Fazla çalışma ve genel tatil alacakları yönünden, davacı haftada kaç saat fazla çalışma yaptığını, hangi genel tatillerde çalıştığını belirleyebilmekte ise de hakimin hesaplanan miktardan hangi oranda takdiri indirim yapacağını bilebilecek durumda olmadığı, dolayısıyla fazla çalışma ve genel tatil alacakları belirsiz alacak davasına konu edilebileceği -
Kıdem, ihbar tazminatı, ücret alacağı, asgari geçim indirimi, yıllık izin ücreti, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacakları yönünden, davacı haftada kaç saat fazla çalışma yaptığını ve hangi genel tatillerde çalıştığını belirleyebilmekte ise de hakimin hesaplanan miktardan hangi oranda takdiri indirim yapacağını bilebilecek durumda olmadığı; bu sebeple fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacaklarının belirsiz alacak ve tespit davasına konu edilebileceği; uyuşmazlık konusu kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, asgari geçim indirimi ve ücret alacakları bakımından, talep içeriğinden açıkça anlaşıldığı üzere, davacının çalışma süresini, en son ödenen ücreti, alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını belirleyebileceği; tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri de belirleyebileceği; dava konusu edilen alacakların gerçekte belirlenebilir alacak olmaları ve belirsiz alacak ve tespit davasına konu edilemeyecekleri anlaşılmakla, kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, asgari geçim indirimi ve ücret alacakları yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerektiği-
Uyuşmazlık konusu kıdem ve ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacakları bakımından, talep içeriğinden açıkça anlaşıldığı üzere, davacının çalışma süresini, en son ödenen ücreti, alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını belirleyebildiği, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatlerinin de belirlenebilir durumda olduğu, dava konusu edilen alacakların gerçekte belirlenebilir alacak olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri anlaşılmakla, kıdem ve ihbar tazminatı ve yıllık ücretli izin alacakları yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerekeceği-
Kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada, mahkemece, yıllık izin ücreti yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi doğru ise de, kıdem tazminatı talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu; davacı, çalışma süresini, ve ücretini belirleyebildiğinden kıdem tazminatı yönünden de objektif imkansızlıktan bahsedebilme imkanı bulunmadığı; bu itibarla, mahkemece, kıdem tazminatı alacağının da belirsiz alacak davasına konu olamayacağı gerekçesiyle, davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Yıllık izin, ikramiye, hafta tatili, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ile ücret alacaklarının ödetilmesine alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada, davacı tarafından dava belirsiz alacak davası şeklinde açılmış ise de somut olayın özelliklerine göre davacının fazla çalışma ücreti ve bunun %5 fazlası alacağı, hafta tatili ücreti ve bunun %5 fazlası alacağı ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve bunun %5 fazlası alacakları ile ücretin %5 fazlası alacağı dışındaki talepler yönünden belirsiz alacak davası açılabilmesi koşullarının bulunmadığı ve söz konusu talepler dışındaki taleplerin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Davacı iddia ettiği işe giriş tarihini ispat edememiş olup, dosyada yer alan davacının davalı adına haber yaptığına dair internet gazete çıktılarına göre konunun değerlendirilmesinin gerektiği-
İş hukukundan kaynaklanan alacaklar bakımından baştan belirli veya belirsiz alacak davası şeklinde belirleme yapmanın kural olarak doğru ve mümkün olmadığı, bu sebeple iş hukukunda belirsiz alacak davasının açılabilmesinin, bu davanın açılması için gerekli şartların varlığına bağlı olduğu, eğer bu şartlar varsa, iş hukukunda da belirsiz alacak davasının açılabileceği, yoksa açılamayacağı-
Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı belirsiz alacak davasının konusunu oluşturamayacağından bu taleplere ilişkin davanın tıpkı yıllık izin ücreti ile ücret taleplerinde olduğu gibi hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı vekili tarafından kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti talepleri belirsiz alacak davası niteliğinde açılmış ise de, davacı, çalışma süresini ve aylık ücret miktarını belirleyebildiğinden anılan hususlar yönünden objektif imkansızlıktan bahsedebilme imkanının bulunmadığı, bu itibarla, mahkemece, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağı istemlerinin belirsiz alacak davasına konu olamayacakları gerekçesiyle, hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
İhbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ile ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada; ihbar tazminatı ile yıllık izin alacağı bakımından, talep içeriğinden açıkça anlaşıldığı üzere, davacının çalışma süresini, en son ödenen ücreti, alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını, hak kazandığı yıllık izin süresini ve kaç gün ücretli izin kullandığını belirleyebilecek durumda olduğu; bu halde ihbar tazminatı ile yıllık izin alacaklarının, belirsiz alacak olmadığı; dava konusu edilen alacakların gerçekte belirlenebilir olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri-
2918 s. KTK. mad. 109/1 uyarınca, motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin, zarar göreninin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı- Belirsiz alacak davasında, zamanaşımının yalnızca dava açılan kısım için değil tüm dava için kesileceği- Davacı, zararlarını bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak öğrenmiş ve sonradan harcını da tamamlamış olduğundan, HMK. 107-448 maddeleri hükmüne göre davanın, belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmesi gerektiği-