Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekeceği-
Davacı ile davalı arasında yönetim ve gelir paylaşımı konusunda ciddi sorunlar bulunduğundan işbirliği, birlikte çaba, karşılıklı güven ilişkisinin ortadan kalktığının kabulü gerektiği- Adi ortaklık sözleşmesinde, sözleşmenin süresiz olduğu belirtildiğinden, artık tarafların taleplerinin, 'adi ortaklığın haklı nedene dayalı olarak fesih talebi' olarak değerlendirilmesi olarak gerektiği- Tasfiye işlemlerinin gerçekleştirilmesi usulü-
İcra Hukuk Mahkemesince verilen kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında uyumsuzluk oluşacak şekilde sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu-
Yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise davanın paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabileceği, geçit hakkının taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağı, mahkemece davacının paydaşı olduğu ............ parsel sayılı taşınmaz aleyhine de hüküm tesis edilmesinin; ayrıca mahkemece ödenmesine karar verilen geçit hakkı bedelinin hangi oranlarda hangi paydaşa ödeneceğinin hükümde gösterilmemesinin infazda tereddüt yaratacağından doğru olmadığı-
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarında davacı, davasından feragat etse dahi, davalılardan birinin davaya devam etmek istemesi halinde mahkemece davaya devam edilerek işin esası hakkında karar verilmesi gerektiği- Bu nedenle davacının, davadan feragat beyanına karşı hazır bulunan davalılardan diyecekleri sorulmalı, davaya devam etmeyi istemeleri halinde yargılamaya devam edilmesi gerektiği-
Miras bırakanın taşınmazlarının tamamına yakınını peyderpey davalı oğluna temlik ettiği somut uyuşmazlıkta, temlikin bedel karşılığı yapıldığı ispatlanamadığı gibi, davalının yurt dışında çalışıp, orada yaşadığı, tanık beyanlarına göre miras bırakanla diğer çocuklarının ilgilendikleri gözetildiğinde miras bırakanın minnet duygusuyla ya da paylaştırma iradesiyle hareket etmediği, gerçek değerler ile resmi senette yazılı bedeller arasındaki fahiş fark ile dava konusu taşınmazların satış tarihinden sonra miras bırakan tarafından kullanılmaya devam edilmesi hususları birlikte değerlendirilerek muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasının kabulüne karar verilmesi gözetilmesi gerektiği-
Şikayet olunan alacaklı şirketin ilama dayalı alacağı hakkında başlattığı takip dosyasından konulan haczin, İİK’nın 100. maddesine uygun şekilde, önceki hacizlere iştiraki doğru olduğu halde istinaf mahkemesince, hükmün gerekçesinde bu hususta tartışma ve değerlendirme yapılmaksızın, garame dışı bırakılmış olmasının doğru olmadığı-
Mahkemece davanın kabulüne karar verilerek davalıların murisinden davalılara intikal eden payın iptali ile davacı adına tesciline hükmedilmiş ise de; dava konusu taşınmazın incelenen güncel tapu kaydında muris ve mirasçılarının payı bulunmadığından, kurulan hükmü infaza elverişli olmadığı-
Mahkemece kararın gerekçe kısmında, kabul edilen yediemin ücretinin hüküm kısmında yansıtılmayarak farklı bir miktar olarak olarak yazılmış olmasının gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturduğu, HMK'nın 297. maddesine aykırılık teşkil ettiği-
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 32/son maddesindeki gibi özel kanununda açıkça düzenlenmedikçe bilirkişi raporu, harita vb. belgelerin hükmün eki sayılmasına karar verilemeyeceğinden, Mahkemece “-.......... tarihli bilirkişi raporunun kararın eki sayılmasına," şeklinde hüküm oluşturulması hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-