Tebligat Kanununun 32. maddesi gereğince muhatabın usulsüz tebliği öğrendiği tarihten itibaren takibin şekline göre icra dairesine itiraz etmemiş olmasının, ‘tebligatın usulsüzlüğüne’ ilişkin şikayetin incelenmesine engel teşkil etmeyeceği–
Şikayetçi borçluya, diğer borçlunun işyeri adresinde ve diğer borçlu imzasına yapılan ödeme emri tebligatının, Tebligat Kanununun 39. maddesi uyarınca geçersiz olacağı–
İlanen tebligat yapılabilmesi için tebligatı çıkarmış olan makamca çok yönlü bir araştırma (resmi ve hususi müessese ve dairelerden örneğin; seçim kurullarından, vergi dairesinden, tapu dairesinden ve askerlik şubesi gibi yerlerden) yapılarak, bundan sonuç alınmaması halinde, ilanen tebliğe gidilmesi gerekeceği–
Tebligat Kanununun 16. maddesine göre yapılacak tebligatlarda ‘adreste bulunmama sebebi’nin araştırılmasına gerek bulunmadığı–
Usulsüz tebliğ halinde mahkemece ‘tebligatı öğrenme tarihine göre tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmekle yetinileceği ayrıca tebligatın iptali’ vb. şeklinde karar verilemeyeceği–
Borçlu şirkete gönderilen satış ilanının Teb. K.’nun 12. ve 13. maddelerine aykırı şekilde “firmada çalışan yetkili işçi ………………………… imzasına” tebliğ edilmiş olmasının ihalenin feshine neden olacağı-
İcra emrinin -Tebligat Kanununun 11. maddesine aykırı olarak- borçlu asile tebliğ edilmesinden sonra, borçlu vekilin yasal süresi içerisinde icra mahkemesine başvurarak ‘tebligatın asile gönderildiği’nden bahisle icra emrinin iptalini isterken ayrıca borcun esasına ilişkin itiraz ve şikayetlerini de ileri sürmüş olması halinde adı geçenin ‘tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle icra emrinin iptalini’ talep etmesinde hukuki yararının kalmamış olacağı–
Tebligat Tüzüğünün 46. maddesinin göndermede bulunduğu 13. maddesinde, tebligatı çıkaran mercii tarafından adres araştırması’nın ne suretle yapılacağının gösterilmiş olduğu–