Dosya kapsamından; birleşen dava dosyası asıl dava dosyası arasına alınsa da, yargılama aşamasında bu davalılara herhangi bir tebligat yapılmadığının, duruşmaya katılmadıklarının, mahkemece yargılama sonunda verilen karar başlığında bu davalıların adının yazılmadığı gibi hüküm kısmının da bu davalıları kapsamadığının anlaşıldığı, bu şekilde kurulan hükmün HMK.'nun 297. maddesine aykırı olduğu-
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür ve hüküm bir bütündür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, bozma konusu yapılmadığından bahisle davaya konu olan taşınmaz hakkında "yeniden hüküm verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi doğru görülmediği, bu sebeple kararın bozulması gerektiği-
Dava konusu taşınmazlar hissedarlarından davalı .......'nun karar tarihinden önce öldüğü anlaşıldığından, mahkemece davalı ...’nun mirasçılık belgesi ile tespit edilecek mirasçılarının davaya dahil edilmesi gerekirken eksik taraf teşkili ile karar verilmesinin doğru olmadığı- Kısa kararda taşınmazların hem paydaşlar arasında satışına hem de umum arasında satışına karar verilerek çelişki yaratıldığı, gerekçeli kararda ise herhangi bir açıklama yapılmaksızın umum arasında satışa karar verildiği, bu nedenle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmasının doğru olmadığı-
Somut olayda, 168 ada 7 parsel sayılı taşınmazda davalı adına kayıtlı bulunan hissenin iptal edilerek elbirliği ortakları ..., ... adına eşit paylar ile tesciline karar verilmesi gerekirken, hükmün infazında tereddüt oluşturacak şekilde 168 ada 7 parsel sayılı taşınmazda davalı adına kayıtlı bulunan hissenin iptal edilerek davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi doğru görülmemiş ise de belirtilen husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince hüküm sonucunun düzeltilerek onanmasına karar vermesi gerektiği-
Mahkemece öncelikle; dava konusu taşınmaza ilişkin daha önce hüküm kurulmuş olan mahkemenin .............. Esas sayılı dosyası getirtilmek suretiyle Hazine adına olan taşınmazın davacı lehine iptal edilecek kısmının hisse miktarının tespit edilmesi, tespit edilen bu miktar üzerinden infaza elverişli olacak şekilde hüküm kurulması gerekeceği, belirtilen hususlar değerlendirilmeden hükmün infazında tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Kurulacak geçit hakkının genel kadastral yola bağlanması gerektiğinden mahkemece, davacılara ait taşınmazlar ile komşu parsellerin tüm yönlerden kadastral yollarla bağlantısını gösterir şekilde geniş pafta örneği ilgili kadastro müdürlüğünden getirtilerek davacıların taşınmazlarının genel kadastral yola bağlanmasını sağlayacak şekilde geçit hakkı tesis edilmesi gerekeceği- Davacıların taşınmazları lehine kurulacak geçit eninin 2,5-3 m. olması gerekeceği, bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesinin kararda dayanakları ile birlikte gösterilmesi gerekeceği, mahkemece, geçidin eni ve boyu açıkça gösterilmeksizin kurulan hükmün infaza elverişli olmadığı-
Mahkemece her ne kadar davanın kabulü ile ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, satış bedeli üzerinden alınacak harç oranı ve taraflardan ne şekilde tahsil edileceği açıkça belirtilmeden hüküm kurulmasının doğru görülmediği-
Mahkemece, uzman bilirkişiler aracılığı ile müdahalenin ne şekilde giderilebileceği ve bunun için yapılması gereken işlemler ile alınması gereken tedbirlerin neler olduğu, bilirkişi rapor ve krokisinde tereddüde neden olmaksızın, ölçüye dayalı olarak açıkça ve infaza elverişli biçimde gösterilmesi gerekeceği- İcra ve İflas Kanunu 30. madde hükmüne aykırı olacak şekilde, taşınmazlardaki toprak kaymasını önlemek için belirlenen tazminatın, davalıdan tahsiline şeklinde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Temliken tescil davalarında mahkemece, öncelikle yüklenicinin edimini (eseri meydana getirme ve teslim borcunu) yerine getirip getirmediğinin, ardından sözleşme hükümlerindeki iskân koşulu (oturma izni) gibi diğer borçlarını ifa edip etmediğinin açıklığa kavuşturulmasının zorunlu olduğu- Arsa sahibi tarafından kabul edilebilir bir eserin yapıldığından söz edebilmek için; imara, kat karşılığı inşaat sözleşmesine, bilim ve fenne, onaylı projeye uygun olarak yapıldığının bilirkişi raporu ile tespitine ihtiyaç bulunduğu- Somut olayda; alınan raporda açıkça projeye aykırılık nedeni ile iskan alınamayacağı belirtilmesine rağmen mahkemece ek rapor alınarak iskan alınabilmesi için yapılması gereken masraflar ile projeye aykırılığın giderilme bedelinin hükme en yakın tarihteki piyasa rayiçleri ile belirlenmesi, belirlenecek bedelin arsa sahibine ödenmek üzere depo edilmesi, ondan sonra davacının birinci kademedeki tapu iptali ve tescil isteğinin değerlendirilmesi, mümkün olmadığı takdirde tazminat talebi bakımından hüküm kurulması; arsa sahibinin dava açılmasına sebebiyet vermediği de dikkate alınarak yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamak suretiyle bir karar verilmemesinin hatalı olduğu-
İşçilik alacaklarının talep edildiği davada; mahkemece hüküm fıkrasında hüküm altına alınan alacakların net ya da brüt olduğu açıkça yazılması gerektiği- İşçilik alacaklarının brüt olarak hüküm altına alınması gerektiği ancak davacının alacaklarını net miktarlar üzerinden talep etmesi hâlinde hüküm fıkrasında talep dikkate alınarak alacaklara net olarak hükmedilmesi gerektiği aksi hâlde mahkemece hükme esas alınan bilirkişinin hesaplama şekli sonucunda tespit edilen işçilik alacaklarına ilişkin net miktarların doğru belirlenip belirlenmediğinin temyiz mercii olan Yargıtay tarafından denetiminin de mümkün olmayacağı-