Tedbir nafakası talebinin reddine ilişkin kısmın yıllık tutarı karar tarihindeki temyiz sınırı altında kaldığından bağımsız tedbir nafakası talebinin reddedilen kısmına ilişkin kararın kesin olduğu- Erkeğe kusur olarak yüklenen çocuğun bakımı sırasında gerçekleşen vakıaların sonrasında tarafların birlikte yaşamaya devam ettikleri, bu nedenle bu vakıaya dayalı olarak kadının erkeğin davranışlarını affettiği yahut en azından hoşgörü ile karşıladığının kabulünün gerektiği, yine erkeğin evden ayrılması sırasında kadının kardeşi ile yaptığı konuşmanın erkeğe kusur olarak sayılamayacağı, dolayısıyla erkeğe bu vakıaların kusur olarak yüklenemeyeceği- Tarafların belirlenen ve gerçekleşen kusurlarına göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan davranışları aynı zamanda erkeğin kişilik haklarına zarar verici nitelikte olduğundan tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet kuralları gözetilerek erkek yararına uygun miktarlarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Davalı kadının süresinde sunduğu cevap dilekçesiyle talep ettiği tazminat taleplerine yönelik istinaf talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, istinaf sınırlamasının hatalı yapılması ve bu hatalı sınırlandırmaya göre kadının tazminat taleplerine yönelik istinaf talebinin incelenmemesinin hatalı olduğu-
Davalı erkeğe, tarafların barışma tarihinden önceki döneme ilişkin olan vakıalar kusur olarak yüklenemeyeceği gibi barışma tarihinden sonra gerçekleşen vakılar da yeni bir dava açılarak ileri sürülmediğinden yine kusur olarak yüklenemeyeceği- Tarafların her ikisinin de boşanmaya sebebiyet verecek derecede bir kusurunun varlığı kanıtlanamamış olduğundan açılan davanın reddi gerektiği- Kusursuz eş aleyhine maddî ve manevî tazminata hükmedilemeyeceği-
Tarafların boşandığı ve ilgili hükmün kesinleştiği anlaşılmış olduğundan boşanma davasının konusuz kaldığı; açıklanan husus gözetilerek tarafların haklılık durumlarına göre yargılama gideri ve vekalet ücreti hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Davalı-karşı davacı erkeğe, TMK 429 uyarınca yasal danışman tayin edilmişse de, akıl hastalığı sebebiyle kısıtlanması halinde erkeğin fiil ehliyetinin ortadan kalkacağı gözetilerek ve dava dosyası içerisinde bulunan sağlık kurulu raporları da dikkate alınıp davalı-karşı davacı erkeğin akıl hastalığı nedeniyle Türk Medeni Kanununun 405. maddesi gereğince kısıtlanması hususunda sulh hukuk mahkemesine ihbarda bulunulması ve sonucunun beklenmesi gerektiği-
Davacı erkeğin ortak çocuğun eğitim giderlerinden davacı babanın sorumluluğunun kaldırılması talebinin reddine yönelik istinaf talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, istinaf sınırlamasının hatalı yapılması ve bu hatalı sınırlandırmaya göre erkeğin, ortak çocuğun eğitim giderlerinden davacı babanın sorumluluğunun kaldırılması talebinin reddine yönelik istinaf talebinin incelenmemesinin doğru olmayıp bozmayı gerektirdiği-
Davacının gösterdiği delillerle protokolün tasdik edildiği tarih ile dava tarihi arasında durumunda önemli bir değişiklik olduğu ve bu nedenle protokol hükümlerinin katlanılamaz hale geldiğini kanıtlayamadığı, tarafların durumunda önemli bir değişiklik de meydana gelmediğinden, uyarlama koşullarının gerçekleşmemesi nedeniyle davacının ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakasının uyarlanması isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
Erkeğe kusur olarak yüklenen “agresif davranışlar sergilemesi, eşinin kız kardeşi ve erkek kardeşine yönelik "şeytan, yılanın başı, erkek değil" gibi sözler söyleyerek hakaret etmesi” şeklindeki eylemlerden sonra tarafların evliliklerini devam ettirdikleri, birlikte yaşamaya devam ettikleri, kadının bu kusurlu davranışları affettiği en azından hoşgörüyle karşıladığı, affedilen ya da hoşgörüyle karşılanan bu vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği-
Daha önceden reddedilen ve temyiz kapsamı dışında bırakılarak kesinleşen boşanma davasında kusur belirlemesine ilişkin bir değerlendirme yapılamayacağı gibi kesinleşen hususlarda da yeniden hüküm kurulamayacağı- Yoksulluk ve iştirak nafakası talepleri ile maddi ve manevi tazminat taleplerini içeren karşı davanın boşanmanın ferisi niteliğinde olduğu- Karşı davadaki bu talepler bağımsız dava olarak açılsa da boşanmanın ferileri niteliğinde olduğundan boşanma hükmü olmadan değerlendirmeyeceği-
Boşanma kararı verilmesinden sonra hüküm henüz kesinleşmeden önce öldüğü anlaşıldığından konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmek ve kusur belirlemesi bakımından davaya devam edilerek, sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurunun bulunup bulunmadığı hususunda da bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-