Davada fazlaya dair haklar saklı tutulmadığından dava kısmi dava olarak açılmamış ve açıkça belirsiz alacak davası olarak açıldığı da belirtilmemiş olmakla, davacıların ıslah hakkı bulunmadığından dava dilekçesinde talep edilen maddi tazminat talebiyle bağlı kalınması gerektiğinin gözetilmemesinin doğru olmadığı- Mahkemece, hasar bedeli, aracın tamirinin ekonomik olup olmayacağı, pert olup olmadığının tespiti ile şayet pert olduğu anlaşılırsa, aracın kaza tarihindeki ikinci el piyasa rayiç değerinden sovtaj bedeli mahsup edilerek gerçek zarar miktarının belirlenmesi için alanında uzman bir makine mühendisi bilirkişiden, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin doğru olmadığı- Davalıların haksız fiil sorumlusu olup herhangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın kaza tarihinde yükümlü oldukları tüm borçlar yönünden temerrüde düşeceği-
İşçilik alacaklarının çok değişik tür ve nitelikte uyuşmazlık olarak mahkemeler önüne gelebileceği, aynı tür ve nitelikteki işçilik alacaklarında dahi her defasında alacağın belirli veya belirsiz olmasından söz edilmesinin mümkün olmayacağı, her bir somut olayın özelliğine göre mahkemelerin alacağın belirli mi yoksa belirsiz alacak mı olduğunu tespit etmeleri gerektiği, alacağın türü itibariyle bir alacağın belirli veya belirsiz alacak olduğundan söz edilemeyeceği, bu hususta yapılacak içtihadı birleştirmenin, içtihadı birleştirme kararlarının soyut, genel ve her defasında geçerli normatif yapısıyla bağdaşmayacağından içtihadı birleştirmeye gerek bulunmadığı-
Davacının verdiği vekaletname ile ihbar olunan kardeşinin mal, hizmet ve kredi aldığı, birlikte kullanarak tasarruf ettiği, bunun davacının yapılan işlemlere muvafakat ettiği anlamına geldiği savunulmuş olup, davalı kooperatifin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde kooperatif uygulamaları konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılarak, vekaletname tarihi ile borç senetlerinin imzalandığı tarihi arasındaki dönemde, ihbar olunan kardeşi tarafından alınan vekaletnameye dayalı olarak vekaletname kapsamı dışında davacı adına başkaca işlemler yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise bu işlemlerin dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 s. BK. mad. 38 (TBK. mad. 46) uyarınca, davacı tarafça benimsenip benimsenmediği, taraflar arasında bu hususta bir teamül oluşup oluşmadığı araştırılıp, benimsemenin mevcudiyetinin belirlenmesi durumunda menfi tespit davasının reddine karar verilmesi gerektiği- Takip dayanağı senetlerden 7517 sayılı senet kimyevi gübre kredisine ilişkin olup, vekaletname sadece gübre satın almaya yönelik verildiğinden kredi çekmeye yetki verildiği kabul edilemeyeceğinden senedin de vekaletnamede verilen yetkilerin kapsamı dışında kaldığının kabulü ile, bu senetten dolayı da davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerektiği-
Karar tarihi itibariyle mahkemenin dayandığı HMK'nun 109/2 maddesi yürürlükten kaldırılmış olup, derhal uygulama ilkesi gereğince eldeki davada da uygulama olanağı kalmadığından, mahkemece davanın esasına girilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekeceği-
Avukatlık ücretine ilişkin davanın kısmı dava olarak açılabileceği-
"Talep konusu miktarın, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli olması durumunda, kısmi dava açılamayacağını" öngören HMK.'nun 109/2. maddesi, karar tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılmış olduğundan, davacı avukat tarafından vekalet ücreti alacağına ilişkin olarak açılan kısmi davanın esasına girilmesi gerektiği-
Bir alacak hakkında daha fazla miktar için tam dava açma imkânı bulunmasına rağmen, alacağın bir kesimi için açılan davanın "kısmi dava" olduğu- Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve bu alacağın şimdilik bir kısmının dava edilmesi gerektiği-  Davacı; dava tarihi itibarıyla alacağının miktarını tam ve kesin olarak belirleyebilecek durumda olduğundan,  davacı vekili dava dilekçesinde davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını belirtmiş olsa da mahkemenin davanın belirsiz alacak davası olmayıp kısmi dava olduğu yönündeki kabulünün yasaya uygun olduğu-  Karar, temyiz incelemesi sonucunda bozulduktan sonra artık ıslah yapılamayacağından mahkemece bu gerekçe ile ıslahla artırılan miktarın reddine karar verilmesi gerektiği- Görevsizlik karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Teslim tarihinin tam olarak belirlenmesi ve arsa sahiplerinin hak ettiği tazminat olup olmadığı ve miktarının ne kadar olacağının ancak bazı verilerin toplanması sonucunda yapılacak bilirkişi raporuyla ortaya çıkacağı, bu nedenle arsa sahiplerince istenebilecek kira tazminatlarının sözleşme kapsamına göre değerlendirilip belirlenebilir nitelikte olduğunu kabul etmenin doğru görülmediği, ayrıca kısmi dava yasağı getiren HMK. mad. 109/2 11.04.2015 tarihinde 6644 sayılı yasayla kaldırılmış olduğundan artık kısmi davada açılabileceği-
Trafik kazasından kaynaklanan hasar tazminatının kasko şirketinden istemi-
Kısmi olarak açılan davada hüküm altına alınan ilave tediye ücretinin kısmi olarak istenen miktarı dışlandığında kalan kısmında ıslah tarihine göre geriye beş yıllık süre dikkate alındığında bu süre dışında kalan miktarların zamanaşımına uğradığı-