Hükmün gerekçesinde, davalı şirket tarafından 2003 yılında davacı kuruma yapılan ilaç satışları nedeniyle kurumun zararının ......... TL olduğu, bu sebeple davaya konu takibin .......... TL asıl alacak üzerinden devamının gerektiği, takip tarihine kadar işleyecek faiz tutarının ise ............. TL olduğu belirtilmesine rağmen; kısa kararda “davanın reddine” denilmek suretiyle hüküm ile gerekçe arasında çelişki yaratılmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Şarta bağlı bir şekilde kurulan hükmün infaz kabiliyeti taşımadığı-
Eser sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davasında, ek karar ile tavzih adı altında, davadan el çektikten sonra yeniden karar verilmesinin doğru olmadığı-
Gerek tefhim edilen kısa kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan ziynet eşyalarının ayar, cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekeceği, bu yön gözetilmeden kadının ziynet alacağı davasında kabul edilen ziynetlerin ayar, cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Gerekçe ve hüküm arasında yaratılan bu çelişki tek başına bozma sebebi oluşturduğundan, hükmün münhasıran bu sebeple bozulması gerektiği-
Dava konusu taşınmazda davalının müdahalesi bulunduğu bu müdahalenin hukuki bir nedene dayanmadığı gibi muhdesat şerhi lehtar mirasçılarının tamamı ile muhdesatın satışına ilişkin bir sözleşmesi de bulunmadığı halde davacının davalıya yönelik elatmanın önlenmesi davası hakkında bir karar verilmemesinin doğru olmadığı- Mahkemece, "davacının, davalı ........... mirasçıları yönünden men'i müdahale talebinin kabulü ile, davalıların müdahalesinin menine, kal talebinin reddine, 11.207,00TL tazminatın depo edildiğinde ....... ada ......... no'lu parsel üzerindeki binanın davacıya temlikine, davacı tarafça 11.207,00TL tazminatın depo edilmesi halinde davalılar ............. mirasçılarına veraset ilamındaki payları oranında ödenmesine" şeklinde şarta bağlı hüküm kurulduğundan hükmün infazının mümkün olmadığı-
Avukatın, hem davalı hem de davacı tarafta yer alarak menfaat çatışması olan kişilerin vekilliğini yapmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Davacının, eşi olan davalı muristen ............ Noterliğinin .......tarih, ............. yevmiye nolu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı taşınmazla ilgili olarak talep hakkının bulunduğu, mahkemece, açıklanan hususlar göz ardı edilerek davacının miras payı esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- HMK m.297/2 hükmü gereği hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu, mahkemece, davalı mirasçıları hakkında olumlu olumsuz hüküm kurulmamış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Davacının dava ve ıslah dilekçesinde, bedelin faiziyle birlikte davalılardan tahsili istemi bulunmasına rağmen, mahkemece, faiz hususunda hüküm kurulmamış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece, davacının ödemiş olduğu meblağın dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalılardan müşterek müteselsilen tahsili gerektiği yönünde gerekçe oluşturulmasına rağmen, hüküm kısmında bilirkişilerce belirlenen meblağın dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsil tahsiline karar verilmek suretiyle, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmış olunmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-