Davacı vekili, dava dilekçesinde belirtilen maddi zarar alacağına esas alacak kalemleri yönünden 10.000 TL üzerinden belirsiz alacak davası açmış olup, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün olduğundan ve davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin uğramış olduğu maddi zararın miktarını açıkça belirtmiş bulunduğundan, davasını tam dava olarak sürdürmesi ve uğradığını iddia ettiği zararın tümü yönünden eksik peşin harcı tamamlaması için HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca kendisine kesin süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlık konusu toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret farkı, yıpranma primi farkı, ilave tediye ve akdi ikramiye farkı alacakları bakımından; talep içeriğinden de açıkça anlaşıldığı üzere, davacı sendikaya üye olduğu ve toplu iş sözleşmesinden yaralanabileceği tarihi, çalışma süresini, en son ödenen ücreti, toplu iş sözleşmesi gereği alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını, ödenmesi gereken ücret farkı, yıpranma primi farkı, ilave tediye ve akdi ikramiye farkı tutarını işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince belirleyebilecek durumda olduğundan, toplu iş sözleşmesinden kaynaklı ücret farkı, yıpranma primi farkı, ilave tediye ve akdi ikramiye farkı alacaklarının belirsiz alacak olmadığı-
Uyuşmazlık konusu,kıdem tazminatı,ihbar tazminatı ve ücret alacağı bakımından; talep içeriğinden de açıkça anlaşıldığı üzere, davacı, çalışma süresini, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatlerini, aylık ücretinin ödenmeyen kısmını belirleyebilecek durumda olduğundan, kıdem tazminatı,ihbar tazminatı ve eksik ödenen ücret alacağının belirsiz alacak olmadığı, dava konusu edilen alacakların belirlenebilir olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri anlaşılmakla, hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerekeceği-
Belirsiz alacak davası olarak açılmış davaya kısmi dava olarak devam edilemeyeceği, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasının davacının kısmi dava açtığını göstereceği-
Fazla çalışma ve genel tatil alacakları yönünden, davacı haftada kaç saat fazla çalışma yaptığını, hangi genel tatillerde çalıştığını belirleyebilmekte ise de hakimin hesaplanan miktardan hangi oranda takdiri indirim yapacağını bilebilecek durumda olmadığı, dolayısıyla fazla çalışma ve genel tatil alacakları belirsiz alacak davasına konu edilebileceği -
Zorunlu trafik sigortasından kaynaklanan sigortacı ve sigortalı arasındaki rücuen tazminat istemine ilişkin davada, zorunlu trafik sigorta sözleşmesine dayalı rücuen tazminat davalarında sigortacı azami poliçe limitine kadar gerçek zararın tazmininden sorumlu olup, davanın taraflarının ya da hakimin davanın başında gerçek zararı hesap etmesinin mümkün olmadığı; davacının gerçek zararının, tazminat bilirkişi raporu ile belirlenebileceği; bu durumda, davacının kısmi dava açmakta hukuki yararının olduğunun kabulü ile, işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Dava açıldığında alacak belirli değil veya tartışmalı ise, belirsiz alacak ve tespit davası açılması için hukuki yararın bulunduğunun kabulü gerekeceği- Belirsiz alacak davası veya kısmi dava açıldığında, dava konusu edilen alacak açık ve tam olarak belirli ise davacıya tam eda davası açması, tamamlanabilir hukuki yarar şartını yerine getirmesi için öncelikle süre verilmeli, süre sonunda yerine getirmediği takdirde davanın hukuki yarar şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmesi gerektiği- Davaların yığılması halinde, davacının isteklerinin bir kısmi belirli bir kısmi belirsiz alacak davası konusu olabileceği, bu durumda talep edilen alacaklardan açıkça belirli olan ve tartışmalı olmayanlar için belirsiz alacak davası veya kısmi dava ile talepte bulunulamayacağı, bu nedenle dava şartlarının da her talep açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği, bir talep için dava şartının yokluğunun, dava şartı olan ve