Ecrimisil hesabı, uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarının belirlenmesi gerekeceği, alınan bilirkişi raporunun, somut bilgi ve belgeye dayanmasının, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanmasının gerekli olduğu- Eldeki dosyada; davacı vekilinin, dava dilekçesinde; talep edilen ecrimisil alacağının ait oldukları yıllardan itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istediği, mahkemece hüküm fıkrasında, hüküm altına alınan miktarın ne kadarlık kısmının hangi döneme ait olduğunun, hangi miktara hangi tarihten itibaren faiz işletileceğinin açıkça belirlenmediği, bu durumda, mahkemece kurulan hükmün infaza elverişli olduğunu söyleyebilme imkânının bulunmadığı-
Lehine geçit hakkı talep edilen ..... parsel sayılı taşınmaz davacılardan ....., ...... parsel sayılı taşınmaz ise davacılardan ........ adına tapuda kayıtlı olup davacılar arasında "ihtiyari dava arkadaşlığı" bulunduğundan, geçit hakkına ilişkin hükmün her bir parsel yönünden ayrıca, açıkça ve yüklü taşınmazlar gösterilmek suretiyle kurulması gerekirken, hüküm fıkrasının "1" No'lu bendinde, "..... ve ...... parselde kayıtlı taşınmazlar lehine" yazılmak suretiyle hükmün infazında karışıklığa yol açabilecek ifadelerle geçit hakkı kurulmasının doğru olmadığı- Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerekeceği- Davacı 175 parselin yola ulaşabilmesi için davacı-davalı 176 parsel üzerinden de geçit hakkı tanınması gerektiğinden, mahkemece 175 parsel sayılı taşınmaz lehine ayrı bir geçit hakkı hükmü tesis edilerek, 176 parsel sayılı taşınmazdan geçirilecek geçit hakkı nedeniyle 176 parsel sayılı taşınmaz maliki lehine belirlenecek geçit bedelinin de depo ettirilmesi gerekeceği-
Davacının dava dilekçesi ile iki katlı yapının 1 katının kendisine aidiyetinin tespiti yanında yapı bedelinin belirlenmesi ve tahsili isteminde bulunduğu, bu şekli ile dava, niteliği itibariyle salt muhdesatın tespiti davası olmayıp, davacı (hak iddiası yanında) sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talebinde de bulunduğuna göre, mahkemece, alacak davası hakkında da işin esasına girilerek olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde sadece muhdesatın tespiti yönünden hüküm tesis edilmesinin kanuna aykırı olduğu-
Temyiz olunan hükmün dördüncü bendinde karar ve ilam harcının, beşinci bendinde yargılama giderlerinin, yedinci bendinde ise vekalet ücretinin taraflardan tahsiline ilişkin hüküm kurulduğu halde, üçüncü bendinde “Satış bedelinden tüm yargılama giderleri (vekalet ücreti, harç, yargılama masrafları vb.) çıktıktan sonra artakalan paranın tapudaki paylar oranında paydaşlar arasında dağıtılmasına” denilerek infazda tereddüt meydana getirecek şekilde çelişki yaratılmasının; dava konusu taşınmaz hem paylı hem de elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğundan, mahkemece satış bedelinin tapu kaydındaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak paydaşlara dağıtılmasına, harcın ve yargılama giderlerinin de bu oranlara göre taraflardan tahsiline karar verilmesi gerekirken, hüküm sonucunda satış bedelinin tapu kaydında belirtilen hisseler oranında paydaşlara paylaştırılmasına, yine harcın ve yargılama giderlerinin tapu kaydındaki paylar oranında paydaşlardan tahsiline, vekalet ücretinin ise tapu kaydındaki paylar ve muhdesat oranına göre paydaşlardan tahsiline karar verilmesinin doğru olmadığı, ne var ki; bu hususların, kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Somut olayda; borçlu icra mahkemesine başvurusunda, sair itiraz ve şikayetleri yanında, aynı alacağın ipotekle teminat altına alındığı ve ipotekli takibin de başlatıldığı önce rehne müracaat kuralının ihlal edildiğinden bahisle şikayette bulunduğu, mahkemece anılan talep hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmediği, Mahkemece, HMK'nun 297/2. maddesi gözetilmek suretiyle, ipotekli takip dosyasının getirtilerek borçlunun dilekçesinde ileri sürdüğü aynı alacağın ipotekle teminat altına alındığı ve ipotekli takibin de başlatıldığı, önce rehne müracaat kuralının ihlal edildiğine ilişkin şikayetin de incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Kararda faiz başlangıcı tarihlerinin infazda karışıklığa veya duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekli olmasına rağmen, mahkemece yazılı şekilde tarih ve miktar belirtilmeksizin davacı lehine hükmedilen katkı payı alacağına "dava ve ıslah tarihinden itibaren" denilmek suretiyle faize hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece alınan bilirkişi raporları arasında geçidin genişliği konusunda çelişki bulunduğu, hükmün gerekçesinde geçit eninin 4 metre olarak belirtilmiş olmasına rağmen, hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda geçit eninin 7 metre olduğunun, bedel için esas alınan ek inşaat raporunda ise geçit eninin 4 metre olduğunun görüldüğü, mahkemece, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilerek, bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekeceği, belirtilen bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesinin kararda dayanakları ile birlikte gösterilmesi ve infaza elverişli şekilde hüküm kurulması gerekeceği-
