Somut olayda; borçlu icra mahkemesine başvurusunda, sair itiraz ve şikayetleri yanında, aynı alacağın ipotekle teminat altına alındığı ve ipotekli takibin de başlatıldığı önce rehne müracaat kuralının ihlal edildiğinden bahisle şikayette bulunduğu, mahkemece anılan talep hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmediği, Mahkemece, HMK'nun 297/2. maddesi gözetilmek suretiyle, ipotekli takip dosyasının getirtilerek borçlunun dilekçesinde ileri sürdüğü aynı alacağın ipotekle teminat altına alındığı ve ipotekli takibin de başlatıldığı, önce rehne müracaat kuralının ihlal edildiğine ilişkin şikayetin de incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece alınan bilirkişi raporları arasında geçidin genişliği konusunda çelişki bulunduğu, hükmün gerekçesinde geçit eninin 4 metre olarak belirtilmiş olmasına rağmen, hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda geçit eninin 7 metre olduğunun, bedel için esas alınan ek inşaat raporunda ise geçit eninin 4 metre olduğunun görüldüğü, mahkemece, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilerek, bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekeceği, belirtilen bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesinin kararda dayanakları ile birlikte gösterilmesi ve infaza elverişli şekilde hüküm kurulması gerekeceği-
Kararda faiz başlangıcı tarihlerinin infazda karışıklığa veya duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekli olmasına rağmen, mahkemece yazılı şekilde tarih ve miktar belirtilmeksizin davacı lehine hükmedilen katkı payı alacağına "dava ve ıslah tarihinden itibaren" denilmek suretiyle faize hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Temyiz incelemesi yapılan kararda, fazlaya ilişkin hakkın ne olduğu, hatır taşımasının neden var kabul edildiği ve neden indirim yapılmadığı, davalı tarafça yapılan ödemenin hangi sırada indirildiğine ilişkin gerekçelere yer verilmediğinden hükmün denetlenemediği, belirtilen biçimde usul kuralına esaslı aykırılık söz konusu olduğundan kararın bozulmasına karar vermek gerektiği- Hüküm fıkrasında “Davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla, Yargıtay bozma ilamı da dikkate alınarak, birden fazla müterafik kusur indirimi sebebinde, tek bir indirim oranı uygulanacak olması, her ne kadar dosyada, müteveffanın, hatır taşımasının bulunduğu anlaşılmakla birlikte, tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde, hakimin tazminattan mutlaka indirim yapması gerekmeyeceğinden, mahkememizce takdiren, hatır taşıması mevcut ise de, bu nedenle herhangi bir indirim uygulanmasına yer olmadığına, takdiren %20 müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle, talep doğrultusunda...” ifadelerinin hükmün gerekçe kısmında yazılması gereken hususlar olduğu dikkate alındığında hüküm fıkrasında bu ifadelere de yer verilmesinin doğru olmadığı- Mahkemenin ilk hükmüne ilişkin bozma ilamında, yeniden tazminat hesabı yapılmasını gerektirir bozma sebebi de bulunmadığı halde mahkemece kazanılmış haklar ihlal edilecek şekilde güncel 2019 yılı asgari ücretleri kullanılarak yeniden tazminat raporu alınarak daha yüksek tazminat miktarı belirlenmesinin, yine, davacıların fazlaya ilişkin hakları bulunmadığı halde sırf güncel asgari ücretlerin uygulanarak yeni alınan tazminat raporu ile kazanılmış haklar ihlal edilecek şekilde, gerekçesi belirtilmese de “davacının fazlaya ilişkin hakkının saklı tutulmasına” karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, gerekçe ve hükümdeki çelişkiler giderilerek asıl ve birleştirilen davada yargılama giderleri ve vekalet ücreti her dava için ayrı ayrı ve doğru olarak belirlenmek koşulu ile usulüne uygun bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekeceği- Mahkemece, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin kaza tarihini kapsadığı sonucuna varılması halinde kira sözleşmesinin uzun süreli ve üçüncü kişileri bağlayacak güçte bir sözleşme olup olmadığı, ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesi ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işletenin