Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunun 9/1. maddesine göre, toplu iş sözleşmesinden taraf iş sendikasının üyelerinin yararlanacağı, Toplu İş Sözleşmesinden yararlananlar açısından eşitliğin esas olduğu, bu nedenle Toplu İş Sözleşmesinin yürürlüğü süresince yararlananlar açısından farklı uygulama yapılamayacağı gibi temel ücrette eşitlik ve ücretin indirilmezliği ilkeleri gereği; işverence tek taraflı özellikle işçinin açık muvafakatı olmadan işverene işçi ücretlerinde indirimin yapılamayacağı-
Fazla mesainin ve hafta tatili ile genel tatil günleri çalışmalarının yapıldığı dönemde davalı işveren tarafından davacının imzasını taşıyan bordrolar ile ödemeler yapıldığı, Dairemizin uygulamasına göre tahakkuku yapılan bu tür ödemelerin gerçekleştirildiği ayların hesaplamada dikkate alınmamasının gerekeceği, zira davacının söz konusu bordrolarda ihtirazı kaydının yer almadığı, bu itibarla anılan aylar dikkate alınmaksızın hesaplama yapılıp sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı işçinin, Belediye Başkanlığınca İçişleri Bakanlığının vizesi alınamadığı için, işine son verildiği,bu tarihten bir yıl sonra vize işlemleri tamamlanarak birkaç işçinin alındığı anlaşılmakta ise de; bu olgulardan hizmet akdinin feshinin kötüniyete dayandığı sonucunu çıkarmanın mümkün olmayacağı, Belediye Başkanlığının bağlı olduğu mevzuata göre hareket etmek durumunda bulunduğunun kabul edilmesi gerekeceği, bunun sonucu olarak da somut olayda kötüniyet tazminatı yerine ihbar tazminatının kabul edilmesi ile yetinilmesi gerekeceği-
Fazla mesainin ve hafta tatili ile genel tatil günleri çalışmalarının yapıldığı dönemde davalı işveren tarafından davacının imzasını taşıyan bordrolar ile ödemeler yapıldığı, tahakkuku yapılan bu tür ödemelerin gerçekleştirildiği ayların hesaplamada dikkate alınmaması gerekeceği, zira davacının söz konusu bordrolarda ihtirazı kaydının yer almadığı, bu itibarla anılan aylar dikkate alınmaksızın hesaplama yapılıp sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Sözleşmenin ihbar tazminatına hak kazandıracak şekilde feshedilmiş olup olmadığının, taraflar arasında uyuşmazlık konusunu oluşturduğu için yargılamayı gerektireceği, gerçekten mahkemece taraf delillerinin toplandığının, yargılama yapıldıktan sonra davacının ihbar tazminatına hak kazandığının görüldüğü, bu da göstermektedir ki, alacağın likit olmadığı, böyle olunca icra inkar tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Hizmet aktinde sürdürülen ve devam eden hizmetin, istisna aktinde ise, işten hasıl olacak sonucun önemli olduğu-
Kural olarak, ana alacakla birlikte ek hakların da sona ereceği, ek hakların anlam bakımından bir ana hakkın varlığına ihtiyaç gösteren ve ancak ona bağlı olarak doğabilen haklar olduğu, faizlerin de bu ek haklar arasında olduğu-
Sürekli iş göremezlik derecesinin belirlenmesinde izlenecek yolun ne olduğunun 506 sayılı Yasanın 109 ncu maddesinde hükme bağlandığı, buna göre, kurum sağlık tesisleri tarafından düzenlenen raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı ilgililerin Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz haklarının mevcut olacağı, söz konusu kurulun kararı Sosyal Sigortalar Kurumunu bağlar ise de, diğer ilgililer yönünden bağlayıcı olmayacağı, ilgili bu kurulun kararına da itiraz ettiği takdirde Adli Tıp Başkanlığı veya Tıp Fakültelerinin ilgili kürsü konseylerinden Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çevresinde rapor alınması gerekeceği-
Davacı işçinin Sosyal Sigortalar Kurumu Dispanserliğinden almış olduğu sağlık raporundaki 5.8.1999 tarihini 6.8.1999 olarak tahrif ettiğinin dosya içindeki ceza dosyası içeriğinden açıkca anlaşıldığı, bu eylem suç oluşturmamakta ise de 1475 sayılı İş Kanununun 17/II-d maddesi kapsamında doğruluk ve bağlılığa uymayan bir davranış olduğunun kabul edilmesi gerekeceği, gerçekten bu tahrifat sonucu işçinin bir gün devamsızlığı haklı nedene dayandırılmış olması gibi farklı bir sonucun ortaya çıkması ile karşılaşılacağı, bu durumda davalı işverenin anılan eylemden dolayı davacının işine haklı nedenle son verdiği düşünülerek ihbar ve kıdem tazminatlarının reddedilmesi gerekeceği-
Meslek hastalığı nedeniyle rücuan alacak davalarında sigortalının işi bıraktığı tarihteki maluliyet oranına göre işverenin kusur oranı tesbit edilip ona göre tavan miktarının belirlenmesinin gerekeceği-