1. HD. 26.04.2016 T. E: 5559, K: 5116-
Görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilecekleri-
Mahkemece, denkleştirici adalet ilkesi gereğince geçersiz taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeni ile azalan alım gücünün; enflasyon, tüketici ve üretici fiyat endeksi, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve faiz oranındaki artışların ortalamaları alınarak, ödendiği tarihten, ifanın imkansızlaştığı 12.01.2012 tarihe kadar ulaşacağı alım gücünün değerinin ne olabileceği konusunda uzman bilirkişiden yerleşik Yargıtay İçtihatlarına uygun ve denetime elverişli rapor alınmak suretiyle hesaplatılması ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Dava tarihi itibari ile, fiili paylaşıma göre davacının kullanımına bırakılan yerin davalı tarafından kullanıldığı sabit olduğundan davacı elatmanın önlenmesi davası açmakta haklı olup, bilirkişi krokisinde E ile gösterilen yere ilişkin elatmanın önlenmesi isteminin kabulünün gerekip D ile gösterilen bölüm yönünden konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığı- Davacının 5 yıllık ecrimisil isteği yönünden, 2008-2010 yılları arasında bu bölümün davacı tarafından mı, davalı tarafından mı kiraya verildiğinin saptanarak, davalı tarafından kiraya verilmişse 5 yıllık ecrimisile, davacı tarafından kiraya verildiği belirlenirse 2010 yılı ile dava tarihi arasındaki döneme ilişkin ecrimisile hükmedilmesi gerektiği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteklerine-
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa olduğu, söz konusu muvazaa da mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği, bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de T. M.K. 706. , TBK.nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği-mirasbırakanın dava konusu taşınmazı temlikinde gerçek irade ve amacının davacılardan mal kaçırma olmadığı, çocuğu olmayan eşini korumaya almak olduğunun anlaşıldığı, Diğer taraftan akitte gösterilen bedel ile gerçek bedel arasındaki farkın tek başına muvazaanın kanıtı sayılamayacağı-
Davalı ... hakkındaki davanın kabul edilmesi davalı ... bakımından, taşınmazda tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının saptanıp, oluşmuşsa hangi paydaşa hangi bölümün bırakıldığı belirlenip, davacının kullanımına bırakılan bölüme davalı ...'ın elatmasının olup olmadığının belirlenip, fiili kullanma biçimi oluşmuş, davacının kullanımına bırakılan bölüme davalı ...'ın elatması varsa davanın kabul edilip aksi halde uyuşmazlığın paylı mülkiyet hükümlerine göre çözülüp davacının taşınmazda çekişmesiz olarak kullandığı veya kullanacağı bir bölümün olup olmadığının saptanması gerektiği-
Paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi istemine ilişkin davada, taraflar arasında fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı, çekişme konusu taşınmazda davacının kullanabileceği bölüm olup olmadığının belirleneceği-
Paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin davada, tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığının veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının, oluşmuşsa çekişmeli bölümün davacının mı davalının mı kullanımına bırakıldığının belirlenip aksi halde paylı mülkiyet hükümleri gözetilerek davacının çekişmesiz olarak kullandığı veya kullanacağı bölümün olup olmadığının belirlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi istemine ilişkin davada, taraflar arasında fiili kullanma biçiminin oluşmadığı, davacının taşınmazda kullandığı bir bölümünün bulunmadığı anlaşılmasına karşın fen bilirkişisi tarafından hazırlanan 02/01/2014 tarihli krokiden, dava konusu taşınmazda davacının kullanabileceği bir bölüm olduğu izlenimi uyandığından çekişme konusu taşınmazda davacının kullanabileceği bölüm olup olmadığının açıklığa kavuşturulup hasıl olacak duruma göre bir karar verilmesi gerektiği-