«Takip konusu senetlerde (çeklerde); borçluyu (şirketi) borç altına sokacak sorumlu bir imzanın bulunmadığı yönündeki itirazın «borca itiraz» olduğu—
Takip alacaklısının (hamilinin) kötüniyetli olduğu (senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiği) iddia ve takip hukukuna açısından geçerli bir (yazılı) belge ile kanıtlanmadıkça, keşidecinin lehtara karşı ileri sürebileceği -«ödeme» «takas» «bedelsizlik» gibi- kişisel def’ileri -vadeden önceki «temlik cirosu» ile senede hamil alan- takip alacaklısına ileri süremeyeceği (TTK. 690; şimdi; Yeni TTK. mad. 778 ve 599; şimdi; Yeni TTK. mad. 687) (Hâmilin bonoyu ciro yoluyla alırken, bile bile borçlunun zararına hareket ettiği (kötüniyetli olduğu) kanıtlanmadıkça, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan borçlunun «keşideci veya önceki hamillerden birisi ile, kendisi arasındaki» veya «keşidecinin, lehtarla kendisi arasındaki» ilişkiden doğan def’ileri, hâmile karşı ileri süremeyeceği)—
Borçlu tarafından yapılan kısmi ödemenin, öncelikle faiz (ve takip giderlerine) ve artan kısmının ise ana paraya mahsubu gerekeceği—
Bayilik sözleşmesine dayanan (bayilik sözleşmesinden doğan) çeklerin, bayilik sözleşmesinde öngörülen yetkili yerde takip konusu yapılabileceği—
Vesayet altındaki kişinin, vasinin açık veya örtülü izni veya sonraki onamıyla ve ayrıca vesayet makamının izniyle kambiyo senedi düzenleyebileceği—
Borçlu şirketin ticaret sicilindeki adrese gönderilen ödeme emrinin tebliğ edilmeden dönmesi üzerine, adı geçene 35. maddeye göre tebligat yapılmasında yasaya aykırılık bulunmadığı—
Çekin, üzerinde «keşide tarihi» olarak yazılı olan tarihten önce ibraz edilmesi halinde de, zamanaşımı süresinin hesaplanmasında değişiklik olmayacağı (yani; yine, üzerindeki keşide tarihine göre ibraz süresinin sona ermesinden itibaren altı ay geçmekle, zamanaşımına uğrayacağı) (Çeklerde zamanaşımı süresinin, fiili ibraz tarihinden değil çekte yazılı keşide tarihinden itibaren hesaplanması gerekeceği)—
Kural olarak borçlunun itiraz hakkı kendisine ödeme emrinin tebliği ile doğarsa da, borçlunun, kendisine ödeme emrinin tebliğini beklemeden -alacaklının anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesini taşıması halinde- icra mahkemesine yapacağı itirazın (ve şikayetin) icra mahkemesince «süreden ret» edilmeden inceleneceği—
İİK. 168/4 uyarınca, «imza itirazı»nın «icra takibinin yapıldığı, icra dairesinin bağlı olduğu» icra mahkemesine yapılması gerekeceği, bu kuralın «kesin yetki» kuralı olduğu—