Fark ücret alacağı, ilave tediye, ikramiye, yemek yardımı, vardiya (nöbet) prim alacağı, altıncı gün primi, giyecek yardımı ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada; davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gerektiği; somut olayda, dava her ne kadar belirsiz alacak davası olarak açılmış ise de, davanın tamamen ıslahı suretiyle dava türünün tam eda davası olarak değiştirildiği; bu itibarla, mahkemece işin esasının incelenmesi gerektiği-
Fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının yazılı belgelere ve işyeri kayıtlarına dayanmayıp, tanık anlatımlarına dayanması halinde, hesaba esas alınan süre ve alacağın miktarı nazara alınarak takdir edilecek uygun oranda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği ve bu halde, tanık anlatımlarına dayanılarak hesaplanan alacak miktarından hakimin takdir yetkisine bağlı olarak yapılacak indirim oranı baştan belirli olmadığından, alacağın belirsiz kabul edileceği- Mahkemece hafta tatili, fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil alacakları bakımından davacının ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmek suretiyle hüküm altına alınmış ise de, bu alacaklar bakımından davanın belirsiz alacak davası olduğu anlaşılmakla bu alacaklara dava tarihinden itibaren faiz uygulanması gerektiği-
Davacı vekili, dava dilekçesinde belirtilen maddi zarar alacağına esas alacak kalemleri yönünden 10.000 TL üzerinden belirsiz alacak davası açmış olup, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün olduğundan ve davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararın miktarını açıkça belirtmiş bulunduğundan, davasını tam dava olarak sürdürmesi ve uğradığını iddia ettiği zararın tümü yönünden eksik peşin harcı tamamlaması için HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca kendisine kesin süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlık konusu toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret farkı, yıpranma primi farkı, ilave tediye ve akdi ikramiye farkı alacakları bakımından; talep içeriğinden de açıkça anlaşıldığı üzere, davacı sendikaya üye olduğu ve toplu iş sözleşmesinden yaralanabileceği tarihi, çalışma süresini, en son ödenen ücreti, toplu iş sözleşmesi gereği alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını, ödenmesi gereken ücret farkı, yıpranma primi farkı, ilave tediye ve akdi ikramiye farkı tutarını işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince belirleyebilecek durumda olduğundan, toplu iş sözleşmesinden kaynaklı ücret farkı, yıpranma primi farkı, ilave tediye ve akdi ikramiye farkı alacaklarının belirsiz alacak olmadığı-
Uyuşmazlık konusu,kıdem tazminatı,ihbar tazminatı ve ücret alacağı bakımından; talep içeriğinden de açıkça anlaşıldığı üzere, davacı, çalışma süresini, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatlerini, aylık ücretinin ödenmeyen kısmını belirleyebilecek durumda olduğundan, kıdem tazminatı,ihbar tazminatı ve eksik ödenen ücret alacağının belirsiz alacak olmadığı, dava konusu edilen alacakların belirlenebilir olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri anlaşılmakla, hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerekeceği-
Belirsiz alacak davası olarak açılmış davaya kısmi dava olarak devam edilemeyeceği, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasının davacının kısmi dava açtığını göstereceği-
Fazla çalışma ve genel tatil alacakları yönünden, davacı haftada kaç saat fazla çalışma yaptığını, hangi genel tatillerde çalıştığını belirleyebilmekte ise de hakimin hesaplanan miktardan hangi oranda takdiri indirim yapacağını bilebilecek durumda olmadığı, dolayısıyla fazla çalışma ve genel tatil alacakları belirsiz alacak davasına konu edilebileceği -
Zorunlu trafik sigortasından kaynaklanan sigortacı ve sigortalı arasındaki rücuen tazminat istemine ilişkin davada, zorunlu trafik sigorta sözleşmesine dayalı rücuen tazminat davalarında sigortacı azami poliçe limitine kadar gerçek zararın tazmininden sorumlu olup, davanın taraflarının ya da hakimin davanın başında gerçek zararı hesap etmesinin mümkün olmadığı; davacının gerçek zararının, tazminat bilirkişi raporu ile belirlenebileceği; bu durumda, davacının kısmi dava açmakta hukuki yararının olduğunun kabulü ile, işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Dava açıldığında alacak belirli değil veya tartışmalı ise, belirsiz alacak ve tespit davası açılması için hukuki yararın bulunduğunun kabulü gerekeceği- Belirsiz alacak davası veya kısmi dava açıldığında, dava konusu edilen alacak açık ve tam olarak belirli ise davacıya tam eda davası açması, tamamlanabilir hukuki yarar şartını yerine getirmesi için öncelikle süre verilmeli, süre sonunda yerine getirmediği takdirde davanın hukuki yarar şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Davaların yığılması halinde, davacının isteklerinin bir kısmi belirli bir kısmi belirsiz alacak davası konusu olabileceği, bu durumda talep edilen alacaklardan açıkça belirli olan ve tartışmalı olmayanlar için belirsiz alacak davası veya kısmi dava ile talepte bulunulamayacağı, bu nedenle dava şartlarının da her talep açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği, bir talep için dava şartının yokluğunun, dava şartı olan ve gerçekleşen talepler içinde davanın usulden reddini gerektirmeyeceği- Davacının davalı işyerinde çalıştığı, brüt ücret miktarında uyuşmazlık bulunduğu, kıdem ve ihbar tazminatlarının giydirilmiş ücret üzerinden işveren elindeki kayıtlarla hesaplanması gerektiği, bu nedenle alacakların başlangıçta belirsiz olduğu anlaşıldığından, açıkça belirli olmayan ve tartışmalı alacaklar ise kısmi eda külli tespit davası konusu yapılabileceğinden, mahkemece "davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar olmadığı, davanın dava şartı yokluğu" nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İş hukukundan kaynaklanan alacaklar bakımından baştan belirli veya belirsiz alacak davası şeklinde belirleme yapmanın kural olarak doğru ve mümkün olmadığı- Fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacakları yönünden, davacı haftada kaç saat fazla çalışma yaptığını, hangi hafta tatillerinde çalıştığını belirleyebilmekte ise de, hakimin hesaplanan miktardan hangi oranda takdiri indirim yapacağını bilebilecek durumda olmadığından, fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarının belirsiz alacak davasına konu edilebileceği- Kıdem, ihbar tazminatı, ücret ve yıllık izin alacağı bakımından, talep içeriğinden açıkça anlaşıldığı üzere, davacı çalışma süresini, en son ödenen ücreti, alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını, hak kazandığı yıllık izin süresini ve kaç gün ücretli izin kullandığını belirleyebilmekte olduğu, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri de belirleyebilecek durumda olduğundan, bu alacakların, belirsiz alacak olmadığı ve bunlar yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerekeceği-
