Dava konusu hisselerin tasarruf tarihindeki değerleri ile gerçek değerleri arasında misli aşan fark olmasına, davalı ... ile davalı borçlu arasında ortaklık ilişkisinin bulunduğunun da belirlenmiş olmasına göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Taşınmazın alımı için ödenen 110.000,00 TL ile ipotek bedeli 120.000,00 TL dikkate alındığında, taşınmazın gerçek değerinde satın alındığı, ayrıca ... ile ... arasında mahkemeimzce yapılan araştımaya göre akrabalık/arkadaşlık vs. herhangi bir bağ olmadığı, taşınmazı fiilen ...’in kullandığı anlaşıldığından, ... yönünden açılan davanın tasarrufun iptali şartlarının oluşmadığı- Yapılan bir kısım ödemelerin taşınmazın ...’a tapuda satış tarihinden önce yapıldığı, taşınmazı alacak bir kişinin satış tarihinden çok önce satana ödeme yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, yine taraflar arasında, taşınmazın ücretinin bir kısmının önceden ödenerek, ileride taşınmazın devredileceğine dair bir sözleşme vs.‘de bulunmadığı, mahkememizce de toplanan deliller bir arada değerlendirildiğinde taşınmazların gerçek satış olduğu yönünde bir kanaat oluşmadığından, davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Gerçek değeri 453.971,56 TL olarak tespit edilen A.Ş. hisselerinin devir bedelinin 12.000,00 TL olarak gösterildiği, bu bedelle devrin ticari hayatın olağan akışına uygun olmadığı, şirket ortağı üçüncü kişinin borçlunun durumunu bilebilecek durumda olacağı, şirket hisse devirlerinin alacaklılardan mal kaçırma amacıyla devredildiğinin anlaşıldığı- Dava konusu tasarruf aynı olsa da davacısı ve davanın dayanağı olan takip dosyalarının farklı olduğu gözetilmeksizin, her bir dava dosyası yönünden şartlarına göre vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken "diğer dosyalardaki vekalet ücretine yönelik hüküm açısından tahsilde tekerrür olmamak üzere vekalet ücretine" karar verilmesinin hatalı olduğu-
TBK m. 19'a dayalı açılan davada, dava konusu gayrimenkulün düşük bedel ile devredilmesinin tek başına işlemin muvazaalı olduğunu göstermeyeceği-
Dava konusu gayrimenkullerin tapuda gösterilen değeri ile gerçek değeri arasında misli aşan fark olduğunun bilirkişi raporu ile belirlenmiş olmasına, davalılar arasındaki tasarrufun İİK madde 278/2 gereğince iptale tabi bulunmasına, davalı borçlu şirket yetkilisi ile davalı 3. kişi arasında akrabalık ilişkisi olduğunun da tespit edilmiş olmasına göre İİK madde 280/1 gereğince davalı ...'in davalı borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kişi olduğunun da anlaşılmış olmasına göre davalı .... San. ve Tic. Ltd. Şti vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği-
Dava konusu gayrimenkulün tapuda gösterilen değeri ile tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında misli aşan farkın bulunmamasına, davalı ...'ın davalı borçlunun durumunu bilen veya bilmesi gereken kişi olduğunun da davacı tarafından ispat edilememiş olmasına göre davanın reddi kararının doğru olduğu-
Müflis davacı şirketin dava konusu taşınmazı 28/12/2012 tarihli satış sözleşmesi ile 8.000.000 TL bedelle davalı ...ye sattığı, davalı ... San.ve Tic.A.Ş.'nin müflis şirketten 4.000.000 Euro ipotek yükü ile birlikte 8.000.000 TL bedelle satın aldığı taşınmazı 6 ay sonra 28/06/2013 tarihinde 8.500.000 TL bedelle davalı ............. Katılım Bankası A.Ş.'ye satmak suretiyle devrettiği, müflis şirket ile davalı ... San. ve Tic. A.Ş.'nin aynı sermaye grup şirketi ve yetkilisinin aynı kişi olduğu, yapılan devir muvazaalı olduğu anlaşıldığından, dava konusu taşınmazın davalılar arasındaki devrine ilişkin tasarrufların İİK.277 ve devamı maddeleri ile T.B.K. 'nın 19. madde gereğince davacı iflas idaresi yönünden iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Davalılar tarafından dinletilen tanıklar ortak beyanlarında, davalı borçlunun işlerini büyütmek istediğini ekonomik zora girince evini satmak istediğini, bunun için kendilerine haber gönderdiğini, almadıklarını bunun üzerine davalı eniştesinin aldığını belirttikler, bu ifadelerden borçlunun ekonomik olarak zora düştüğünün tanıklarca bilindiğinin sabit olduğu- Türkiye 'de yaşayan borçlunun kız kardeşinin eşinin bu bilgiden haberdar olmadığının düşünülemeyeceği-Yatırım amaçlı olarak alınan evle ilgili olarak, satışın ertesi günü yapılan ve evde mevcut tüm ev eşyalarının sanki üçüncü kişiye aitmiş gibi evle birlikte möbleli olarak kiraya verilmesi şeklinde bir kira sözleşmesinin düzenlenmesinin yaşam deneyimlerine uygun olmadığı, taşınmazla birlikte ev eşyalarının da haczinin engellemeye çalışıldığını gösterdiği- Bu halde, İİK'nın 280/1 maddesi gereğince davalının borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve alacaklılarını ızrar kastını bildiğinin kabulünü gerektiği- Anılan davalı tarafından banka kanalı ile ödeme yapılmış olmasının kötü niyetini ortada kaldırmayacağı-
Bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere kredi tutarı 500.000,00 TL ise de 03.11.2014 tarihinde 550.000,00 TL olarak borçlu .............. hesabına havale edildiği, borçlu ...'nın sonraki hesap hareketleri incelendiğinde borçlu şirket ile herhangi bir ilgisi tespit edilemeyen kişilere havaleler yapıldığı, böylelikle satış bedeline ilişkin olarak 500.000,00 TL çek ile 550.000,00 TL kredi havale tutarına karşılık gelen ödemelerin banka kayıtlarıyla belli olduğu, borçlu ile 3.kişi şirket arasında önceye dayalı ticari ilişki olduğuna dair delil bulunmadığı gibi satışın emlakçılık hizmeti veren şirket aracılığıyla gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
İcra takibi sırasında davalı borçlunun bilinen adresinde tutulan 21.07.2010 tarihli haciz tutanağının İİK 105 inci maddesi gereğince aciz vesikası hükmünde olduğunun, dava konusu tasarrufun ise 01.12.2004 tarihinde yapılmış olduğu, haciz tarihinden geriye doğru 2 yıl içinde kalmadığının anlaşıldığı, bu nedenle bedel farkından dolayı iptale karar verilemeyeceği, davalı üçüncü kişinin borçlu ile bir akrabalık, tanışıklık vs ilişkisinin bulunduğu veya borçlunun mali durumunu bilebilecek şahıslardan olduğu da ispatlanamadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-