Davalı alacaklı tarafından, tazminat talebinde bulunulmuş olmakla birlikte bu taleple ilgili olumlu olumsuz herhangi bir karar verilmediğinden, hükmün bozulmasına karar vermek gerekeceği-
Hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu- Birden fazla dava birleştirilerek görülmüş olsa da birbirinden bağımsız olup her dava yönünden hüküm sonucunun ayrı ayrı gösterilmesi gerektiği- Sözleşmenin tarafları aynı sözleşmeden doğan alacaklarını açılan davada mahsup itirazı olarak ileri sürebilecekleri gibi ayrı dava yoluyla da isteyebileceği- Mahsup itirazında bulunma hakkı olan taraf, aleyhine açılan davadaki savunmasında mahsup itirazına konu hususları açıklamış olsa da bu alacaklara ilişkin ayrı dava açmış ve ilk davada açıkça mahsup istememiş ise, aleyhine açılan davada mahsubu istemediği ve kendi açtığı davada alacağının ayrıca hükme bağlanmasını istediği şeklinde yorum yapılarak sonuca gidilmesi gerektiği-
Mahkemece davacı tarafından el atmanın önlenmesi ve tazminat talebine ilişkin açılan davada tapu maliki tarafından “Açılan davanın ve ıslah talebinin kabulü ile, ............TL'ye dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, .............. TL'ye de ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine” şeklinde hüküm kurulmakla, meni müdahale talebinin kabul edilmiş olmasına rağmen hangi talepler yönünden kabul kararı verildiğinin açıklanmaması, müdahale alanının belirli olmaması ve alınacak önlemlerin açık açık yazılmaması sebebiyle infaza elverişli hüküm kurulmamış olup hükmün belirtilen sebeplerle bozulmasına karar verilmesi gerekeceği- Davalılardan ... diğer davalı ...’ın talebi üzerine iş makinesi temin eden kişi olduğundan ... yönünden meni müdahale ve tazminattan sorumluluğunun söz konusu olmayacağı gözetilmeden müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-
Mahkemece, hüküm fıkrasının 3. bendinde, ‘’katkı payına yönelik talebinin kısmen kabulüne,’’ ibaresine yer verildiği, davanın katılma alacağı davası olduğu, buna göre mahkemece ‘’katılma alacağına yönelik talebin kısmen kabulüne’’ şeklinde karar verilmesi gerekeceği- Davaya konu araçların bozma sonrası verilen karara en yakın tarihteki sürüm değeri üzerinden katılma alacağı belirlendiğinden bozma sonrası karar tarihinin faiz başlangıcında dikkate alınması gerekeceği, mahkemece, yazılı şekilde araçlar için belirlenen katılma alacağına son bozma öncesi karar tarihi olan tarihten itibaren faize hükmedilmesinin yerinde olmadığı-
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabul edildiği durumda öncelikle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi, yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından usule ve yasal düzenlemelere aykırı şekilde, bir yandan davalı vekilinin istinaf taleplerinin HMK’nin 353/(1)-b.1 maddesi gereği esastan reddine karar verilirken diğer yandan davacı vekilinin HMK’nin 353/(1)-b.2 maddesine göre ecrimisil hükmüne yönelik istinaf talebi kabul edilmesine rağmen kanunda yer almadığı şekilde yalnızca İlk Derece Mahkemesi hükmünün ecrimisil hükmü ile ilgili bölümü yönünden hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Birleştirilen dosya davacısının sunduğu, karşı tarafça inkar edilmeyen bu sözleşme örneklerinin gerektiğinde taraf isticvap edilerek değerlendirilmeden ve delilleri tartışılmadan delillerin sunulmasına yönelik süre verilmesinin ve akabinde dava ispat edilemediğinden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 166. maddesi uyarınca, asıl ve birleştirilen dava dosyaları birbirlerinden bağımsız ayrı bir dava olup, birleştirilen dava dosyasının tarafları, iddia, savunma özeti, delilleri belirtilip, değerlendirilip, asıl ve birleşen her bir dava için kararda ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, asıl ve birleştirilen davalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmadığı anlaşılmakla, bu hali ile verilen karar anılan Kanunu'nun 294 ve devamı maddelerine uygun düşmediği-
Her ne kadar bozma ilamında değinildiği üzere; Kaymakamlıkça men edilen yerin davacıya ait taşınmazlar içerisinde kaldığı belirlenmiş ise de; davalının davacı taşınmazına bir müdahalesinin olup olmadığı diğer bir ifadeyle yol olarak kullanmasının olup olmadığının tereddüde yer vermeyecek şekilde saptanmadığı, bu doğrultuda davacının dava dilekçesinde tanık deliline dayandığı sabit olduğuna göre; keşifte tanığının dinlenerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bozma ilamı tam yerine getirilmeyerek eksik araştırmayla hüküm kurulmasının yeniden bozmayı gerektirdiği-
Dava konusu aracın davalı borçlunun elindeyken noterlikçe düzenlenen satış sözleşmesi ile davalı üçüncü kişiye, ondan da gene noterlikçe düzenlen satış sözleşmesi ile davalı dördüncü kişiye devredildiği, Davalı dördüncü kişinin kötü niyetinin ispat edilememesi sebebi ile dava konusu aracın davalı dördüncü kişinin elinde kaldığı, mahkemece İİK 283/2 hükmü gereğince dava konusu aracın davalı üçüncü kişiden davalı dördüncü kişiye devir tarihindeki gerçek değeri üzerinden üçüncü kişinin tazminat ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken infazda tereddüt yaratacak şekilde sözleşmelerin iptaline biçiminde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dava dilekçesinin incelenmesinde müddeabih haline getirilen işlemiş faiz miktarı olan ..........TL için ayrıca faiz talep edilmemiş olduğu, faiz talebinin yalnızca asıl alacağa ilişkin olduğu anlaşılmasına göre mahkemece ........... TL olan işlemiş faiz talebinin faize faiz işlemeyeceği nedeni ile reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Bozma kararı ile ilk hükmün hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitireceği, bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hükmün yeni bir hüküm olduğu ve hükmün bir bütün olduğu- Mahkemece bozma ilamına uyularak verilen hüküm ile birleştirilen davalı lehine usuli kazanılmış hak doğduğundan sadece harcın davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yargılama gideri ve vekalet ücretinin de birleştirilen davalıdan tahsiline karar verilmesinin ve bozma ilamı çerçevesinde tüm talepler yönünden hüküm tekrarı yapılmamasının doğru olmadığı-