Somut olayda, bir kısmı vadesi gelmemiş bonolara dayalı olarak ihtiyati haciz talep edilmiş olup, sunulan muacceliyet sözleşmesi ile senetlerden birinin gününde ödenmemesi halinde diğer senetlerin muaccel olacağı kararlaştırıldığı- Sözleşme serbestisi kapsamında muacceliyet şartının geçerli olup tarafları bağlayacağı- İtiraz eden vekili ; Türk parasını koruma hakkındaki 32 sayılı karara dayalı olarak alacağın geçerli olmadığını ileri sürmekte ise de ; ilgili tebliğin 8.maddesi kapsamında kalmayan sözleşmeye (ecrimisil alacağı) porotokole bağlı olarak talebi dayanak bonoların verildiği ,borç ikrarı içerdikleri ,senedin verilmesinin bir protokole bağlanması senetlerin teminat olarak verildiğinin kabulünü gerektirmeyeceği- Ayrıca tebliğde düzenlenen kıymetli evrakların da 32 sayılı karar kapsamı dışında tutulmuş olduğu- İİK 265.m. ihtiyati hacze itiraz nedenleri sınırlı olarak sayılmış olup, itirazların söz konusu maddede yer alan itiraz nedenleri arasında bulunmadığı gibi yetki itirazının da yerinde olmadığından ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği-
Tasarrufun iptali davasında İİK. m. 281/2 uyarınca verilen ihtiyati haciz kararının tapu kaydına işlenmesinden ve dava sırasında taşınmazın dördüncü kişiye satılmasından sonra, borçlu vekilinin talebi ile icra dairesince İİK m. 106 ve 110 gereğince haczin kaldırılmasına karar verildiği anlaşıldığından, bu aşamada, taşınmaz, dördüncü kişiye ait olduğundan, bu taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilmesinin mümkün olmadığı, dördüncü kişi, tasarrufun iptali davasına dahil edilip hakkında bir hüküm kurulmadığından, taşınmaz üzerine haciz konulması şartlarının gerçekleşmediği- "Tasarrufun iptali davasında ihtiyati tedbir niteliğinde olan İİK. m. 281/2. uyarınca ihtiyati haciz kararı konulduğu, ihtiyati haciz kararının verildiği aşamada kesin haciz isteme hakkı doğmadığından, İİK. m. 106 ve 110. maddelerinin uygulanma yerinin bulunmadığı, icra müdürünün 'ihtiyati haczin kaldırılmasına' ilişkin kararının yok hükmünde olduğu, Asliye Hukuk Mahkemesince verilen tedbir niteliğindeki ihtiyati haczin mahkemece kaldırılmadıkça dava sonuna kadar geçerliliğini koruyacağı, ihtiyati haciz baştan itibaren geçerli olduğu, sonraki şerhin bu durumun teyidi olduğu, ihtiyati haciz borçlunun satın alınmasından sonra değil öncesinde var olduğundan kaldırılması talebinin reddine dair yerel mahkeme kararının onanması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
İhtiyati haciz icra takip işlemi olmadığından, ihtiyati tedbir kararının ihtiyati hacizlerin infazını kapsamayacağı- Ara kararda hükmedilmeyen ihtiyati haciz kararlarının infazı ile ilgili tedbire sonraki ara kararda hükmedildiği, sonraki ara kararın, önceki ara kararının tavzihi adı altında verilmiş yeni bir karar olduğunun kabulü gerektiği, mahkeme kararlarının verildiği andan itibaren hüküm doğuracağı, bu itibarla sonraki ara karar tarihinden sonra ihtiyati haciz kararı uygulamalarının durdurulacağı, yoksa sonraki ara kararın, daha önce verilip aynı tarihte infaz edilen ihtiyati haciz uygulamalarının kaldırılması hukuki sonucunu doğurmayacağı- "İhtiyati haczin bir icra takip işlemi olmadığı ancak mahkemece verilen sonraki ara kararın, yanlış bir tavzih kararı olsa da uygulanması gerektiği, icra mahkemesince ara karar yorumlanamayacağından direnme kararının değişik gerekçe ile onanması gerektiği" görüşünün kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
Davacının sunduğu banka dekontunun açıklama kısmında "borç parası" ibaresinin yer aldığından, davacı açısından yaklaşık ispat hali gerçekleştiği ve ihtiyati haciz isteminin kabulüne ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
İcra dairesinin yetkisizliğine karar verilmiş olmasının ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını gerektirmeyeceği- İhtiyati haciz kararı verildiği mahkemece kaldırılmadığı sürece, alacaklının ihtiyati haczin uygulanmasına dair isteminin reddinin hatalı olduğu-
