TBK'nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonraki uygulamada müteselsil borçlulardan biri için kesilen zamanaşımının diğerine karşı da kesilmiş sayılacağı- Belirsiz alacak davasında davanın açılmasıyla birlikte alacağın tamamı yönünden zamanaşımının kesileceği-
Belirsiz alacak davasının açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenememesi gerektiği- Belirleyememe hali, gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanması gerektiği ve alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda alacağın belirsiz kabul edileceği- Alacağın hangi hallerde belirsiz, hangi hallerde belirli veya belirlenebilir olduğu hususunda kesin bir sınıflandırma yapılması mümkün olmadığı- Alacağın belirlenmesi ile alacağın ispatının tamamen farklı olduğu- Alacak, belirli veya belirlenebilir ise, belirsiz alacak davası açılamayacağı ; ancak şartları varsa kısmi dava açılması gerekttiği- Talep, talep türü ve davanın niteliği açıkça anlaşılamıyorsa, talep muğlaksa, davacıya bir haftalık kesin süre verilerek talebinin belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğunun belirtilmesinin isteneceği- İş hukukunda da belirsiz alacak davasının açılabilmesi, bu davanın açılması için gerekli şartların varlığına bağlı olduğu- Dava konusu edilen alacakların gerçekte belirlenebilir alacak olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri anlaşıldığından hukuki yarar yokluğundan davanın reddi gerektiği-
30.01.2012 tarihinde açılan eldeki davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 107. vd. maddeleri hükmü gereğince belirsiz alacak davası olduğu, davacı vekilinin fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ecrimisil talebinde bulunduğu halde, yanılgılı değerlendirme ile davacı vekilinin ıslah dilekçesine karşılık davalı vekilinin yapmış olduğu zamanaşımı itirazının dikkate alınarak ıslah tarihi itibariyle bir kısım ecrimisil talebinin zamanaşımına uğradığından bahisle davacı taraf yararına eksik ecrimisile hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı-
Davacının davaya konu ettiği ... 28. İcra Müdürlüğü'nün 2010/920 sayılı çeke dayalı alacağının 110.412,80 TL olarak belli olmasına rağmen davasını 1.500,00 TL üzerinden açıp, harcı da bu miktar üzerinden yatırdığı, HMK.'nin 107/1. maddesinde sayılan belirsiz alacak ve tespit davası koşulları bulunmamasına rağmen kısmi dava açıldığı, bu itibarla davacının 'HMK.'nin 114/h maddesi uyarınca dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı' gerekçesiyle, davanın 'dava şartı yokluğu' nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Sözleşmenin (hizmet sözleşmesinin) haksız ve yetkisiz olarak feshedildiğinin tespitine yönelik istemin “alacak davası” kapsamında olmadığı- Bir alacağın belirsiz olup olmadığı ile ilgili olarak, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin; "davacının kendisinden beklenememesi", "bunun olanaksız olması", "açıkça karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olması" gibi kriterlere bağlı olduğu- Bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesinin, alacağın likit olup olmadığı ile ilgili başlı başına bir kıstas olarak kabul edilemeyeceği- Davacının “aksi kanaat halinde davalının zararının ve müvekkilinin alacaklarının tespiti ile bakiye bedellerin akdin feshi tarihi itibariyle en yüksek reeskont faizi üzerinden, keza davalı uhdesinde 2008 yılından beri tutulan ve kullanılan teçhizat bedellerinin uhdelerinde tutum tarihi itibariyle en yüksek reeskont faizi üzerinden taraflarına ödenmesi, keza bu teçhizatın belirlenecek kullanım bedellerinin sözleşmenin feshi tarihi itibariyle en yüksek reeskont faizi ile birlikte taraflarına ödenmesi"ne yönelik terditli isteminin, "belirli nitelikte olmadığı" gözetilerek uyuşmazlığın esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İşçilik alacakları bakımından dava konusu edilen alacağın belirli olup olmadığı ile ilgili olarak, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının yahut değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenememesi kriteri ile açıkça karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktar ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olması kriterini birlikte değerlendirip sonuca gidilmesinin, İş Hukukunda geçerli zayıf olan işçiyi koruma ilkesi ile işçi lehine yorum ilkesi gereği daha isabetli olacağı- Yaklaşık 6 yıla yakın bir süreye ilişkin TİS artışlarından kaynaklanan alacaklarını belirlemesi davacı işçinin eğitim ve sosyal durumu dikkate alındığında kendisinden beklenemeyeceği gibi söz konusu alacakların belirlenebilmesi için işverende bulunan bilgi ve belgelerin verilmesi ve tahkikata ihtiyaç duyulduğundan Mahkemece davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesi ve davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu-
Yaklaşık 6 yıla yakın bir süreye ilişkin TIS artışlarından kaynaklanan alacaklarını belirlemesi davacı işçinin eğitim ve sosyal durumu dikkate alındığında kendisinden beklenemeyeceği gibi söz konusu alacakların belirlenebilmesi için işverende bulunan bilgi ve belgelerin verilmesi ve tahkikata ihtiyaç duyulduğundan Mahkemece davanın belirsiz alacak davası olarak görülerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerekli olup, açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılmasının gerekmeyeceği, dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağının daha fazla olduğu ve istem bölümünde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması ya da alacağın şimdilik şu kadarını dava ediyorum demesinin, kural olarak yeterli olduğu- Davacı vekilinin, dava dilekçesinin sonuç kısmında talep ettiği her alacak için bir miktar yazdıktan sonra parantez içinde belirsiz ibaresini kullanarak işçilik alacaklarının tahsilini talep ettiği, ayrıca yargılama sırasında alınan bilirkişi raporuna göre alacak miktarının artırılması talepli dilekçesinde ise belirsiz alacak davasındaki taleplerini artırdığını belirterek davasının belirsiz alacak davası olduğunu açıkça beyan ettiği; davacı vekilinin talebinin açıkça belirsiz alacak davası olduğu halde mahkemece davanın kısmi dava kabul edilerek karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davanın, "belirsiz alacak davası" türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gerektiği, davacının bunu belirleyebildiği alacağın, belirsiz davaya konu edilemeyeceği, taraflar açısından hukuki yarar bulunmadığı- Belirli bir tür davanın veya belirli kişilerin açtığı davaların baştan belirli veya belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmesinin zor olduğu-
Davacının talep ettiği fark işçilik alacaklarının hesaplanabilmesi için yasada öngörülen kayıt ve belgeleri tutma ve işçinin bilgisine sunmakla yükümlü olan işverenin sunacağı bordrolara ihtiyaç duyulduğu, ücret bordrolarında davacının imzası bulunmadığı gibi işveren tarafından gerekli belgeleri işçiye teslim ettiğine dair delil de sunulmamış olduğundan, işçinin alacağını belirleyecek verilerin elinde bulunduğundan söz edilemeyeceği ve bu nedenle, yaklaşık 6 yıla yakın bir süreye ilişkin TİS artışlarından kaynaklanan alacaklarını belirlemesi davacı işçinin eğitim ve sosyal durumu dikkate alındığında kendisinden beklenemeyeceği ve bu alacakların belirlenebilmesi için işverende bulunan bilgi ve belgelerin verilmesi ve tahkikata ihtiyaç duyulduğundan mahkemece davanın belirsiz alacak davası olarak görülmesi ve davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu-