Bölge adliye mahkemesince; davacı- karşı davalı kadın tarafından, erkeğin kabul edilen boşanma davasına yönelik de istinaf kanun yoluna başvurulduğu gözetilmeksizin, kadının istinaf başvurusunu sadece kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının miktarı, tazminat taleplerinin reddi yönünden inceleyerek karar verilmesinin doğru olmadığı, o halde; bölge adliye mahkemesince yapılacak olan işin; tüm istinaf istemleri yönünden inceleme yaparak bir karar vermekten ibaret olduğu- Bölge adliye mahkemesince, asıl davaya yönelik hüküm kısmında davalı-karşı davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmişken, karşı davaya yönelik hüküm kısmında davalı-karşı davacı erkek yararına maddî ve manevî tazminat verilmesine karar verilerek hükümde çelişki yaratılmasının doğru olmadığı-
Taraflar arasında şifahen kurulan bir adi ortaklık ilişkisi olduğu ancak çıkan anlaşmazlık nedeniyle bu ortaklık ilişkisinin sona erdiği ve davacının davadaki talebinin taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin tasfiyesi istemine ilişkin olduğu gözetilerek taraflar arasındaki ortaklığın tasfiyesinin mahkemece yapılması gerektiği- Yönetici ortak olduğu anlaşılan davalıdan mahkemece hesap istenmesi, ortaklığın malvarlığını açık ve net bir şekilde belirlenmesi, bundan sonra TBK hükümleri uyarınca belirtilen yöntem ve sıra izlenmek suretiyle taraflardan tasfiye konusunda anlaşıp anlaşamadıkları sorulması, tasfiyede anlaştıkları takdirde ona göre karar verilmesi, anlaşamadıkları takdirde ise tayin edilecek tasfiye görevlisi aracılığı ile ortaklığa ait malların tespit edilmesi, bu hususta taraflardan delil ve karşı delilleri de alınarak değerlendirme yapılması, ardından ortaklığa ait malların satılması öncelikle varsa ortaklığın borçlarının ödenmesi, bilahare ortaklardan her birinin ortaklık için yaptıkları masraflar hesaplanarak ortaklıktan olan alacakları düşüldükten sonra geriye bir şey kalır ise bu meblağın, var ise zararın paylaştırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Kurum sigortalılarının emekli maaşlarının ödenmesine ilişkin yapılan sözleşmeye aykırı olarak yapılan ödemeler nedeniyle doğan zararın tazmini istemi- Kısa karar ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulmasının usul ve yasaya olduğu-
Davacı, yargılama sırasında, aracın yenisi ile değiştirilmesini talep etmiş; mahkemece, dava konusu aracın yenisi ile değiştirilmesine, olmadığı takdirde .........TL bedelin aracın iade edilmesi suretiyle davalılardan tahsiline karar verilmişse de; HMK'nın 26. maddesi uyarınca hakimin tarafların talepleri ile bağlı olup, bundan fazlasına veya başka şeye karar veremeyeceği- Aracın ayıpsız misli ile değişimi mümkün olmaz ise, hükümde yazılı olmasa da İcra İflas Kanunu'nun 24. maddesi gereğince işlem yapılacağı-
Merkez Bankası’nda bulunan paradan artık değerden katılma alacağının kabulü yerinde ise de, Merkez Bankası’nda bulunan para yönünden toplam alacak miktarı belirlendikten sonra kabul edilen alacak miktarı açıkça yazılarak karar verilmesi gerektiği, açık ve anlaşılır olmayacak şekilde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Somut olayda; mahkemece, her ne kadar bedelin terekeye iadesine şeklinde hüküm kurulmuş ise de, bedelden sorumlu tutulan davalının, hüküm yerinde açıkça gösterilmemesi doğru olmadığı gibi; bedelin, mirasbırakanın mirasçılık belgesine göre, miras payları oranında, mirasçıları adına ya da mirasçılık belgesine atıf yapılmak suretiyle açık bir biçimde hüküm altına alınması gerekirken, mirasbırakanın terekesine iade şeklinde infazda tereddüt oluşturacak biçimde hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Diğer yandan; birleştirilen davada, davacının davası yönünden, birleştirilen davaların ayrı davalar olma özeliğini korudukları ve davacının dava açtığı tarih itibariyle haklı olması nedeniyle haklılık oranı da gözetilerek asıl ve birleştirilen davalar bakımından ayrı ayrı yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği-
Karar gerekçesi ile hüküm fıkrasının çelişkili olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tüketici Mahkemesinde açılan temyize konu davada, dava dilekçesinde, dava değeri 30.000 TL olarak gösterilmiş olup mahkemece, davalı aleyhine hükmedilecek karar ve ilam harcının bu değer üzerinden hesaplanması ve davacı taraf lehine bu değer üzerinden hesaplanacak vekalet ücretinin hüküm altına alınması gerektiği-
Asıl ve birleşen davalar birbirinden bağımsız davalar olup, birden fazla uyuşmazlığın tek dosya üzerinden çözüme kavuşturulması ve dosyaların birleştirilmiş olması, temelde bu davaların bağımsız birer dosya olma özelliğini ortadan kaldırmayacak, her bir dava müstakil dava olma özelliklerini koruyacağından asıl dava hakkında karar verilirken, birleşen dava hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-
Davacının ........... TL borçlu olmadığı yönündeki talebi karşısında mahkemece faturadan kaynaklı bakiye borcun ............ TL olarak tespiti ile takibin asıl alacak olarak bu miktar üzerinden devamına şeklinde olumlu tespit hükmü kurularak karar verilmesinin HMK'nın 297/2. maddesi hükmüne aykırı olduğu, o halde, mahkemece, davacıların talebi üzerinde durularak, borçlu olmadıkları miktar yönünden menfi tespit hükmü kurulması gerekeceği- Menfi tespit davasında borçlu olunmayan kısım üzerinden hüküm kurulması gerektiğinden yargılama giderinin de bu miktar üzerinden “davanın kabul ve ret oranı dikkate alınarak” bir başka deyişle tarafların haklılık durumuna göre paylaştırılmasına karar verilmesi gerekeceği- Hüküm sonucu oluşturulabilmesi için davanın kısmen kabulü halinde harcın yargılama giderlerine dahil edilerek haklılık oranında paylaştırma yapılmasının mümkün olmadığı, bu durumda mahkemece davacı iş sahibince yatırılan peşin harcın tamamının aleyhine hüküm kurulan davalıdan tahsiline karar verilmesi yerine haklılık oranında paylaştırılarak peşin harcın bir kısmının davacı üzerinde bırakılmasının doğru olmadığı-
