Başka taşınmazları ve bir miktar parası olan mirasbırakanın ölümünden sonra miras taksim sözleşmesi ile taşınır-taşınmaz malların paylaşıldığı, dava konusu taşınmazın temlikinde ise mirasbırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı, davalının kendisi ve eşi ile ilgilenmesi, maddi ve manevi destekte bulunmasından duyduğu minnet sonucu devri yaptığının kabulü gerekeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
3. HD. 17.10.2016 T. E: 11877, K: 11687-
Davacılara harcın tamamlattırılıp ondan sonra yargılamaya devam olunması, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda asıl olanın miras bırakanın asıl iradesi olduğu gözetilerek, muris tarafından davalı ...’e 04/07/1995 tarihinde satış suretiyle temlik edilen 1 sayılı taşınmaz bakımından asıl iradenin tespit edilip sonuca gidileceği-
Asliye hukuk mahkemesince  verilen ihtiyati tedbir kararının, "rızai devir ve temlikleri önleyici" nitelikte olduğu, haciz konulmasına engel teşkil etmeyeceği- Asliye hukuk mahkemesinin kesinleşen kararı ile "tapuda borçlu adına kayıtlı bir kısım hissenin, şikayetçi adına tesciline karar verilmiş" olup, taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olması zorunlu olduğundan ve haciz tarihinde, taşınmazın bir kısım hissesi borçlu adına kayıtlı olduğundan, icra müdürünün haciz işleminde usulsüzlük bulunmadığı- Sonradan tapu iptal ve tescil kararına dayalı olarak taşınmazın maliki olan 3. kişinin, haczin kaldırılması için, genel mahkemede mülkiyet hakkına dayalı olarak dava açması gerektiği-
Satış vaadi sözleşmesinden doğan hak, kişisel bir hak olduğu için, vaat alan alıcının bu hakkını, sözleşmenin tarafı olmayan başka kişilere dava yoluyla ileri süremeyeceği, taşınmazın mal sahibi tarafından başka kişilere satılması halinde, yeni malike karşı herhangi bir hak iddia edemeyeceği, taşınmaz satış vaadinin bu akdin dışında bulunan kişileri bağlamayacağı, bu akitten doğan hakkın onlara karşı ileri sürülemeyeceği ve taşınmaz satış vaadinin tapu siciline de şerh edilmediği anlaşıldığından şahsi hak doğuran satış vaadi sözleşmesinin üçüncü kişi durumunda bulunan ve tapuda satım akdi ile ayni hak kazanmış olan davalıya karşı husumet yöneltilmesi mümkün olmadığı-
Satış vaadi sözleşmesinin geçerli olması için vaad borçlusunun satış vaadinin yapıldığı tarihte tapuda kayıtlı taşınmazın maliki olması gerekmediği- Geçerli biçimde kurulan satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazın tapu kaydının, açılan kamulaştırmasız elatması davası sonucu idare lehine tescil edilmiş olması durumunda, bu sözleşmeden doğan taraflara ait yükümlülüklerin devam edeceğinin kabulü gerektiği ve bu taşınmazın tapu kaydının üçüncü kişiye devri nedeniyle doğan ifa imkansızlığı durumunda, taşınmazı devir ve temlik yükümünü yerine getiremeyen vaad borçlusu olan tarafın, ifa edemediği bu edim yerine karşı tarafa yani vaad alacaklısına tazminat ödeme yükümlülüğünün söz konusu olacağı- Mahkemece taraflar arasında yapılan şahsi hak doğuran nitelikteki satış vaadi sözleşmesinin geçerli olduğu ve davalı vaad borçlusu tarafların davacı adına tescili sağlanamayan dava konusu taşınmazın devir ve temlik yükümü yerine, vaad alacaklısı tarafa tazminat ödeme yükümlülüğü bulunduğu gözetilerek bu yönde yapılacak inceleme ve değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerektiği- Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut veriler tek tek uygulanarak, ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değerin her bir dönem için hesaplanarak, sonra bunların ortalamasının alınması gerektiği-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve tazminat istemlerine-
Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların bu yönde toplanan ve toplanacak delillerinin birlikte değerlendirilmesi bu amaçla mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle adına kayıtlı taşınmaz veyahut başkaca malvarlığı bulunup bulmadığının, çekişmeli taşınmaz haricinde sağlığında davalıya, davacılara ve diğer mirasçılarına mal temlik edip etmediğinin araştırılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Davanın kural olarak son kayıt maliki aleyhine açılmasının gerekli ve yeterli olup, varsa ara malik ya da maliklerin(mirasçı sıfatı taşısın ya da taşımasın) davada yer alması zorunluluğu bulunmadığı-