Yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olmasının zorunlu olduğu- Somut uyuşmazlıkta kısa karar ile gerekçeli karar hükümlerinde fark olduğu-
Taraflarca ileri sürülen istinaf sebeplerini ayrı ayrı incelenip, gerekçelendirilmeksizin soyut açıklama ile karar verilmesinin hatalı olduğu-
Kurum işleminin iptali ve tespit davası- Usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı, direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte bir direnme kararının da bulunmadığı- Mahkemece dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında belirtildiği, açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı nitelikleri haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar ve hüküm fıkrası oluşturulması gerektiği-
Davacının çelişkili taleplerde bulunduğu, hangi bağımsız bölüme ilişkin ihalenin feshinin talep edildiğinin açık olmadığı uyuşmazlıkta HMK m. 31 talep netleştirmeden karar verilmesinin hatalı olduğu-
Taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasında, mahkemece dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında belirtildiği, açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulması gerektiği-
Taraflar arasındaki Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesine dayalı tazminat davasında mahkemece dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında belirtildiği, açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulması gerektiği-
Davada taraf sıfatı bulunmayan ve hakkında hüküm kurulmayan dolayısıyla temyiz hakkı bulunmayan ihbar olunan kurum vekilinin bozma ilâmına karşı beyanının hüküm ifade etmeyeceği- Davanın tarafı olan davacı ve davalılar vekillerinin bozma ilâmına uyulmasını talep etmeleri karşısında direnme kararı verilemeyeceği-
Taraf vekillerinin temyizi üzerine verilen Yargıtay bozma kararı sonrasında İlk Derece Mahkemesinin bu karara uyması ile borçlu yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu- Burada usuli kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel olacak istisnai bir durum da bulunmadığına göre, artık önceki kararda direnilmesinin usulen mümkün olmadığı- Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeni ile ilgili olup temyiz aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiği-
Mahkemece asıl ve birleşen davaya ilişkin hüküm fıkralarında BSMV alacaklarının bilirkişi raporunun eki tablolardaki ödeme başlangıç tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte ödenmesine karar verildiği görülmekle 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesine uygun olmayan, bilirkişi raporuna ve eki tablolara atıf yapılarak oluşturulan, belirsiz ve infazda tereddüt oluşturacak nitelikteki mahkeme hükmünün bozulması gerektiği-
