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilemeyeceği, mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Kısmi dava açılması halinde sadece dava edilen bölüm için zamanaşımının kesileceği- Islah dilekçesinin verildiği tarihte olay tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan BK.'nun 60/1 maddesinde öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinin ıslah edilen miktar yönünden dolmuş olduğu-