Uyuşmazlıkta murisin maliki olduğu tek taşınmazını ( ½ payı ) satış suretiyle kızı olan davalıya satış yolu ile temlik ettiği, davalı tarafından çekişmeli taşınmazın satış bedelinin murise verildiğinin ispatlanamadığı, her ne kadar davalı vekili yargılama sırasında çekişmeli taşınmazın temlikinden önce 13.000.000.000 ETL satış bedelinin murise verildiğini ve bu nedenle murisin 10/02/2013 tarihli senedi davalıya verdiğini iddia etmiş ise de; davalı tarafından sunulan delil dilekçesinde anılan senede dayanılmadığı gibi davacı tarafça yeni sürülen delilin de kabul edilmediği, ayrıca davalı tanıklarından alınan beyanlarında, davalının satış bedelinin 3.150,00 TL’sinin babalarına ödediğini beyan ettikleri, satış bedelinin ödenmesi hususunda davalı vekili ile davalı tanık beyanları arasında da çelişki olduğu, davacı tanıklarının alınan beyanlarında ise; davacıya bakıcının baktığını, üç ayda bir yaşlılık aylığı aldığını beyan ettikleri, murisin temlik tarihindeki yaşı ve geçim durumu nazara alındığında mal satmayı gerektirecek bir ihtiyacının bulunmadığı, ayrıca çekişmeli taşınmazın satış bedeli ile keşfen belirlenen sözleşme tarihindeki gerçek değeri arasında da fark bulunduğu dosya kapsamından anlaşıldığından miras bırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğu sonucuna varıldığı ve bu durumda davacı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu-
Temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gözetilerek davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davalının işlem tarihinde taşınmaz edinebilecek şekilde gelirinin bulunduğu ve iş güç sahibi olduğu, taşınmaz satış bedelinin ödenmediğine dair mirasbırakanın sağlığında bir iddia ileri sürülmediği gibi, dava dışı mirasçıların ve tanığın beyanlarında özetle, mirasbırakanın eşinin sağlık sorunları nedeniyle tüm evlatlarını toplayarak dava konusu taşınmazları satmak istemesi üzerine davalının bedeli karşılığında taşınmazları satın aldığını, temlikin gerçek satış olduğunu açıkladıklarından ve davanın kabulü halinde mirasçı sıfatıyla taşınmazlarda hak sahibi olabilecek mirasçıların beyanı ve birbirini doğrular, diğer tanık ifadeleri dikkate alındığında, hayatın olağan akışına göre dava konusu işlemin muvazaalı olduğundan söz edilemeyeceğinden tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde, mirasbırakanın yapmış olduğu temlikle ilgili olarak gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı ve bu amaçla temlikin gerçekleştirilmediği kabul edileceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı-
Maliki olduğu 1153 ada 20 parsel sayılı taşınmazını davalının haksız şekilde kullandığını, davalı aleyhine yapılan ecrimisil istemli takibe yapmış olduğu itirazın kaldırıldığını ileri sürerek, davalının taşınmaza elatmasının önlenmesine-
Murisin terekesinin ve başkaca mal varlığının olup olmadığının araştırılması, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirildikten sonra murisin gerçek irade ve amacının duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı- Tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletip değiştirebilecekleri-
Kendisine tebligat yapılacak kimse veya tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memurunun, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim edeceği, tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildireceği ve İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin tebliğ tarihi sayılacağı ve ilgili kişilere sorulup imzaları alınmak, imzadan çekinmeleri halinde ise bu husus da belirtilmek suretiyle tebligat yapılması gerekirken yasanın emredici hükmüne aykırı olarak yapılan tebligat işleminin geçersiz olduğu- TMK. mad. 706, TBK. mad. 237, 2644 sayılı Tapu Kanunu mad. 26 ve Noter Kanunu mad. 60 uyarınca, taşınmazların alım satımları resmi şekilde yapılmadıkça harici satın alma mülkiyetten kaynaklanan bir hak bahşetmeyeceği ancak, iyiniyetli zilyedin gerek TMK. mad. 994, gerekse 1940 tarih ve 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, taşınmazı kullanma yönünden kişisel bir hakkı bulunduğu- Harici satış bedeli ile varsa zorunlu ve faydalı masrafları satın alana ödenmedikçe bedel yönünden satın alanın taşınmazı alıkoyma hakkı ( hapis hakkı ) olduğu- Davalı savunmasında yer alan uyuşmazlığa konu adi senetteki imzanın davacıya ait olup olmadığının belirlenmesi, imzanın davacıya ait olması halinde iyiniyetli olarak taşınmaza zilyet olan muris yada onun mirasçıları tarafından yapılmış iyileştirme bulunup bulunmadığının araştırılması, varsa bu iyileştirmelerin zorunlu yada faydalı olup olmadığı üzerinde durulması, satış bedeli ve varsa iyileştirme bedelleri ödenmedikçe davalının taşınmaz üzerinde alıkoyma hakkı (hapis hakkı) bulunduğu gözetilerek el atmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken eksik araştırmaya dayalı olarak yazılı biçimde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davaya konu sözleşme, taşınmaz satışına ilişkin olup, geçerlilik şartı olan resmi şekilde düzenlenmediği için geçersiz olduğundan bu sözleşmede yer alan kaporaya ilişkin hükümler de aynı şekilde geçersiz olup davalının, dava konusu ödenen kapora bedelinden sorumlu olduğu-
Karar ve ilam harcının peşin olarak yatırılması gereken miktarı ile maktu başvuru harcı ödenmedikçe, davaya devam edilemeyeceği- Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkin  davada nispi harç alınması gerektiği- Yargılama sırasında ise, yapılan keşif sonucunda çekişme konusu taşınmazın değeri daha yüksek saptanmış, ancak belirlenen bu değer üzerinden alınması gereken peşin nispi karar ve ilam harcı tamamlatılmadan davanın esası hakkında hüküm kurulmuş olduğundan, mahkemece, davacılara anılan yargı harcını ödemesi konusunda usulünce önel verilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- Harcı tamamlanmayan bu değer üzerinden davalı taraf yararına vekalet ücretine karar verilmesinin de isabetsiz olduğu-
Mirasbırakanın temlik tarihlerindeki ekonomik ve sosyal durumunun araştırılmadığı, temlik tarihinden önce ve devir tarihi ile öldüğü tarihte üzerine kayıtlı başka taşınmazların bulunup bulunmadığının ilgili kurumlardan sorulup tespit edilmediği görüldüğünden dava konusu taşınmazlar bakımından araştırma ve inceleme yapılması, toplanacak deliller toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek miras bırakanın gerçek amacının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması, ondan sonra varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek sonuca gidilmiş olmasının doğu olmadığı- Feragatin kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı ve hüküm kesinleşinceye kadar her zaman davadan feragat edilebileceği-
Başka taşınmazları ve bir miktar parası olan mirasbırakanın ölümünden sonra miras taksim sözleşmesi ile taşınır-taşınmaz malların paylaşıldığı, dava konusu taşınmazın temlikinde ise mirasbırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı, davalının kendisi ve eşi ile ilgilenmesi, maddi ve manevi destekte bulunmasından duyduğu minnet sonucu devri yaptığının kabulü gerekeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-