Taraflar arasında dava konusu bononun aralarındaki mal alım satım sözleşmesi nedeniyle bedele karşılık verildiği hususunda bir uyuşmazlık olmadığı, uyuşmazlığın davacı tarafından davalı banka hesabına yapılan ödemelerin mal bedeli karşılığı verilen bonolardan kaynaklanan alacağa ilişkin olup olmadığına ilişkin olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin 19. maddesinde ödemelerin banka hesabına havale veya EFT yoluyla yapılacağının açıkça belirtildiği, buna göre davacı tarafından davalı hesabına yapılan ödemelerin dava konusu bonoya karşılık yapıldığının kabulü gerekeceği, mahkemece tüm bu hususlar dikkate alınmaksızın yanılgılı gerekçe Dairemizin somut olaya uygun düşmeyen kararı emsal gösterilerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davaya konu icra takibinde borçlu olan murisin 13.07.2007’de vefat ettiği, davacı olarak görünen muris ve dava dilekçesinde davacı olarak bildirilen kişilerden başka mirasçıları da olduğunun, delil olarak bulunan dosya içerisindeki veraset ilamından anlaşıldığı, davanın ise, murisin mirasçılarından adı geçen kişiler tarafından açılmış olup, murisin ölmesi nedeniyle terekenin, iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olduğu, bu durumda davanın tüm mirasçılar tarafından veya terekeye temsilci tayin edilmesi suretiyle açılması ya da davacıların açtığı bu davaya diğer mirasçıların da muvafakatlerinin sağlanması gerekirken, davacıların tek başına dava açma yetkileri bulunmadığından, dava şartı olan bu yön re'sen gözetilmeksizin mahkemece işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Dava konusu bonoda “malen” kaydının bulunduğu, davalı, bono karşılığında davacıya altın verdiğini savunduğuna ve altında para olmayıp mal niteliğinde bulunduğuna göre davalının talilinden söz edilemeyeceği, davacıların senedin teminat amacıyla düzenlendiğini iddia ettikleri, bu durumda mahkemece ispat külfetinin davacı tarafta olduğu gözetilmeden ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Menfi tespit davasında, davalı isticvap beyanında dava konusu senetlerin "peyder pey verilen borç para karşılığı" düzenlendiğini belirtmiş olduğuna göre “malen” kaydını taşıyan senetlerin ihdas nedeninin talil edilmiş olduğu ve bu durumda ispat külfetinin davalıda olduğu-
Menfi tespit davasına konu miktar bono davacı birleşen davalı defterlerinde borç ödemesi olarak kaydedilmiş olup menfi tespit davası kabul edildiğine göre, bu miktar bedelin de davacı alacağına eklenmesi gerekeceği-
Davaya konu bono lehdarı olan davalılardan H.T.'ın 11.05.2009 tarihinde Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2008/61339 soruşturma sayılı dosyasında verdiği ifadesinde kullandığı “....senet aramızdaki meyve sebze ticaretinden dolayı tarafıma verilmiş olan bir senettir....” ibaresinin tek başına bu bononun mal satımı nedeniyle verildiği anlamına gelmeyeceği-
Alacağın varlığını ispatlayamayan davalının kötüniyetli kabul edilemeyeceği, İİK 72/5. maddesi kapsamındaki kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için gerekli olan şartların oluşmadığı gözetilmeksizin yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde davalı aleyhine tazminata hükmedilmesinde isabet olmadığı-
Davanın icra takibine konu bonodan dolayı borçlu bulunulmadığının tespitine ve istirdata ilişkin olduğu, kambiyo senetleri sebepten mücerret olup, davacının bononun teminat senedi olduğunu ve bedelsiz olduğunu yazılı delille ispat etmesi gerekeceği, tanık dinleme konusunda davalının muvafakatının bulunmadığı anlaşılmakla davanın tanıkla ispatının mümkün olmadığı, mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-
Davacı ile davalı arasında 2010 yılından bu yana devam edegelen Sistem Kullanım Anlaşması akdedilmiş olduğu, davacının 2013/Ekim ayı içerisinde, 07.06.2012 tarihli en son yapılan sözleşmenin 9. maddesindeki ihlali gerçekleştirdiği, bu ihlal için ceza faturası kesildiği, önceki dönem sözleşmelerde uyarı şartının bulunmasına rağmen 07.06.2012 tarihli son sözleşmede uyarı şartının bulunmadığı, ihlalin saptanması halinde ceza kesileceğinin kararlaştırıldığı şeklinde bir düzenlemenin olduğu, ihlalin gerçekleştiği tarihin en son tarihli sözleşmeden sonra gerçekleştiği, davalı idarenin, davalı şirkete uyguladığı ceza yaptırımının sözleşmeye uygun olduğu anlaşıldığından, davanın reddi gerekeceği-
Temlik sonrası borçlu ile düzenlenen protokol hükmüne göre, borçlular bu protokoldeki borç taahhüt ve edimlerini yerine getirmeyip temerrüde düştüğü takdirde temlik alanın takibe geçmeye, davalar açmaya veya mevcut takip ve davalara devam etmeye yetkili olacağı- İcra takip dosyaları nedeniyle menfi tespit istemine ilişkin olup, davacıların talebi ayrıntılı olarak açıklattırılmak ve taraflar arasındaki protokol hükümleri de değerlendirilmek suretiyle ve davacıların icra dosyaları nedeniyle ne miktarda borçları kaldığının icra takip tarihi ve dava tarihi itibariyle ayrı ayrı hesaplanması gerektiği-