Aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu gerekçesiyle birleştirilmesine karar verilen asıl ve birleşen dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekeceği-
Eldeki tasarrufun iptali davasında amaç; davacının tazminat alacağının tahsiline ilişkin olup davalılar arasındaki satışın iptaline gerek olmaksızın davacıya alacak miktarının tahsiline imkan verecek şekilde satış yetkisinin verilmesi gerekirken davalılar arasında satış işleminin iptali yönünde hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğu, ne var ki, belirlenen bu yanılgının giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Bölge Adliye Mahkemesince, hükmün gerekçe kısmının A cümlesinde “....takip alacaklısı sıfatı bulunmayan ....ye karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmektedir.....” şeklinde gerekçe oluşturulduğu, B cümlesinde “........ve Paz.A.Ş yönünden icra mahkemesine yapılan başvurunun değerlendirilmesinde....borçlu tarafın isteminin derdestlik nedeniyle usulden reddi gerekir....” şeklinde gerekçe oluşturulduğu, hükmün karar kısmında ise; “ ...."a-Davanın Anadolu Motor Ürt. Ve Paz. A.Ş. yönünden derdestlik nedeniyle usulden reddine, .... ve Paz. A.Ş. yönünden pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine, şeklinde karar verildiği belirtilerek kararın gerekçesi ile hüküm arasında çelişki oluşturulduğu-
Bölge Adliye Mahkemesi’nce istinaf incelemesi yapılan dosyaya ilişkin kararda başka bir dosyanın gerekçesine ve hüküm fıkrasına yer vermesi ve dosyadan el çekildiği halde hatanın " ek karar " adı altında düzeltilmesinin dosyaya özgü gerekçe oluşturma zorunluluğuna ilişkin Anayasal ve yasal düzenlemelere aykırı ve belgelendirmeyi bozucu nitelikte olduğu-
Asıl ve birleşen davalarda bozma ilamlarından sonra karar verilmiş olup, sair ret kapsamında bozma dışında bırakılan davalar ile ilgili verilen kararlar yararına olan taraf için usulî kazanılmış hak oluşturur ise de, hükmün bozulması ile verilen ilk karar bütünüyle ortadan kalktığından mahkemece sair ret kapsamında kalsa dahi her bir davada taraflara yüklenen hak ve borçları ile yükümlülükleri gösterecek şekilde 6100 sayılı HMK’nın 297. ve devamı maddelerine uygun karar yazılması gerekeceği-
Her ne kadar ilk derece mahkemesince bu durum tespit edilerek "gerekçeli kararın UYAP'ta yazılması sırasında gerekçe kısmının sistemden kaynaklandığı düşünülen bir hata nedeniyle kaydedilemediği ve kararın bu şekilde güvenli elektronik imza ile imzalanarak UYAP veri tabanına aktarıldığına" ilişkin imzalı tutanak düzenlenmiş ve dosya kapsamı ile uyumlu bilgileri içeren gerekçeli karar ayrıca yazılmış ise de HMK’nın 297. maddesiyle HMK Yönetmeliğinin UYAP uygulamalarına ilişkin 5. maddesi nazara alındığında UYAP kayıtları ile fiziki dosya kayıtlarının örtüşmesi gerektiğinin, yazılan ve kaydedilen kararın sonradan değiştirilemeyeceğinin, ortada usulüne uygun, Yargıtay denetimine elverişli bir gerekçeli karar bulunmadığının görüldüğü, o halde, ilk derece mahkemesince, HMK hükümleri doğrultusunda, usulüne uygun nitelikte bir gerekçeli karar yazılması gerekeceği-
Trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi-
Ecrimisil istemine ilişkin davada; taraflarca sunulan tüm deliller ile yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporundaki açıklamalar da değerlendirilerek, sonucuna göre her bir taleple ilgili kabul ve ret sebeplerini içeren, tarafları tatmin edici, hukuki denetimi mümkün ve özellikle Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren HMK'nun 297. ve 27.maddeleri de gözetilerek gerekçelerini açıkça kaleme aldığı anlaşılabilir, denetlenebilir ve infazı mümkün nitelikte bir hüküm kurmak gerektiği-
Mahkemece davacı ve davalı taleplerinin özetlendiği, bilirkişi raporundaki açıklamalardan bahsedildiği, ancak kararda mahkemeyi ret kararına götüren gerekçeye yer verilmediği, mahkemece hükümde dosya kapsamındaki delillerin hangisine neden üstünlük tanındığı belirtilmediği, delillerin tartışılıp değerlendirilmediği-
Kısa karar ile gerekçeli karar arasında veya gerekçeli kararın kendi içinde çelişkili olması halinin mutlak bozma sebebi olduğu, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi giderme koşuluyla vicdani kanaatine göre karar verebileceği-