Somut olayda, iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından haklı nedenle feshedilip feshedilmediği, alacakların net mi brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin infazda tereddüde neden olup olmayacağı-
Borçlunun konulan hacizlere ilişkin olarak meskeniyet şikayetinde bulunduğu, mahkemece 6100 sayılı HMK'nun 297/2. maddesi gözetilmek suretiyle borçlunun bu şikayeti incelenerek karar verilmesi gerektiği-
Somut olayda, harcın binde 11,38 oranında taraflardan tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik yok ise de; hükmün hem 3. bendi hem de 6. bendinde harcın binde 11.38 oranında taraflardan tahsiline karar verilmiş olması, hükmün infazında tereddüt oluşturacağından doğru görülmediği- Ancak bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı HMUK'nun 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun düzeltilerek onanmasına karar verilmesini gerektirdiği-
Yerel mahkemece verilen gerekçeli karar ile Özel Daire karar başlığında gösterilen davacıların farklı kişi olduğu ve Özel Daire kararında davacı olarak görünen kişi hakkında da bir karar verilmediği gözetildiğinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı ve direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmünün bulunmadığı somut olayda mahkemece yapılacak işin; sunulan dilekçenin veriliş amacı, tarafların konumu, değerlendirilip sonucuna göre denetime elverişli bir biçimde açık ve kararın infazında tereddüde mahal vermeyecek şekilde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli kararın oluşturulması gerektiği-
Bozma kararına ilişkin bir gerekçeli karar bulunmadığından direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda gerekçe içeren bir direnme kararının olmadığı- Yargıtayca bozulan karar (kararın hem hüküm fıkrası hem de gerekçesi) ortadan kalkacağından hukuki geçerliliğini yitirmiş olan direnme kararının Anayasa’nın ve Kanun’un aradığı anlamda gerekçe içerdiğinden söz edilemeyeceği- Bozma kararında yer verilen bozma gerekçesine karşı direnmenin gerekçesini de (gerekirse yeni bir hüküm oluşturmayacak şekilde yasal sınırlarda genişleterek) açıkça kaleme alarak kararda göstermesi gerektiği- Yasal düzenleme ve ilkeler gözetilerek anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte direnme kararı verilmek üzere kararın usulden bozulması gerektiği-
Mahkemece, satış bedelinin dağıtılmasına ilişkin hüküm fıkralarında ise taşınmazların satış bedellerinin söz konusu bilirkişi raporunda belirtilen oranlar ve bu oranlar baki kalmak üzere tapu kaydındaki ve veraset ilamlarındaki paylar oranında paydaşlara dağıtılmasına karar verilmek suretiyle infaza elverişli olmayacak şekilde hüküm tesis edilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, geçit güzergahının bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) olacak şekilde, uzman bilirkişilerden hüküm kurmaya ve infaza uygun, denetime elverişli ölçekli kroki ve rapor alınarak sonucuna göre uyuşmazlığı sona erdirecek, infazı mümkün bir karar tesis edilmesi gerekirken, bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmeden 4 metre genişliğinde yol belirleyen krokili rapora atıf yapılarak yazılı şekilde infaza elverişsiz karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi gereğince uzman bilirkişilerden rapor alınarak geçit irtifakının gerçek değerinin karar tarihine yakın bir tarihte belirlenip depo ettirilmesi gerekeceği-
Mahkemece hükme esas alınan 01.02.2016 tarihli bilirkişi raporunda arz-muhdesat oranı kurulduğu halde HMK'nun 297/2. maddesine aykırı olarak hükümde muhdesata ilişkin hüküm kurulmadığı anlaşılmış olıduğu; muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşlara, geri kalan bedelin ise payları oranında tüm paydaşlara (ortaklara) dağıtılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru görülmediği-
HMK’nın 297/2. maddesi gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olup, hüküm sonucunun 1.bendinde yola tecavüzlü olduğu tespit edilen taşınmazın bilgilerinin belirtilmemesi doğru görülmemiş ise de; bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'nun 438/7. maddesi uyarınca hüküm sonucunun düzeltilerek onanmasına karar vermesi gerektiği-