Temyiz incelemesi yapılan kararda, fazlaya ilişkin hakkın ne olduğu, hatır taşımasının neden var kabul edildiği ve neden indirim yapılmadığı, davalı tarafça yapılan ödemenin hangi sırada indirildiğine ilişkin gerekçelere yer verilmediğinden hükmün denetlenemediği, belirtilen biçimde usul kuralına esaslı aykırılık söz konusu olduğundan kararın bozulmasına karar vermek gerektiği- Hüküm fıkrasında “Davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla, Yargıtay bozma ilamı da dikkate alınarak, birden fazla müterafik kusur indirimi sebebinde, tek bir indirim oranı uygulanacak olması, her ne kadar dosyada, müteveffanın, hatır taşımasının bulunduğu anlaşılmakla birlikte, tüm dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde, hakimin tazminattan mutlaka indirim yapması gerekmeyeceğinden, mahkememizce takdiren, hatır taşıması mevcut ise de, bu nedenle herhangi bir indirim uygulanmasına yer olmadığına, takdiren %20 müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle, talep doğrultusunda...” ifadelerinin hükmün gerekçe kısmında yazılması gereken hususlar olduğu dikkate alındığında hüküm fıkrasında bu ifadelere de yer verilmesinin doğru olmadığı- Mahkemenin ilk hükmüne ilişkin bozma ilamında, yeniden tazminat hesabı yapılmasını gerektirir bozma sebebi de bulunmadığı halde mahkemece kazanılmış haklar ihlal edilecek şekilde güncel 2019 yılı asgari ücretleri kullanılarak yeniden tazminat raporu alınarak daha yüksek tazminat miktarı belirlenmesinin, yine, davacıların fazlaya ilişkin hakları bulunmadığı halde sırf güncel asgari ücretlerin uygulanarak yeni alınan tazminat raporu ile kazanılmış haklar ihlal edilecek şekilde, gerekçesi belirtilmese de “davacının fazlaya ilişkin hakkının saklı tutulmasına” karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, gerekçe ve hükümdeki çelişkiler giderilerek asıl ve birleştirilen davada yargılama giderleri ve vekalet ücreti her dava için ayrı ayrı ve doğru olarak belirlenmek koşulu ile usulüne uygun bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekeceği- Mahkemece, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin kaza tarihini kapsadığı sonucuna varılması halinde kira sözleşmesinin uzun süreli ve üçüncü kişileri bağlayacak güçte bir sözleşme olup olmadığı, ekonomik yararlanmanın kime ait olduğu, kira sözleşmesi ve kira bedelinin maliye ve vergi dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işletenin ticari defter ve kayıtları üzerinde konusunda uzman bir bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle, kira sözleşmesinin fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, asıl davada davalı şirketin işletenlik sıfatının devam edip etmediği, birleştirilen davada diğer davalı şirkete işletenliğin geçip geçmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece davacının sadece ecrimisil talebine ilişkin gerekçeli bir karar verilmiş ise de; elatmanın önlenmesi ve alacak talebi yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmakla, elatmanın önlenmesi ve alacak talebine yönelik talep hakkında karar verilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Dosya içeriği ve toplanan delillerden, hükmedilmesi istenen ecrimisil miktarı ve alacak miktarı belli olduğu ve sadece ecrimisil ve alacak yönünden harç yatırıldığı, elatmanın önlenmesi talep edilen taşınmazın değeri belirlenmeden ve harç yatırılmadan karar verildiği anlaşıldığından,, öncelikle taşınmazın keşfen saptanacak dava değeri üzerinden peşin harcın tamamlanması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilmesi gerekeceği- Davaya konu ...... parsel sayılı taşınmaz yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiasının, her türlü delille kanıtlanabileceği, intifadan menin, dava şartı olup yargılamanın her aşamasında re'sen gözetileceği, somut olayda, mahkemece, davaya konu ...... parsel sayılı tarla niteliğindeki taşınmaz yönünden intifadan men koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmadan işin esasa bakımından karar verilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece yapılacak işin, ziraat mühendisi sıfatını haiz üç kişiden oluşan bilirkişi heyeti aracılığıyla mahallinde yeniden uygulama yapılarak ecrimisil hesabı yönünden denetime imkan verecek ve önceden düzenlenen bilirkişi raporları arasındaki çelişkileri giderecek şekilde, Dairemizin ilke ve uygulamalarına göre rapor alınması, tüm deliller değerlendirilerek, sonucuna göre kabul sebebini içeren, tarafları doyurucu, hukuki denetimi mümkün ve özellikle Anayasanın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK'nin 297. ve 27. maddeleri de gözetilerek, gerekçelerinin açıkça kaleme alındığı, anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir hüküm kurmak olması gerekeceği-