Erkeğin başka bir kadınla zina eylemini gerçekleştirdiği anlaşılmış ise de, kadının evliliğine devam ederek zina eyleminden sonra eşi ile tatile çıktıkları ve aynı odada kaldıkları, bu nedenle zina eyleminin kadın tarafından affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığının kabulü gerektiğinden affedilen olaylarla ilgili erkeğe kusur atfı yapılamayacağı-
Evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda, evi ve eşi ile ilgilenmeyerek psikolojik ve ekonomik şiddet uygulayan erkeğin tam kusurlu olduğu- Evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların, kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşıldığından tarafların, sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Tarafların aralarında boşanmanın ferileri konusunda protokol imzaladıklarını, söz konusu protokol doğrultusunda karar verilmesi gerektiği-
Tarafların kesinleşen karar ile boşanmanın fer'i sonuçları konusunda da anlaştıkları ve nüfus kaydına boşanmanın tescil edildiği anlaşıldığından temyize konu eldeki davanın konusuz kaldığı-
Boşanma ve ayrılık sebepleri ve hükümleri, eşlerin müşterek milli hukukuna tabi olup, hakimin, Türk kanunlar ihtilafı kurallarını ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku, tarafların bu hususta bir isteği olup olmadığına bakılmaksızın re'sen uygulamak zorunda olduğu-
Tarafların hangi ülke vatandaşı oldukları belirlendikten sonra öncelikle taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde eşlerin müşterek millî hukukunun uygulanması, ayrı vatandaşlıkta olmaları hâlinde müşterek mutad mesken hukukunun uygulanması, müşterek milli hukuk veya müşterek mutad mesken hukukunun bulunmaması ya da bunların Türk kamu düzenine açıkça aykırı görülmesi halinde ise Türk hukukunun uygulanması gerekirken mahkemece bu hususlar üzerinde durulmadan doğrudan Türk hukuku uygulanarak hüküm tesis edilmesinin doğru olmadığı-
Asgari ücret seviyesindeki gelir, kişiyi yoksulluktan kurtarmayacağından kadın lehine yoksulluk nafakası takdirinin gerektiği-
Bölge adliye mahkemesince yapılması gerekenin; ilk derece mahkemesinin .......... tarihli "Sadâkat yükümlülüğünü ihlâl eden" davalı erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu sayıldığı ilk kararını, yine tarafların ilk istinaf dilekçelerinde belirttikleri istinaf sebepleri ile sınırlı olarak esastan incelemek, bu inceleme yapılırken; boşanma hükmü, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemelerinin istinaf edilmeyerek, nafakalar ve ziynet alacağı davası hakkında verilen hükümlerin ise temyiz edilmeyerek kesinleştikleri gözetilerek bu konularda yeniden hüküm kurmamak, ilk derece mahkemesinin .......... tarihli ikinci ve ........... tarihli üçüncü kararlarının, kesinleşmeyen "Kusur belirlemesi ve tazminatlar" yönünden usûl ve kanuna aykırı oldukları da dikkate alınarak, neticeten davalı erkeğe kusur olarak yüklenen "Sadâkat yükümlülüğünü ihlâl" eyleminin dosya kapsamı itibariyle sabit olup olmadığını tespit etmek ve buna göre davacı kadının tazminat talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurmaktan ibaret olduğu-
Taraflarca istinaf edilmeden kesinleştiği hususu nazara alınarak bir karar verilmesi gerektiğinden tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu-
Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı; ne var ki bu sonuca ulaşılması tümüyle erkek eşin tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, boşanmaya sebep olan olaylarda kadından kaynaklanan kusurlu bir davranışın varlığının ispat edilemediği-