Davalılardan K. San.Tic. A.Ş.' nin yargılama sırasında, 07.11.2008 tarihinde iflas ettiği anlaşıldığından, İİK’nun 194. maddesine göre işlem yapılması gerekirken, yasa hükmüne uyulmadan yargılamaya devam olunmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, diğer yandan davalılardan K. Paz.Tic. ve San. A.Ş.'nin de 09.10.2014 tarihinde ticaret sicilinden terkin edildiği anlaşıldığından, taraf teşkilinin sağlanabilmesi için öncelikle ticaret sicilinden terkin edilen şirketin ihyası için davacıya süre verilerek sonucuna göre yargılamaya devam olunması gerekeceği-
Asıl ve birleşen davaya konu senetlerin düzenleyeninin davacı, lehtarının ise davalı şirket olduğu, davacı ile davalı şirket arasında işçi-işveren ilişkisi bulunduğunun dosya kapsamından anlaşıldığı, senetlerin düzenlenme tarihinde de davacının davalı şirkette çalıştığı, asıl ve birleşen dava temelde işçi-işveren ilişkisinden kaynaklandığından uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu-
Davanın açılmasına davalılardan ... Bankası A.Ş.'nin sebebiyet verdiği anlaşıldığından, davalının 'nispi vekalet ücreti' ile sorumlu tutulması gerekirken davacı yararına 'maktu vekalet ücretine' karar verilmesinin doğru görülmediği-
Davacı vekilinin, 30.08.2012, 30.09.2012 ve 30.10.2012 keşide tarihli çeklere ciro yolu ile hamil olan davalıların müvekkilinin borçlu olmadığını bile bile çekleri iktisap ettiklerini iddia ettiği, bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanabileceği gözetilmeksizin usul ve yasaya aykırı olarak davacı vekilinin tanık dinletme talebi reddedilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Su tüketimi ve uygulanan tarifelerin hesabı hakkında uzman bilirkişi heyetinden, dava konusu su borcu hakkında tahakkuk tarihindeki ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde rapor alınıp menfi tespit davasında bir karar verilmesi gerektiği-
Bilirkişi raporunda belirtilen virman yoluyla para aktarım işlemleri ile ilgili bankadan dekont veya hesap dökümlerinin ekleri getirtilerek, davacılar tarafından davalıya herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı tespit edilerek, şayet ödemelerin icra takibine konu bononun keşide tarihinden sonra ise bu ödemelerin bonodan kaynaklanan borca karşılık yapıldığının kabulü gerektiğinin, başka bir borca ilişkin ödeme yapıldığı savunmasının ispat yükümlülüğünün davalı alacaklıda olduğunun gözetilmesi gerekeceği-
Davanın, çeke dayalı icra takibi nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, dava dilekçesinde hem çekten dolayı hem de çeke dayalı takipten dolayı menfi tespit talebine yer verildiği, dava konusu çekte tahrifat yapıldığı iddia edilmiş olup, tahrifattan önceki keşide tarihi gözetildiğinde çekin süresinde bankaya ibraz edilmediği dosya içeriğinden anlaşıldığından, somut olayda kambiyo hukukundan kaynaklanan haklar yitirilmiş ise de, çeke ciro yolu ile hamil olan davalının, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK.'nun 818/1.-m maddesi yollaması ile çeklerde de uygulanan aynı kanunun 732. maddesine dayalı sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak talebinde bulunabileceği hususu mahkemece değerlendirilmeden eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Borç, Aile Hukukundan (nafaka yükümlülüğünden) doğduğuna göre, açılan bu davanın 4787 sayılı Yasanın 4.maddesi gereğince, Aile Mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141. ve HMK'nun 297. maddesine göre mahkeme kararlarının gerekçeli yazılmasının zorunlu olduğu, taraflar, gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını anlayabilecekleri gibi, temyiz incelemesi sırasında da hükmün usul ve yasaya uygun olup olmadığının ancak gerekçe sayesinde denetlenebileceği, bu itibarla yukarıda belirtilen Anayasa ve yasa hükümlerine uygun olmayan hükmün bu nedenle bozulması gerekeceği-
D.li Ticaret Odası'nın 19.11.2015 havale tarihli 4040/410 sayılı yazısı içinde davalı şirketin 30.01.2008 tarihinde ticaret sicilden terkin edildiği ve tüzel kişiliğinin sona erdiği anlaşılmakla, davacı vekiline mahkemece yetki ve mehil verilerek davalı şirketin mahkeme aracılığıyla ihyasının sağlanıp, taraf teşkili tamamlanarak bir karar verilmesi gerekirken, sicilden terkin edilen davalı şirket hakkında taraf teşkili sağlanmaksızın yazılı şekilde karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-