Davacı tarafın dava dilekçesinde, bir adet taşınmazla beraber davalının Merkez Bankasındaki banka hesabı üzerinde de alacak talebinde bulunduğu, İlk Derece Mahkemesi tarafından bu talebiyle ilgili olumlu veya olumsuz hüküm verilmediği anlaşıldığından, mahkemece, davacının davalının Merkez Bankasındaki hesabı üzerindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği-
Ecrimisil davalarında, her dönem için belirlenen miktara dönem sonu (tahakkuk tarihi) itibariyle faiz yürütülmesi gerektiğinden, mahkemece verilen hüküm infazda tereddüde neden olacağından doğru olmayıp, her dönemin ayrı ayrı hüküm fıkrasında gösterilerek faizin başlangıç tarihi de belirtilmek suretiyle hüküm kurulması gerekeceği-
Davalının miras bırakanı olduğunu beyan ettiği ...'un veraset ilamı dosyaya kazandırılması, davalının dava konusu evin miras bırakanı ...'a ait olup olmadığının araştırılması, kök tapu kaydının beyanlar hanesinde belirtilen evin dava konusu ev olup olmağının belirlenmesi, taraf delillerinin eksiksiz toplanması, toplanan ve toplanacak deliller doğrultusunda hükme yeterli bir araştırma ve soruşturma yapılması hasıl olacak sonuca göre davalının hak sahibi olduğunun belirlenmesi durumunda mahkemece TMK’nin 723. maddesi uyarınca belirlenecek uygun muhdesat bedeli üzerinden davalı lehine hapis hakkı tanınmak suretiyle elatmasının önlenmesine kararı verilmesi gerekeceği- Mahkemece hükmün 1. fıkrasında, “1-... köyü 60 ada 1 parsel numarasında 5.864,00 m² yüz ölçümlü arsa vasfındaki hazine adına kayıtlı taşınmaza davalının vaki müdahalesinin men'ine,” karar verilmiş, ancak hükme esas bilirkişi raporuna atıf yapılmamış ve kaç m2 ve bilirkişi raporunda işaretli hangi alana dair için müdahalenin men’i kararı verildiği belirtilmemiş olduğundan, bu hali ile hükmün infaza elverişli olmadığı-
Mahkemece, gerekçeli kararda ecrimisil talebinin yerinde olmadığı belirtilmiş ise de kısa kararda ecrimisil hüküm altına alınmadığından kısa karar ve gerekçeli kararın çelişmesine neden olunduğu, hal böyle olunca; mahkemece önceki kararla bağlı olmaksızın HMK 297/2 md gereğince dava dilekçesinde yer alan ecrimisil talebi hakkında bir karar verilmesinin gerekeceği-
Yargıtay denetiminin ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabileceği, somut olayda; mahkemece ........ tarihli duruşmada; davacının ihtiyati haciz taleplerinin dosya kapsamına göre yerinde görülmemesi nedeniyle reddine karar verildiği ve bu konuda ........... tarihli ara karar başlıklı evrakta gerekçeli karar yazıldığı belirtilmiş ise de; ........... tarihli ara karar başlıklı evrakta gerekçeli karar yazılmadığının anlaşıldığı, o halde ihtiyati haciz talebinin reddine dair gerekçeli mahkeme kararının yazılması, taraf vekillerine tebliği ile usuli işlemler ikmal edilip ondan sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olmasının zorunlu olduğu-
Davaların birleştirilmesi üzerine, her bir dava bağımsızlığını korumaya devam edeceğinden şekli olarak aynı dava içerisinde yer alsalar bile davalar hakkında "ayrı ayrı" karar verilmesi gerektiği; hükmün kapsamının HMK'nun 297. maddesine göre belirleneceği- Davaya konu alacaklar aynı sözleşmeden kaynaklansa da davaların birleştirilmesi halinde yine tarafın ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi ve HMK'nun 297. maddesine uygun bir karar tesis edilmesi gerektiği- 
Mahkemece yapılacak işin, asıl davada sadece ..... parsel yönünden bozma yapıldığı ve usuli kazanılmış hak ilkesi ile talep miktarları gözönünde bulundurularak, mahallinde yeniden uygulama yapılarak, ecrimisil hesabı yönünden denetime imkan verecek ve önceden düzenlenen bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri giderecek şekilde, Dairemiz'in ilke ve uygulamalarına göre, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri belirlenerek, her yıl için ve her bir taşınmaz için ayrı ayrı belirlenecek şekilde rapor alınması, tüm deliller değerlendirilerek, sonucuna göre kabul sebebini içeren, tarafları doyurucu, hukuki denetimi mümkün ve özellikle Anayasa'nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nin 297. ve 27.maddeleri de gözetilerek, gerekçelerinin açıkça kaleme alındığı, anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurmak olması gerekeceği-
Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddedildiği , salt harç hesabı yönünden düzeltme yapılarak yeniden hüküm kurulduğu durumda dahi, öncelikle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi, yeniden tüm talepler bakımından hüküm kurulması gerekirken; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından usule ve yasal düzenlemelere aykırı şekilde, istinaf başvurusunun HMK'nin 353/1-b-1 gereğince esastan reddine karar verilip bilahare HMK’nin 353/1-b.2 kapsamında yerel mahkeme kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı- Davacı dava dilekçesinde açıkça tanık deliline dayandığına göre, öncelikle, taraflara tanıklarını liste halinde vermeleri için usule uygun kesin süre ve imkan verilmesi, belirlenen yerel bilirkişi listesinde yer alan kişiler ile taraf tanıklarının HMK’nin 240, 243 ve 259. maddeleri uyarınca davetiye ile keşif yerine çağrılarak, aynı Kanun’un 259/2 ve 290/2. (HUMK’un 259) maddeleri hükümleri uyarınca ve mümkün olduğunca taşınmaz başında yapılacak keşifte dinlenilmeleri gerekirken, mahalli bilirkişi beyanlarıyla yetinilerek hüküm tesis edilmiş olmasının doğru olmadığı-
Bölge Adliye Mahkemesince, davacılardan ........’in konut satışından gelen parasının davalıdan tahsiline ilişkin talebi hakkında olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmamasının 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesine uygun düşmediği-