Merkez Bankası’nda bulunan paradan artık değerden katılma alacağının kabulü yerinde ise de, Merkez Bankası’nda bulunan para yönünden toplam alacak miktarı belirlendikten sonra kabul edilen alacak miktarı açıkça yazılarak karar verilmesi gerektiği, açık ve anlaşılır olmayacak şekilde hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-
Karar gerekçesi ile hüküm fıkrasının çelişkili olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Tüketici Mahkemesinde açılan temyize konu davada, dava dilekçesinde, dava değeri 30.000 TL olarak gösterilmiş olup mahkemece, davalı aleyhine hükmedilecek karar ve ilam harcının bu değer üzerinden hesaplanması ve davacı taraf lehine bu değer üzerinden hesaplanacak vekalet ücretinin hüküm altına alınması gerektiği-
Asıl ve birleşen davalar birbirinden bağımsız davalar olup, birden fazla uyuşmazlığın tek dosya üzerinden çözüme kavuşturulması ve dosyaların birleştirilmiş olması, temelde bu davaların bağımsız birer dosya olma özelliğini ortadan kaldırmayacak, her bir dava müstakil dava olma özelliklerini koruyacağından asıl dava hakkında karar verilirken, birleşen dava hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesinin doğru olmadığı-
Davacının ........... TL borçlu olmadığı yönündeki talebi karşısında mahkemece faturadan kaynaklı bakiye borcun ............ TL olarak tespiti ile takibin asıl alacak olarak bu miktar üzerinden devamına şeklinde olumlu tespit hükmü kurularak karar verilmesinin HMK'nın 297/2. maddesi hükmüne aykırı olduğu, o halde, mahkemece, davacıların talebi üzerinde durularak, borçlu olmadıkları miktar yönünden menfi tespit hükmü kurulması gerekeceği- Menfi tespit davasında borçlu olunmayan kısım üzerinden hüküm kurulması gerektiğinden yargılama giderinin de bu miktar üzerinden “davanın kabul ve ret oranı dikkate alınarak” bir başka deyişle tarafların haklılık durumuna göre paylaştırılmasına karar verilmesi gerekeceği- Hüküm sonucu oluşturulabilmesi için davanın kısmen kabulü halinde harcın yargılama giderlerine dahil edilerek haklılık oranında paylaştırma yapılmasının mümkün olmadığı, bu durumda mahkemece davacı iş sahibince yatırılan peşin harcın tamamının aleyhine hüküm kurulan davalıdan tahsiline karar verilmesi yerine haklılık oranında paylaştırılarak peşin harcın bir kısmının davacı üzerinde bırakılmasının doğru olmadığı-
Dava dilekçesinde davalıya husumet yöneltilerek elatmanın önlenmesi ve kal talep edilmiş ise de dava konusu taşınmazlara komşu taşınmaz olan ....... ada ........... parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağına göre davalı adına tespit edilerek 2007 yılında kesinleştiği görülmüş, dosya arasında tapu kaydına rastlanmamış, UYAP üzerinden yapılan tapu sorgulamasında komşu taşınmazın 26.05.2016 tarihi itibariyle davalının eşi .... kızı ...... mülkiyetinde olduğunun görüldüğü, eldeki davanın dava tarihi 03.01.2011, karar tarihi ise 24.10.2011 olup yargılama sürecinde ........ ada .......... parsel sayılı taşınmazın davalının mülkiyetinde bulunup bulunmadığının anlaşılamadığı, davada pasif dava ehliyeti şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenmeden davalı aleyhine hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Yapılan keşifte dinlenen bilirkişiden kesilecek ağaç köklerinin ve kütüklerinin hangi taşınmazda bulunduğu tespit edilerek bilirkişi raporunda numaralandırılmak suretiyle gösterilmeden ve halen devam eden zararın nelerden ibaret olduğu belirtilmeden infaza elverişli hüküm kurulmamış olmasının doğru olmadığı-
Davacılar vekilinin dava dilekçesinde, talep edilen tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istediği, mahkemece hüküm fıkrasında kabul edilen ........ TL hor kullanım tazminat bedeli ile ilgili talep edilen faiz konusunda olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamasının HMK'nın 297. maddesine aykırı olduğu-
3. HD. 14.10.2021 T. E: 2020/10507, K: 10129-
Davaya konu sığınak niteliğindeki taşınmazı eski yöneticiden kiraladığı, kira bedellerini kendi adına açtığı hesaba ödediği, yine apartmanın ortak giderlerini de bu paradan ödediği, ancak davalı apartman yönetiminin tek taraflı usulsüz kira bedeli belirlediği, apartmanın ortak alanlarının kiraya verilmesinin usulsüz olduğu ve sözleşmenin de geçersiz olduğu ileri sürerek; aleyhine başlatılan icra takipleri nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemi-
Davacıların; dava dilekçeleriyle, taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle eksik kalan borcun davalıdan tahsili yanında, elektrik, su ve telefon abonelikleri nedeniyle ödemek zorunda kaldıkları fatura bedellerinin de tahsilini talep ettiği, Bölge adliye mahkemesince satış bedelinin eksik ödendiğine ilişkin ispat yükünün davacılarda olduğu ve bu hususun ispatlanamadığı gerekçesiyle bu talebin reddine karar verilmesine rağmen, fatura bedellerine yönelik davacılar talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğu-