Tarafların evlendikten yaklaşık bir buçuk yıl sonra çocuk sahibi olabilmek için doktora gittikleri, erkeğin tedavi olması gerektiğine ilişkin sonuç karşısında kadın eşin iş ve arkadaş ortamının bilgi ve çevresinden yararlanmak suretiyle erkeğin tedavisine yönelik bir sürece girdikleri, nitekim bu yönde kadının iş arkadaşları olan tanıkların, sürece ilişkin görgüye dayalı beyanlarından karı-koca mahremiyeti niteliğindeki yatak odası sırlarının üçüncü kişilerle paylaşıldığı sonucuna varılması mümkün olmadığı gibi; kadının bu yönde kusurlu olduğuna ilişkin beyanlardan hareketle kadına bu yönde kusurlu davranış yüklenmesinin doğru olmadığı, zira dosyaya yansıyan bilgi ve belgelere göre davacının sağlık çalışanı olup ortak tanıdıklarının bulunmadığı, bu kişilerin, abisinin sağlık durumu hakkında bilgi sahibi olduklarını ve "tarafların mahremi olan çocuk sahibi olmaya ilişkin bu tarz şeylerin" üçüncü kişiler tarafından bilindiğini ifade ettikleri, oysaki eşlerin çocuk sahibi olamamaları nedeni ile davalı erkeğin tedavi görmesi gerektiğine ilişkin bilgi, cinsel hayatın anlatılması anlamına gelemeyeceği gibi kadının sağlık çalışanı olan arkadaşları tarafından doktor araştırılması aşamasında zaten bilinen bir gerçek olup, sır niteliği taşıdığından da bahsedilemeyeceği, dolayısıyla direnme kararında belirtildiği gibi kadının "üçüncü kişilere çocuk sahibi olamadıklarını ve tıbbi durumu anlatarak mahrem konuları açık bir şekilde başkalarına söylediği" gerekçesiyle kusurlu olduğunun kabulünün doğru olmadığı- 13. Tarafların kusurlu davranışları kıyaslandığında eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Kanun koyucu; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda eşit kusurlu davranışlar sergileyen eşlere, boşanma sebebiyle ekonomik durumda meydana gelecek azalmaları tamamlama borcu yüklememiştir. Hâl böyle olunca kadın eşin ağır kusurlu olduğunun kabulü ile dosya kapsamına uygun düşmeyen bu kusur belirlemesine bağlı olarak erkek yararına maddi ve manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Taraflar arasında karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince ...