Hâkimin, somut olayın özelliğine göre, boşanma kararının verildiği zamanda boşanma olgusuna dayalı olarak, eşin yoksulluğa düşeceğini öngörüyorsa yoksulluk nafakasına hükmetmesi gerektiği- Yoksulluğa düşme hâlinin boşanma davası sırasındaki duruma göre belirlenmesi gerektiğinden, mahkemece kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyorsa yoksulluktan kurtaracak düzeyde düzenli ve sürekli bir gelirinin olup olmadığı, işten ayrılmışsa kendi isteği ile mi yoksa zorunlu olarak mı ayrıldığı hususları araştırılarak boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin tespiti ile sonucuna göre yoksulluk nafakası konusunda bir karar verilmesi gerektiği-
Uyuşmazlık; somut olayda Özel Dairenin 07.02.2019 tarihli bozma ilâmı ile hükmün bozma kapsamı dışında kalan “yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücreti” yönlerinden kesinleşip kesinleşmediği noktasında toplanmaktadır..
Erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, evlilik süresince eşini aldattığı, hakaret ettiği, evlilik birliğinde olması gereken saygıyı ve sadakati eşine göstermediği, ayrılık döneminde eşine ekonomik şiddet uyguladığı, buna karşılık kadının da fiili ayrılık döneminde sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiği, eşine sürekli ağır hakaretler ettiği, kavgacı ve agresif davranışlarda bulunduğu uyuşmazlıkta, tarafların kusurlu davranışları karşılaştırıldığında, eşlerin "eşit kusurlu" oldukları- "Kusurların sayısı ve niteliği itibarıyla erkek eşin daha fazla kusurlu olduğu, Özel Daire ile mahkeme arasında kusurların neler olduğu ve niteliği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı için direnme kararının temyiz incelemesi sırasında vakıalara ilişkin yeni bir delil değerlendirmesi ile yeni bir kusur eklenmesi mümkün olmadığı, kadın eş yararına tazminat ödenmesine karar verilmesi gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Genel ifadelerin kullanıldığı, davalıya somut şekilde kusur izafe edilmediği, çoğunluğu davacıdan duyuma dayalı olduğu anlaşılan tanık beyanlarının, boşanma davalarındaki geçimsizliğe ilişkin kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağı- Davalı ve vekilinin beyanlarıyla, çilingir vasıtasıyla anahtarın değiştirildiği kabul edilmişse de, "yeni anahtarın yerinin kadına söylendiği" de ifade edildiğinden, davalının davacı tarafından ileri sürülen bu vakıayı hukuksal açıdan ileri sürülenden farklı olduğunu belirterek kabul ettiği, bu yöndeki bir beyanın diğer tarafı ispat külfetinden kurtardığından söz edilemeyeceği- Evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ispata elverişli bulunmayan beyan ve delillere itibar edilerek boşanmaya karar verilmesinin hatalı olduğu- Somut olayda davalının "kusurlu davranışlarının ispat edildiği" görüşü ile "kusura dayalı boşanma kararı verilmesi ilkesinden vazgeçilmesi, boşanma davası açıldığı takdirde artık eşler ve çocuklar bakımından evlilik birliğinin korunmasında bir yarar kalmadığı kabul edilerek evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılmasının gerektiği" görüşlerinin HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Uyuşmazlık; evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak açılan boşanma davasında, davalıya "terk" kusurunun yüklenmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır..
Boşanma davalarında; ileri sürülmeyen terk olgusunun birlikte yaşama yükümlülüğünü ihlal eden davranış olarak nitelendirilmesi suretiyle boşanma hükmüne esas alınabilmesi için eylemin gösterilen delillerle somutlaştırılması, kusurlu tarafın bu eylemindeki kastının ortak hayatı kesmek amacı taşıdığının açıkça ortaya konulması, ayrı yaşama sebebinin iddiayı ileri süren tarafından kaynaklanmadığına ilişkin yaşamın olağan akışına uygun bilgilerin dosyadan anlaşılması, dosyaya yansıyan belge ve anlatımlardan evlilik birliğinde meydana gelen ayrılık hâlinin normale dönme ihtimali kalmadığının ortada olması gibi delillerle desteklenerek "salt fiili ayrılık" olgusunun üzerine çıkılması gerektiği- Dava konusu olayda davacının dava dilekçesinde davalı hakkında ileri sürmüş olduğu iddialarını ispat için tanık deliline dayandığı, dinlenen tanık beyanlarından salt fiili ayrılık hâlinin ispatlandığı, bunun dışında iddia edilen terk eyleminin ortak hayatı kesmek amacıyla yapıldığına dair açıklamaları barındırmadığı gibi beyanların yer ve zaman içermeyen soyut, davalının birlikte yaşama yükümlülüğünü ihlâl ettiğini kabule yetersiz, sebep ve saiki belli olmadığı anlaşıldığından evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ispata elverişli bulunmayan beyanlara itibar edilerek boşanmaya karar verilmesinin doğru olmadığı-
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü ile kadın yararına tazminatlara ve nafakalara hükmedilme koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları, velâyet düzenlemesi ile çocuklar yönünden hükmedilen nafakalar noktasında toplandığı- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminatların az olduğu- Türk Medeni Kanunu’ndaki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu‘nun ilgili hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirdiği-
Uyuşmazlık; toplanan delillere göre erkeğin eşine küfür ettiğine yönelik iddianın ispat edilip edilemediği, buradan varılacak sonuca göre asıl davanın reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
Uyuşmazlık; dosya kapsamı ve toplanan delillere göre davalı kadın eşin güven sarsıcı davranışlarda bulunduğuna ilişkin davacı iddiasının ispat edilip edilmediği, buradan varılacak sonuca göre tarafların boşanmalarına karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır..
Uyuşmazlık; boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olup olmadıkları, buradan varılacak sonuca göre erkek eş yararına 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 174 üncü maddesinde yazılı maddi-manevi tazminat ile kadın eş yararına aynı Kanun'un 175 inci maddesinde belirtilen yoksulluk nafakası koşullarından hangisinin oluştuğu noktasında toplanmaktadır..