Dava konusu iki adet çek incelendiğinde davacının keşideci, davalının lehtar-ciranta, müdahale talep eden bankanın ise yetkili hamil olduğunun anlaşıldığı, mahkemece çeklerde yetkili hamil olan müdahale talep eden banka hakkında davacı tarafça açılmış bir dava bulunmamasına rağmen, üçüncü kişinin haklarını etkileyecek şekilde çeklerin iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verilen durumlarda, kredi verenin asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun yerine getirilmesini talep edemeyeceği- Kefilin alacaklı aleyhine menfi tespit davası açmakta hukuki yararının olduğu-
Dava konusu uyuşmazlığın kambiyo senedinden kaynaklandığı, kambiyo senetlerinin 6102 sayılı TTK 645 vd. maddelerinde düzenlendiği, bu durumda dava konusu uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesi tarafından çözümlenmesi gerekeceği-
Dava dışı lehdar hakkında açılan ceza davası Yargıtay tarafından görev yönünden bozulmuş olup bu durumda kesinleşen bir mahkumiyet kararının bulunmadığı, davalı, icra takibinin temlik alacaklısı olduğundan bononun lehdarına karşı ileri sürülen her türlü def'inin temlik alacaklısına karşı da ileri sürülebileceği, bu durumda dava dışı lehdar yönünden açılmış bulunan ceza davasının kesinleşmesi beklenilmeden davanın kabulünün doğru olmadığı- Bononun lehdarı olan dava dışı kişi hakkında davacı tarafından menfi tespit davaları açıldığı, davalı tarafından derdestlik ve kesin hüküm itirazı ile bildirilmiş olup anılan dosyaların görülmekte olan dava üzerindeki etkisi tartışılmadan karar verilmesinin de kabul şekli ile isabetsiz olduğu-
Her iki davanın, çeklerin bedelsizliği iddiasıyla açılmış menfi tespit istemine ilişkin olduğu, çekler üzerindeki kayıtlardan çeklerin davalı Ç. Ltd. Şti. adına keşide edildiğinin, çeklerin arkasında Ç. Ltd. Şti.'nin ciro, kaşe ve imzasının bulunduğunun, davaya konu çeklerden 40.000 TL'lik bir adetinin H. A.Ş.'de, 35.000 TL ve 28.000 TL bedelindeki diğer çeklerin ise V. A.Ş.'de bulunduğunun anlaşıldığı, çeklerin devir bordroları var ise de, rehin amacıyla davalı bankalara devredildiği konusunda çeklerde bir açıklığın bulunmadığı, kambiyo senetlerinde temlik cirosuyla senede hamil olan davalı bankaların kötüniyeti kanıtlanmadığı sürece bedelsizlik iddiasının hamil bankalara karşı ileri sürülemeyeceği, bu nedenlerle mahkemece davalı bankalar hakkında davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Çek sebebiyle borçlu bulunmadığının tespiti istemi- Davaya konu çek, davalı şirketi ile diğer davalı Faktoring şirketi arasında düzenlenen faktoring sözleşmesi uyarınca faturalara konu malın bedeli karşılığında davacı tarafından verilmiş olup bilirkişi incelemesinde faturanın davacı-borçlunun ticari defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşıldığından, faturaya istinaden verilen çek karşılığı malın davacıya teslim edildiği ve buna göre, cari hesap ilişkisindeki yanlar arasında düzenlenen protokol hükümlerinin davalı faktoring şirketine karşı ileri sürülemeyeceği, davaya konu çekin dayanağı faturadaki malların davacıya teslim edildiği ve çekin bedelsiz olmadığı anlaşılmakla davalı faktoring şirketi hakkındaki menfi tespit davasının reddi gerektiği-
Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirmenin ise hakime ait olduğu- Muvazaa sebebi ile tasarrufun iptali davasında davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı- Davacının TBK. mad. 19 uyarınca açtığı muvazaa nedeni ile iptal davasında aciz belgesi aranmadan davanın görülmesi ve davalıların savunmasında bahsi geçen menfi tespit davasının davaya etkisi üzerinde de durularak karar verilmesi gerektiği-
Davacılar, icra takibinde borçlu olarak gösterilen kişinin mirasçıları olup mirası reddetmedikleri sürece murise karşı yapılan icra takibinden dolayı borçlu bulunmadıklarının tespiti yönünde dava açmakta hukuki yararları bulunduğundan mahkemece yargılamaya devam olunarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu ortaklıklar sözleşmesindeki davacıya atfen atılan imzaya itiraz üzerine alınan bilirkişi raporunun, denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli mahiyette olmadığı, mahkemece, kredi sözleşmesi aslı ile sözleşme tarihinden önceki ve sonraki dönemlere ait davacı tarafından resmi merciler önünde atılmış imzaları içeren belge asılları getirtilerek, yeniden grafoloji uzmanından bilirkişi raporu alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece davaya konu bononun taraflar arasındaki taşınmazın satış ve devrinin gerçekleşmesi için teminat amacıyla verildiği, taşınmazın satışı gerçekleştiğinde dava konusu bononun teminat vasfını kaybettiği ve bedelsiz kaldığı, davalının bedelsiz kaldığını bildiği bonoya dayanarak icra takibine geçmiş olması sebebiyle kötüniyetli olduğu, bu nedenle İİK'nın 72/5 maddesi uyarınca davacı borçlu lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-