İhtiyati hacİzin, İİK’nın 257. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, bir para alacağının zamanında ödenmesini temin etmek için mahkeme kararı ile borçlunun mal varlığına geçici olarak el konulması hali olduğu- Tasarrufun iptali davasında ise; Yasa’nın öngördüğü yolun, iptale tâbi tasarrufun konusunu teşkil eden mal üzerine ihtiyati haciz konulması olduğu (İİK.m.281/II ve 257 vd.)- Dosyadaki mevcut delil durumu davalılar arasındaki akrabalık ilişkisi birlikte değerlendirildiğinde davalı adına kayıtlı araç üzerine ihtiyati haciz konulmuş olmasında herhangi bir yanlışlık olmadığı-
Suç teşkil eden eylemlerden kaynaklı haksız fiillerde eylem ve işlemin yapıldığı tarih itibariyle alacak muaccel olup alacağın rehinle temin edildiğine ilişkin bir iddia ve savunma da bulunmamasına göre hakkında ihtiyati haciz talep edilen davalıların sunulan delil ve belgeler, özellikle Ağır Ceza Mahkemesi dosyası, ........... Asliye Ticaret Mahkemesi dosyaları, bilirkişi raporları dikkate alınarak ihtiyati haciz talebinin davalıların sorumlu oldukları tutarlar dikkate alınarak ve talep gözetilerek kabulüne karar vermek gerekeceği-
Talep edenin üzerine ihtiyati tedbir konulmasını talep ettiği, borçlu üzerine kayıtlı taşınmaz taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığından taşınmaz üzerine üçüncü kişilere devrin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararının verilemeyeceği- İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmediği, yaklaşık ispat için delil sunulmasının yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesinin aranmadığı; Ağır Ceza mahkemesinin verdiği resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet kararı, ( HAGB kararı olup maddi hukuk anlamında kesinleşmemiştir ), icra mahkemesince verilen tazminat ve para cezasının haksız olduğuna ilişkin yaklaşık ispata yeterli ise de bayilik sözleşmesinden kaynaklı alacağın varlığı yargılamayı gerektirmekte olup yapılacak yargılama sonunda alacağın varlığı ve muacceliyetinin belirleneceği- İcra mahkemesince alacaklıya uygulanan tazminat ve para cezası bakımından alacağın varlığı dosyaya sunulan belgelerle yaklaşık olarak ispatlanmadığından ihtiyati haciz şartları oluşmakla talebin kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Teminat mektubu veren banka ile muhatap arasındaki sözleşmenin garanti sözleşmesi niteliğinde olduğu ve bankanın; teminat mektubunu düzenlerken nakit, menkul rehni, ipotek, teminat mektubu almak suretiyle verdiği teminat mektubu riski için kendisini güvenceye alabileceği- Sözleşme gereği, hiçbir neden gösterilmeksizin de sözleşmedeki hükme dayanarak henüz nakde çevrilmeyen teminat mektup tutarının, lehtar, müteselsil borçlu ve kefilden depo edilmesini bankanın isteyebileceği- Ancak nakde çevrilmeyen teminat mektupları ile ilgili olarak teminat mektubundaki meblağın depo edilmesi istenebilirse de risk gerçekleşmeden ihtiyati haciz kararı verilemeyeceği- Banka ile müşterisi arasında yapılan teminat mektubu sözleşmelerinde banka lehine risk gerçekleşmeden teminat mektubu bedelinden bankanın ödemek zorunda kalacağı meblağın depo edilmesini isteme yetkisinin, söz konusu alacağın mevcut olduğunu göstermediği gibi istenebilir olduğunu da göstermeyeceği ve sözleşmede anılan şekilde hüküm olsa bile bankanın (ödemek zorunda kalacağı meblağın) sadece depo edilmesini isteyebileceği- (Bankanın) Kendisine ödeme yapılmasını talep edemeyeceği- Esasen bankanın sözleşmeye bu şekilde bir hüküm koymakla riskten kaynaklanan alacağını garanti altına almış olacağından, ihtiyati haciz müessesine de ihtiyacı kalmadığı (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulu, 27.12.2017 tarihli, 2016/1 E. 2017/6 K sayılı ilamı)- Bahsi geçen sebeplerle, davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine-
Çalışma olgusu ortada olan, ücret alacağı ve kıdem tazminatı talep eden davacının alacaklarının ödendiğinin ispat külfetinin işverene ait olduğu- Geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati hacizde yakın ispat koşulu gerçekleşmiş olduğundan, ihtiyadi tedbir mahiyetindeki ihtiyadi haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-