Davacı tarafından davalı borçlu hakkında yapılan icra takibinin itirazsız kesinleştiği, borçlunun dava konusu gayrimenkulde başından beri oturduğu, borçlu ile diğer davalılar arasında kira sözleşmesi ya da kira bedeli ödendiğine dair herhangi bir dekont, makbuz ibraz edilmediği, tüm tanıkların davalılar arasındaki ilişkiyi bilip davalıları tanıdıklarının belirlendiği, davalı üçüncü kişinin dava konusu gayrimenkulü satın aldıktan çok kısa bir süre sonra davalı borçlunun yeğeni olan davalıya devrettiği anlaşılmakla tasarrufun iptali davasının kabulü gerektiği-
Dava konusu taşınmazların borçludan üçüncü kişiye, üçüncü kişiden de dördüncü kişiye birbirine yakın tarihlerde devredilmesinin hayatın olağan akışına aykırı bir durum olmadığı- Davalı üçüncü kişinin, taşınmazları satın alacak maddi durumu olup olmadığı ile satış bedellerinin ne şekilde ödendiğinin yeterince araştırılmadığı belirtilmişse de, tapu devir senedinde gösterilen satış bedelinin davalı borçluya ödendiğinin resmi devir senediyle ispatlandığı- Satın alacak maddi durumu olmadığının ispatı halinde dahi, bu durumun davalı üçüncü kişinin, davalı borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen ya da bilmesi gereken kişilerden olduğunu ispata yeterli olmadığı- Davalı üçüncü kişinin davalı borçlu ile yakın ve tanışık olduğu ya da İİK. m. 280/1 gereğince borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduğu ispat edilemediğinden, tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçluya ait 10 taşınmazı birden aynı gün devralanması, satış tarihi itibari ile farklı rayiç bedellere sahip olduğu belirlenen 8 taşınmazın aynı miktarlarla tek düze bir anlaşma ile 1.000,00'er TL ye alınması, farklı muhitlerde olan taşınmazların aynı gün satılmış olması dikkate alındığından, davalı üçüncü kişinin gerekli özeni göstermesi durumunda ilçede yapacağı küçük çaplı bir araştırma ile borçlunun aciz durumunu bilebileceği ve alacaklılarına zarar verme kastının bulunduğunu anlayabileceği kanaatine varıldığı, bu nedenle aralarındaki tasarrufların iptaline karar verilmesi gerektiği-  Aralarında organik bağın bulunan her iki şirket arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği- Aracı devralan davalının plakasını değiştirerek bir başkasına devrettiği, nüfus kayıtları ve şirketler arasındaki ticari ilişki, araç satış bedeline dair tahsilat makbuzunun şirket tarafından düzenlenmiş olması gözetildiğinde, bu davalı yönünden davanın kabulü ile aracı elinden çıkardığı tarihteki bedelin davalından tahsiline karar verilmesi gerektiği- Diğer davalılar ile bir ilişkisi kanıtlanamayan ve borçlunun durumunu bilebilecek durumda olmayan davalı hakkındaki tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği- Rehin konusu taşınmazın satılmasına karşın rehin açığı belgesi alınarak yeni bir takip yapıldığına ilişkin bilgi ve delil sunulmayan dosyalar yönünden açılan davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Davalı borçlunun takip borçlusu olmadığı icra dosyası bakımından davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Borçlunun kredi borcunun kapatılarak yeni malike verilen kredinin teminatı olarak yeni bir ipotek tesis edilmesinde, davalı bankaya izafe edilecek bir kusur söz konusu olmadığı, salt taşınmazın alıcısı ve satıcısı arasında organik bağ bulunmasının, kredi verilmesi ve bu krediye bağlı olarak ipotek tesis edilmesi için kötü niyet olarak kabul edilmesinin mümkün bulunmadığı, davalı banka aleyhine açılan tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği- Mahkemece, bozma ilamından sonra verilen kararda, hakkındaki karar kesinleşmiş olan davalı yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken, yeni AAÜT üzerinden vekalet ücreti takdiri edilmesinin hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan 4. kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada 3. kişinin, dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekeceği- İİK 282 madde kapsamında borçlu ile lehine tasarrufta bulunan davalı arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Eldeki somut olayda, davalı borçlu ile haklarındaki dava kabul edilen 3. kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan; mahkemece, zaten alacağın tahsili için açılan davada borçlunun mükerrer borç ödeme külfeti yüklenerek tazminattan sorumlu tutulmaması doğru ise de, hakkındaki davanın kabulü ile, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden davalıların müşterek müteselsil sorumluluğuna karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, hem davalı 3.kişi S. A.'ın dava konusu taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle, hem de davalı 4.kişi şirketin dava konusu taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle davacının icra dosyasındaki alacak ve ferileriyle sınırlı olarak sorumlu tutulması (tahsilde tekerrür olmamak üzere) yönünde karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde, yalnızca davalı 4.kişi şirket aleyhine bedele hükmedilmesinin doğru olmadığı-
davalılar arasında borca mahsuben yapılan taşınmaz satışının İİK 279/1-2 maddesi gereğince iptale tabi olduğu, iptali istenen tasarruftan istifade eden davalı D.A.'nın davalı borçlu Ö.'ın hem yakın arkadaşı, hem kiracısı hem de dava dışı bankalara kredi kefili olduğu ve borçlunun kredi borcunu ödeyememesi üzerine kendisinin bizzat kefil olarak bankalara kredi borcunu kapattığı, davalı borçlu Ö.'ın ekonomik durumunu hal ve vaziyete göre bilebilecek durumda olduğundan "davanın kabulüne" dair verilen karardan isabetsizlik bulunmadığı-
Davacı vekilinin, ön inceleme duruşmasında davanın İİK.'nun 280 ila 282 maddeleri gereğince açıldığını beyan etmesine ve İİK'nun 284 üncü maddesi gereği tasarruf tarihinin üzerinden 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra davanın açıldığının anlaşılmasına göre " davanın süre aşımı nedeniyle reddine" dair verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu-
İptal davalarının ön koşulu, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.'nun 277.md) bulunması olduğu- Ön koşulun bulunması halinde İİK.' nun 278, 279. ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği- İİK.'nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılacağı- Kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabileceği-
Taşınmazların tapuda gösterilen değerleri ile bilirkişi tarafından belirlenen gerçek değerleri arasında mislini aşan bedel farkının bulunmamasına ve davacı tarafından davalı 3. kişilerin davalı borçluların mali durumu ile ızrar kastını bilebilecek kişilerden olduğunun ispatlanamamasına göre usul ve kanuna uygun "davanın reddine" dair kararın onanması gerektiği-
Davalı borçlu A.G. ile dava konusu taşınmazı devrettiği davalı 3. kişi A. O.' nun nüfus kayıtlarının incelenmesinden, ........ İli, Sarıoğlan İlçesi, Bakarcak Köyü nüfusuna kayıtlı oldukları, yani aynı köylü oldukları anlaşılmış olup, bu durumda mahkemece, davalı 3. kişi A. O.' nun İİK’nun 280/1.maddesi kapsamında davalı borçlu A.G.' nin mali durumunu ve alacaklılarını ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığının değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-