gerçekleşen talepler içinde davanın usulden reddini gerektirmeyeceği- Davacının davalı işyerinde çalıştığı, brüt ücret miktarında uyuşmazlık bulunduğu, kıdem ve ihbar tazminatlarının giydirilmiş ücret üzerinden işveren elindeki kayıtlarla hesaplanması gerektiği, bu nedenle alacakların başlangıçta belirsiz olduğu anlaşıldığından, açıkça belirli olmayan ve tartışmalı alacaklar ise kısmi eda külli tespit davası konusu yapılabileceğinden, mahkemece "davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar olmadığı, davanın dava şartı yokluğu" nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İş hukukundan kaynaklanan alacaklar bakımından baştan belirli veya belirsiz alacak davası şeklinde belirleme yapmanın kural olarak doğru ve mümkün olmadığı- Fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacakları yönünden, davacı haftada kaç saat fazla çalışma yaptığını, hangi hafta tatillerinde çalıştığını belirleyebilmekte ise de, hakimin hesaplanan miktardan hangi oranda takdiri indirim yapacağını bilebilecek durumda olmadığından, fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarının belirsiz alacak davasına konu edilebileceği- Kıdem, ihbar tazminatı, ücret ve yıllık izin alacağı bakımından, talep içeriğinden açıkça anlaşıldığı üzere, davacı çalışma süresini, en son ödenen ücreti, alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını, hak kazandığı yıllık izin süresini ve kaç gün ücretli izin kullandığını belirleyebilmekte olduğu, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri de belirleyebilecek durumda olduğundan, bu alacakların, belirsiz alacak olmadığı ve bunlar yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerekeceği-
Manevi tazminat davasının, "manevi tazminatın bölünemezliği" kuralına aykırı bir biçimde kısmi veya belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığı-
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde taktiri indirim yapılması gerektiği, ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilemeyeceği, mahkemece bilirkişi raporundaki haftalık 17 saat fazla mesai çalışması yapıldığına dair hesaplamaya itibar edilmişse de, aynı iş yeri ile ilgili olarak Yargıtayca aynı gün temyiz incelemesi yapılan bir başka dosyadaki bilirkişi raporundaki fazla mesai çalışmasına dair hesaplamanın iş yeri çalışma düzenine daha uygun olduğu, bu hesaplamanın tanık ifadeleri ile de uyumlu olduğu anlaşıldığından, davacının çalışma düzeninin belirlenmesi, ayrıca bu çalışma düzenine göre belirlenen haftalık fazla çalışma saatinin davacının bahşiş de alması dikkate alınarak sadece %50 zamlı kısma göre hesaplanması gerektiği, aynı iş yerinde, aynı işi yapan işçilerin aynı çalışma düzeni ile çalışması gerektiğinden fazla mesai çalışmasının yeniden değerlendirilmesi gerektiği- Mahkemece emsal ücret araştırma yazısı ve dosya kapsamı değerlendirilerek davacının iddiası gibi ücretle çalıştığı kabul edilmişse de, Yargıatyca aynı gün temyiz incelemesi yapılan başka bir dosyada davacı ile aynı kıdeme sahip, garson olarak çalışan bir çalışanın ücreti farklı kabul edilmiş ve bu kabul Yargıtayca uygun görülmüş olduğundan, davacının ücretinin de bu dosyaya göre belirlenmesi sureti ile işçilik alacaklarının hükme bağlanması gerekeceği- Belirsiz bir alacak için alacaklının açıkça kısmi dava açtığını belirterek talepte bulunması veya belirsiz alacaktan söz edilmeksizin kısmi taleplerde bulunulması halinde davanın kısmi dava olarak açıldığının kabul edileceği- Kısmi eda külli tespit davasının açıldığı anda alacağın tamamı için zamanaşımı kesileceği ve yargılama sırasında arttırılan taleplere karşı yapılan zamanaşımı def'inin sonuca etkili olmayacağı, ancak faiz başlangıcı açısından tahsil amaçlı belirsiz alacak davasından farklı olarak, davaya konu edilen miktar bakımından faiz başlangıcı olarak dava tarihinin kabul edilmesi, alacağın kalan kısmının sadece tespiti istenmiş olmakla, belirlenen bakiye alacak miktarının ilerde talep edildiği tarihten itibaren faize karar verilmesi gerektiği-