«Takip talebi»nde ve «ödeme emri»nde, takip konusu yabancı para alacağının Türk Lirası karşılığının gösterilmemiş olmasının Devletin hükümranlık haklarına ve kamu düzenine aykırılık teşkil edeceği, bu nedenle icra mahkemesine her zaman -süresiz şikayet yolu ile- ileri sürülebileceği gibi, icra mahkemesince de doğrudan doğruya gözetileceği–
Düzenlenen bonoda «birden fazla yerin yetkili olacağı»nın kararlaştırılabileceği—
İhtiyati haciz kararının uygulanması sırasında, borçlunun ihtiyati haciz tutanağında borcu kabul etmiş olmasının, asıl takibe geçtikten sonra, kendisine ödeme emri tebliği üzerine, takip konusu senedi gördükten sonra, «imza inkarı»nda bulunmasına engel teşkil etmeyeceği-
«Takip talebi»nde, takip konusu yabancı para alacağının Türk parası karşılığı gösterilmiş olmasına rağmen, «ödeme emri»nde ayni hususun yerine getirilmemiş olması halinde -«takibin iptaline» değil- «ödeme emrinin iptaline» karar verilmesi gerekeceği–
«Ticari temsilci (mümessil)»in, bir «ticarethane veya fabrika ve ticari şekilde işletilen diğer müessese sahibi tarafından, işlerini idare ve müessesenin imzasını kullanarak vekaleten imza koymak üzere, sarih veya zımni, kendisine izin verilen kimse» olduğu (BK. 449; şimdi; TBK. mad. 547); «ticari temsilci»nin, «iyiniyet sahibi üçüncü kişilere karşı müessese sahibi hesabına kambiyo taahhüdünde bulunmak ve onun adına müessesenin amacına dahil olan bütün tasarrufları yapmak yetkisine sahip» olduğu (BK. 450/I), «ticari vekil»in, kambiyo taahhüdünde bulunabilmek için özel yetkiye sahip olması gerektiği halde (BK. 388; şimdi; TBK. mad. 504), «ticari temsilci»nin ise, böyle bir özel yetkiye sahip olmadan kambiyo taahhüdünde bulunabileceği—
Borçluya gönderilen ödeme emrinin, «Ankara’da, annesine» tebliğ edilmiş olmasının, borçlunun adresinin (yerleşim yerinin) Ankara olduğunu göstermeyeceği—
Zamanaşımını kesen işlem hangi borçlu hakkında ise, sadece ona karşı sonuç doğuracağı ve BK. 134 hükmünün (şimdi; TBK. mad. 155) kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takiplerde uygulanmayacağı—
Borçluların «takip dayanağı senette imzalarının olmadığını, şahsen borçlarının bulunmadığını, keşideci olarak tüzel kişi kooperatifin borçlu olduğunu» bildirmelerinin «borca itiraz» niteliğinde olduğu—