Davanın icra takibine konu edilen bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davası olduğu, davacının şikayeti üzerine davalı ve birleşen davanın davalısı hakkında dolandırıcılık suçundan dolayı kamu davası açılmışsa da mahkemece ceza kararının Yargıtayca bozulması üzerine bu kez hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verildiğinin ve bu kararın kesinleştiğinin anlaşıldığı, bu durumda davalılar hakkında verilmiş kesinleşmiş bir mahkumiyet kararından söz edilemeyeceği, mahkemece davacının dava dilekçesindeki iddiaları doğrultusunda deliller değerlendirilerek gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davanın davacı aleyhine başlatılan ..... Esas sayılı takip dosyasına konu edilen bonolar nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti ve yapılan ödemenin istirdatı istemine ilişkin olduğu, bonoların geçersiz olan araç satış sözleşmesi gereğince verildiği noktasında uyuşmazlık bulunmadığı, ayrıca hükmüne uyulan dairemizin bozma ilamında da açıkça belirtildiği üzere herkesin aldığını aynen iade etmekle yükümlü olduğu, satım konusu aracın davalı tarafından geri alındığında da uyuşmazlık bulunmadığı, bu durumda dava konusu bonoların davacıya iadesi ve varsa yapılan ödemelerin istirdatına karar verilmesi gerekeceği-
Çek iptali ve menfi tespit davasında, davalılar hakkında kamu davası açılıp açılmadığı, açılmışsa ceza mahkemesince verilecek kesinleşmiş bir mahkumiyet kararının bu davada hukuk hakimini bağlayacağı dikkate alınarak ceza soruşturması sonucunun beklenilmesi gerektiği-
Ceza mahkemesinde verilen mahkumiyet hükmü ve hakimin maddi olguyu tespiti hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte olduğundan ceza davasında verilecek kararın kesinleşmesi beklenip menfi tespit davasına etkisi üzerinde durulup sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İ.İ.K.'nın 72. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit ve istirdat davasında davacının fazla ödemelerinin iadesi konusunda dava açmakta hukuki yararının bulunduğu-
Senette yer alan iki ayrı kaşe üzerindeki imzaların şirket yetkilisine ait olduğu anlaşıldığından imzaların şirket yetkilisi tarafından şirket kaşesi üzerine şirketi temsilen atılmış olduğunun kabulü gerekeceği, kaşe dışında davacıya ait imzanın bulunmadığı, sadece ödeyecek kısmında şirket yetkilisi olan davacının adı ve T.C. numarasının yazılı olmasının davacının şahsen sorumlu olduğunu göstermeyeceğinden davacının menfi tespit isteminin kabulü gerekeceği-
Davanın menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davaya konu 26.000,00 TL bedelli kambiyo senedine mahsuben davacının banka havalesi yoluyla 05.03.2010 tarihinde ödeme yaptığının anlaşıldığı, icra takibine konu olan senet nedeniyle takipten önce 22.000,00 TL’nin ödendiği anlaşıldığından davacının bu yöndeki menfi tespit talebinin kabulü gerekeceği, bunun dışında 4.000,00 TL alacak için davalının icra takibine geçmekte haklı olduğu, mahkemece 4.000,00TL alacak için tahsili gereken miktar bilirkişi tarafından tespit edilerek fazla ödemenin istirdadına karar verilmesi gerekirken iadesi gereken miktarın hesabında faize faiz yürütülecek şekilde talep aşımı yapılarak karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Ceza mahkemesinde verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair verilen kararın hukuk mahkemelerinde bağlayıcı kabul edilemeyeceği; menfi tespit davasında, davacı-borçlunun, boş olarak verilen senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu yazılı belgeyle kanıtlamak zorunda olduğu- Birleştirilen itirazın iptali davasında, sözleşme altındaki imza davalı borçlu tarafından inkar edilmediğinden, mahkemece sözleşme aslı getirtilip sözleşme hükümlerine göre inceleme ve değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Bozma kararına uyulmakla, mahkemece bu karar doğrultusunda inceleme ve araştırma yapma yükümlülüğünün doğduğu, bu husus gözetilerek banka kayıtları üzerinde inceleme yapan, taraf iddia ve savunmalarını tartışan, dosyada alınan diğer raporları değerlendiren konusunda uzman bankacı bir bilirkişi veya bilirkişi kurulundan rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Davalının, davacı şirket ile şirket konusuna giren bir ticari muamele yapmadığı, aksine şirketin mali yönden zor durumda bulunduğu bir dönemde kendi hisselerini satarak şirket kasasına borç olarak verdiği, bu durumda TTK'nun 334. maddesi hükmünün bir an için somut olay bakımından uygulanabileceği düşünülse bile davalının şirket kasasına borç olarak aktardığı para kadar davacı şirketin sebepsiz zenginleştiğinin kabulü gerekeceği, diğer yandan TTK'nun 334. maddesi uyarınca borç verme işleminin batıl olduğu kabul edildiği takdirde geçersiz işlem nedeniyle herkes aldığını iade etmekle yükümlü bulunduğundan davacının kendi defter kayıtlarına göre davalıdan almış olduğu paraları aynen iade etmesi gerekeceği-