Adres araştırmasının, ‘bilinen en son adres’ esas alınarak yapılması gerekeceği–
Borçluya yapılan tebligatta ‘muhatabın tebliği sırasında o yerde bulunmadığına’ dair bir kayıt yer almaması halinde, yapılan tebligatın usulsüz olacağı–
Başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe karşı, hem “imza itirazı”nda ve hem de “ödeme emri tebligatının usulsüzlüğü”ne yönelik şikayette bulunulmuş olması halinde, icra mahkemesince önce “tebligatın usulsüzlüğü”ne ilişkin şikayet incelenmeden “imza itirazının süre aşımı nedeniyle reddine” karar verilemeyeceği-
Bilinen adresinden ayrılan ve yeni adresi belli olmayan kişinin öncelikle adresi araştırılmalı, buna rağmen adresinin tespit edilememesi halinde, Tebligat Kanununun 35. Maddesi gereğince eski adresine tebligat yapılması gerekeceğinden davalının yeni adresi araştırılmadan, mahkeme kararının Tebligat Kanununu 35. maddesi gereğince davalının eski adresine tebliğ edilmesinin, usulüne uygun bir tebligat olmadığı için geçersiz olduğu-
Önalım hakkı nedeniyle payın iptali ve tesciline ilişkin davada, davalıya usulüne uygun tebligat yapılmadan karar verilemeyeceği-
Usulsüz tebliğ halinde mahkemece ‘tebligatı öğrenme tarihine göre tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmekle yetinileceği ayrıca tebligatın iptali’ vb. şeklinde karar verilemeyeceği–
Borçlunun nerede olduğu –Tebligat Kanununun 17. maddesinin çevresinde- tespit edilmeden, tebligatın o yerde bulunan ve borçlunun memur veya müstahdemi sıfatı bulunmayan oğluna yapılmış olan tebligat usulsüz olduğundan mahkemece ‘tebliğ tarihinin Tebligat Kanununun 32. maddesine göre düzeltilmesine’ karar verilmesi gerekeceği–
Alacaklı şirketin hissedarı olan borçluya, aynı zamanda alacaklı şirketin ticaret sicilinde kayıtlı olduğu adresine yapılacak tebligat, Tebligat Kanununun 39. maddesine aykırı olacağından, borçlunun ‘tebliğ işlemini usulsüzlüğüne’ ilişkin şikayetinin kabulü gerekeceği–