ticari defter ve kayıtları üzerinde konusunda uzman bir bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle, kira sözleşmesinin fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, asıl davada davalı şirketin işletenlik sıfatının devam edip etmediği, birleştirilen davada diğer davalı şirkete işletenliğin geçip geçmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece davacının sadece ecrimisil talebine ilişkin gerekçeli bir karar verilmiş ise de; elatmanın önlenmesi ve alacak talebi yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmakla, elatmanın önlenmesi ve alacak talebine yönelik talep hakkında karar verilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Dosya içeriği ve toplanan delillerden, hükmedilmesi istenen ecrimisil miktarı ve alacak miktarı belli olduğu ve sadece ecrimisil ve alacak yönünden harç yatırıldığı, elatmanın önlenmesi talep edilen taşınmazın değeri belirlenmeden ve harç yatırılmadan karar verildiği anlaşıldığından,, öncelikle taşınmazın keşfen saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın tamamlanması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekeceği- Davaya konu ...... parsel sayılı taşınmaz yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiasının, her türlü delille kanıtlanabileceği, intifadan menin, dava şartı olup yargılamanın her aşamasında re'sen gözetileceği, somut olayda, mahkemece, davaya konu ...... parsel sayılı tarla niteliğindeki taşınmaz yönünden intifadan men koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmadan işin esasa bakımından karar verilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece yapılacak işin, ziraat mühendisi sıfatını haiz üç kişiden oluşan bilirkişi heyeti aracılığıyla mahallinde yeniden uygulama yapılarak ecrimisil hesabı yönünden denetime imkan verecek ve önceden düzenlenen bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri giderecek şekilde, Dairemizin ilke ve uygulamalarına göre rapor alınması, tüm deliller değerlendirilerek, sonucuna göre kabul sebebini içeren, tarafları doyurucu, hukuki denetimi mümkün ve özellikle Anayasanın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nin 297. ve 27. maddeleri de gözetilerek, gerekçelerinin açıkça kaleme alındığı, anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurmak olması gerekeceği-
Somut olayda; tefhim edilen kısa kararda sadece "Direnilmesine" denilerek davanın esası hakkında hüküm kurulmamış olup gerekçeli kararda davanın kabulüne dair karar verilmiş olup bu itibarla gerekçeli karar ile hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerektiği-
Yolsuz tescil hukuksal nedenine; birleştirilen dava ise, inançlı işlem ve yolsuz tescil hukuksal nedenlerine, dayalı tapu iptali ve tescil isteği- Yargıtay denetiminin yapılabilmesi bakımından da yerel mahkemenin, kararında gerekçelerini açıkça göstermesi zorunlu olduğu- Birleştirilen davada, çekişme konusu taşınmazların dava tarihindeki keşfen saptanan değeri üzerinden eksik harç ikmal edilmeden yargılamaya devam edilip, karar verilemeyeceği-
Bölge Adliye Mahkemesince hükme esas alınan 21.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda taraflardan ...'in payı 2476/173000 olarak gösterilmesine karşın hükümde herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin 7426/173000 olarak yazılması doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerektiği-
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hükmün yeni bir hüküm olduğu ve hükmün bir bütün olduğu, mahkemece, davacı ...'ün açtığı asıl davada tapu iptali ve tescile ilişkin kurulan hükmün kesinleşmiş olması sebebiyle yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek söz konusu talep açısından Dairemizin bozma ilamından sonra hüküm tekrarı ile yeniden bir hüküm kurulmamasının doğru olmadığı, bu durumun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 297. maddesine aykırı olduğu- Davacı tarafından tapu iptali ve tescil istendiği, tazminat istenmediği halde yazılı şekilde hüküm tesisinin taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu-