Toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacakların ödetilmesine ilişkin davada, talep edilen, 2007, 2008 ve 2009 yıllarına ilişkin fark ücret ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacakların bu yıllarda işyerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmelerinin ilgili hükümlerine göre belirlenebilir vaziyette olduğu; dava konusu alacakların gerçekte belirlenebilir alacaklar olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri-
Fazla çalışma ve genel tatil alacakları yönünden, davacı haftada kaç saat fazla çalışma yaptığını, hangi genel tatillerde çalıştığını belirleyebilmekte ise de hakimin hesaplanan miktardan hangi oranda takdiri indirim yapacağını bilebilecek durumda olmadığı, dolayısıyla fazla çalışma ve genel tatil alacakları belirsiz alacak davasına konu edilebileceği -
Davacı vekili, 16.09.2014 tarihli dilekçesiyle, davasını tamamen ıslah ederek, belirsiz alacak davasına dönüştürmüş ise de, davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlükte bulunan mülga 1086 sayılı Kanun'da belirsiz alacak davasına imkan tanıyan bir hüküm bulunmadığından, eldeki davanın dinlenilmesi imkanının kalmadığı, bu halde, davanın tüm alacaklar yönünden usulden reddine karar verilmesinin gerekli olduğu, her ne kadar, karar davalı tarafça temyiz edilmemiş ise de, bu yönün kamu düzenine ilişkin olduğundan, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekeceği, kamu düzenine ilişkin hususlar hakkında, aleyhe bozma yasağı kuralının uygulanmasına imkan bulunmadığı-
Davacının zararının HMK 107/1.maddesi hükmüne göre tam ve kesin olarak belirlendiği bilirkişi raporu, 6100 sayılı HMK hükümleri gereğince davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini artırmasının mümkün olduğu, HMK 107/2.maddesi gereğince yapılacak bu artırımın, bir ıslah olmadığı gibi bu artırım nedeniyle zamanaşımının da söz konusu olmadığı-
İş hukukundan kaynaklanan alacaklar bakımından baştan belirli veya belirsiz alacak davası şeklinde belirleme yapmanın kural olarak doğru ve mümkün olmadığı, bu sebeple iş hukukunda da belirsiz alacak davasının açılabilmesinin, bu davanın açılması için gerekli şartların varlığına bağlı olduğu, eğer bu şartlar varsa, iş hukukunda da belirsiz alacak davasının açılabileceği, yoksa açılamayacağı-
Davanın reddine karar verilmesine rağmen, gerekçeli kararda hangi nedenler ile karar verildiğine ilişkin her hangi bir açıklama ve gerekçe bulunmadığı, oysaki mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması Anayasa hükmü olduğu gibi kararın HMK.nun 297. maddesinde yer alan hususları kapsamasının da zorunlu olduğundan incelenen mahkeme kararının bahsi geçen yasa hükümlerine aykırı olduğu anlaşılmakla, gerekçesiz bir şekilde ve usulün 297. maddesine aykırı olarak yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirdiği-
Uyuşmazlık konusu kıdem tazminatı alacağı bakımından, talep içeriğinden açıkça anlaşıldığı üzere, davacının çalışma süresini, en son ödenen ücreti, alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını belirleyebildiği, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri de belirleyebilecek durumda olduğundan, dava konusu edilen alacağın gerçekte belirlenebilir alacak olması ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği anlaşılmakla, kıdem tazminatı alacağının hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerekeceği-
Kıdem tazminatı alacağının ödetilmesine ilişkin davada, dava konusu edilen alacağın gerçekte belirlenebilir alacak olması ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği anlaşılmakla, kıdem tazminatı alacağının hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerektiği-
Vardiya nöbet primi, ulusal bayram ve genel tatil, altıncı gün primi ile giyecek yardımı alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada, yıllık izin ücreti alacağı bakımından, davacının, hak kazandığı izin süresini, çalışma süresi boyunca varsa kullanmadığı veya karşılığı ödenmediği izin sürelerini, kendisine bu alacak için işverence varsa yapılan ödemeleri ve alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını belirleyebilecek durumda olduğundan, söz konusu alacağın da belirsiz alacak olarak nitelendirilemeyeceğinden davanın hukuki yarar yokluğundan reddinin gerekeceği-
Ücret, yıpranma prim farkı, kanuni ilave tediye farkı ile akdi ilave farkı ücret alacaklarının ödetilmesine ilişkin davada, dava konusu edilen alacakların gerçekte belirlenebilir alacak olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri anlaşılmakla, hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddi gerektiği-