«Çekin belirli bir tarihten önce tahsil edilemeyeceğine» ilişkin sözleşmenin -İİK’nun 168. maddesindeki- «süre verme» (imhal) anlamında olduğu—
«Senedin rakam ve yazı ile değerini gösteren bedelleri arasında fark bulunması halinde, yazı ile bildirilen değere, itibar edileceğine» ilişkin kuralın [TTK. 588/I; şimdi; Yeni TTK. mad. 676/(1)], senette tahrifat (değişiklik) yapılmamış olmaması halinde geçerli olacağı—
Şirket/kooperatif kaşesi (ismi) üzerindeki (altındaki) imza dışında bulunan (atılan) ikinci imzanın, imza sahibini senet bedelinden kişisel olarak sorumlu kılacağı—
Vâde tarihi gösterilmemiş olan bononun, düzenlenme (keşide) tarihinden itibaren bir yıl içinde ibraz edilmesi gerekeceği ve bu sürenin bitiminden itibaren de üç yıl geçince zamanaşımına uğrayacağı—
«Takip talebi»nde ve «ödeme emri»nde, takip konusu yabancı para alacağının Türk Lirası karşılığının gösterilmemiş olmasının Devletin hükümranlık haklarına ve kamu düzenine aykırılık teşkil edeceği, bu nedenle icra mahkemesine her zaman -süresiz şikayet yolu ile- ileri sürülebileceği gibi, icra mahkemesince de doğrudan doğruya gözetileceği–
Takip alacaklısının (hamilinin) kötüniyetli olduğu (senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği) iddia ve takip hukukuna açısından geçerli bir (yazılı) belge ile kanıtlanmadıkça, keşidecinin lehtara karşı ileri sürebileceği -«ödeme» «takas» «bedelsizlik» gibi- kişisel def’ileri -vadeden önceki «temlik cirosu» ile senede hamil alan- takip alacaklısına ileri süremeyeceği (TTK. 690; şimdi; Yeni TTK. mad. 778 ve 599; şimdi; Yeni TTK. mad. 687) (Hâmilin bonoyu ciro yoluyla alırken, bile bile borçlunun zararına hareket ettiği (kötüniyetli olduğu) kanıtlanmadıkça, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan borçlunun «keşideci veya önceki hamillerden birisi ile, kendisi arasındaki» veya «keşidecinin, lehtarla kendisi arasındaki» ilişkiden doğan def’ileri, hâmile karşı ileri süremeyeceği)—
«Takip talebi»nde ve «ödeme emri»nde, takip konusu yabancı para alacağının Türk Lirası karşılığının gösterilmemiş olmasının Devletin hükümranlık haklarına ve kamu düzenine aykırılık teşkil edeceği, bu nedenle icra mahkemesine her zaman -süresiz şikayet yolu ile- ileri sürülebileceği gibi, icra mahkemesince de doğrudan doğruya gözetileceği—