Somut olayda; tefhim edilen kısa kararda sadece "Direnilmesine" denilerek davanın esası hakkında hüküm kurulmamış olup gerekçeli kararda davanın kabulüne dair karar verilmiş olup bu itibarla gerekçeli karar ile hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerektiği-
Yolsuz tescil hukuksal nedenine; birleştirilen dava ise, inançlı işlem ve yolsuz tescil hukuksal nedenlerine, dayalı tapu iptali ve tescil isteği- Yargıtay denetiminin yapılabilmesi bakımından da yerel mahkemenin, kararında gerekçelerini açıkça göstermesi zorunlu olduğu- Birleştirilen davada, çekişme konusu taşınmazların dava tarihindeki keşfen saptanan değeri üzerinden eksik harç ikmal edilmeden yargılamaya devam edilip, karar verilemeyeceği-
Bölge Adliye Mahkemesince hükme esas alınan 21.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda taraflardan ...'in payı 2476/173000 olarak gösterilmesine karşın hükümde herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin 7426/173000 olarak yazılması doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerektiği-
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hükmün yeni bir hüküm olduğu ve hükmün bir bütün olduğu, mahkemece, davacı ...'ün açtığı asıl davada tapu iptali ve tescile ilişkin kurulan hükmün kesinleşmiş olması sebebiyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek söz konusu talep açısından Dairemizin bozma ilamından sonra hüküm tekrarı ile yeniden bir hüküm kurulmamasının doğru olmadığı, bu durumun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297. maddesine aykırı olduğu- Davacı tarafından tapu iptali ve tescil istendiği, tazminat istenmediği halde yazılı şekilde hüküm tesisinin taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu-
Somut olayda, mahkemece hükmün 2. fıkrasında birleştirilen davacı F'nin soyadının "Maalem" olduğu halde "Maden" olarak yazılması ve birleştirilen davada hüküm altına alınan miktarın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken davacıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş ise de; bu hususlar hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün 1086 sayılı HUMK' nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verildiği-
Birleştirilmiş olsa da her dava müstakil niteliğini korumaya devam edeceğinden HMK'nun 297.maddesine aykırı olacak şekilde birleştirilen dosyalar hakkında herhangi bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı düştüğünden kararın bozulması gerektiği- 2005/.... Esas ve 2006/... Esas sayılı dosyaların tefrikine karar verilmiş olmasına rağmen yeni esas alıp almadıkları dosya içerisinden anlaşılamamakta olup mahkemece, bu dosyaların akıbetinin araştırılarak, ayrı bir esas almamışlarsa karar verilmesi, ayrı bir esas almışlarsa denetime elverişli olacak şekilde bu dosyalar hakkında karar verilip verilmediği, karar verilmişse ilgili mahkeme kararları getirtilerek değerlendirme yapılması gerekirken bu hususun da gözden kaçırılmış olmasının doğru görülmediği-
İki davalının bulunduğu yargılamada, temyiz isteminde bulunan davalı dikkate alınmaksızın sadece davalı ... yönünden değerlendirme yapılıp davanın reddine karar verilmesinin HMK'nin 297/2 maddesine aykırı olduğu-
Mahkemenin maddi tazminat yönünden hükmettiği miktarlara hangi gerekçeyle nasıl ulaştığının hükmün gerekçesinde açıkça belirtilip tartışılması gerektiğinin gözetilmemesinin doğru olmadığı- Mahkemece; yeni bir aktüer hesap bilirkişisinden rapor alınarak öncelikle davacıların yoksun kalınan tam zararlarının hesaplanması, yapılan hesaplamadan sonra tam zararlarının poliçe limiti aşması nedeniyle KTK'nun 96. maddesine göre garame hesabı yapılması, SGK’ya yazı yazılarak dava konusu olay nedeniyle, iş kazası yönünden herhangi bir inceleme yapılıp yapılmadığı, olayın iş kazası olarak kabul edilmiş olması halinde murisin vefatı nedeniyle rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı yönünden araştırma yapılarak hasıl olacak sonuca göre temyiz eden davalı yönünden sorumlu olunan tazminat miktarının belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği- Mahkemece talep edilen miktardan daha fazla miktarda cenaze ve defin giderine hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Temyiz masraflarını süresinde yatırmadıkları gerekçesi ile temyizlerinden vazgeçmiş sayılmalarına dair verilen ek kararı temyiz etmeyen davalılar yönünden temyiz incelemesi yapılmadığı- Mahkeme kararını, adli müzaharet talepli olarak temyiz eden davalının fakirlik durumu belgelendiğinden, adli müzaharet talebi kabul edilmişse de, haklarındaki davanın kabulüne ilişkin ilk mahkeme kararını temyiz etmeyerek bu davalılar yönünden karar kesinleşmiş ve davacı yararına kazanılmış hak oluşturmuş olduğundan tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerektiği- İİK. mad. 283 uyarınca bedele dönüşen tasarrufun iptali davasında, davalıların taşınmazı ellerinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri nisbetinde (takip konusu alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere) tazminat ödemelerine hükmedilmesi gerektiği- Hükmün şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiğinden, davalıların taşınmazı ellerinden çıkardıkları tarihteki gerçek değerleri ne olduğu belirtilmeksizin, “adı geçenlere ellerinden çıkardığı tarihteki değerleri nispetinde ve takip konusu asıl alacak ve ferileri ile sınırlı olmak kaydıyla toplam değerin tazminat olarak adı geçenlerden alınıp davacı tarafa verilmesine” şeklinde ne miktar tahsil edileceği belirtilmeden, infazda kuşku yaratacak şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu- Taşınmazların davalılar tarafından elden çıkardıkları satışları da gösterir şekilde taşınmazların son durumu gösteren tapu kayıtlarının ilgili tapu müdürlüğünden celp edilerek, davacıdan davayı bedele mi dönüştüreceği yoksa dördüncü kişileri davaya dahil edip etmeyecekleri sorularak, alınan cevaba göre karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, tarafların toplanmış ve toplanacak tüm delillerine göre tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların belirlenmesi, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller tartışılarak ve değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, deliller tartışılmadan, sonuç ve hukuki sebepleri içermeyen, gerekçesiz, Yargıtay denetimine elverişsiz şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-