İtirazın iptali davasında, davadaki haklılık durumunun takip tarihi itibari ile belirlenmesinin gerekeceği-
İtirazın iptali davaları, takibe sıkı sıkıya bağlı davalardan olduğundan, mahkemece takibin dayanağı olarak gösterilen cari hesap ilişkisi yönünden araştırma ve inceleme yapılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu icra takibi kredi kartı üyelik sözleşmesine dayanmakta olup, takip konusu borçla ilgili olarak taraflar arasında protokol düzenlendiği ve bu protokolün 3. maddesinde; “borçlunun protokolde belirlenen yükümlülüklerinden herhangi birini yerine getirmemesi halinde, protokolle kendisine sağlanan tüm ayrıcalık ve avantajların protokolün imzalandığı tarih öncesine geri dönülmek üzere ortadan kalkacağı ve bankanın mevcut takiplerine devam edebileceği”nin belirtildiği, bu durumda mahkemece davacının işbu itirazın iptali davasını açmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-
Kiralananda yapılan faydalı ve zaruri tadilat bedellerinin tahsili amacıyla kiracı tarafından yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemi-
Taraflar arasındaki satım akdinde davalı-borçlunun borcu para borcu olduğundan davacı-alacaklının ödeme tarihindeki yerleşim yeri dairelerinin de genel kural olan HMK. mad. 6 uyarınca davalı-borçlunun yerleşim yeri icra dairelerinin yanında takipte yetkili olacağı-
Sözleşmede belirlenen vade farkı alacağının istenebilmesi için ayrıca fatura düzenlenmesine gerek bulunmadığı-
Taraflar arasında kredi kartı üyelik sözleşmesi imzalandığı, davalının bireysel emeklilik müşterisi olduğu, ayrılma talep formuyla yaptığı başvuru sonrasında düzenlenen bireysel emeklilik hesap özetinden birikim tutarının ayrılması sonucu kesintilere uğradığı ve ödemenin yapıldığı, banka hesabında bulunan paranın tamamını nakit kesmek suretiyle kalan bakiyenin ise kredi kartına sanal çekim yapılarak borç olarak yansıtması neticesinde iş bu davaya konu borcun oluştuğunu-
Mahkemece bozma öncesi verilen hüküm davalı tarafça temyiz edilmemiş olmakla bozma kapsamı dışında kalan yönler kesinleştiğinden, karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması gerekirken kesinleşen yönler için yeniden karar tesisinin doğru olmadığı-
1086 sayılı HUMK’nm 76 ve 6100 sayılı HMK’nın 33.maddesine göre hakim Türk Kanunlarını (hukukunu) kendiliğinden uygulayacağı ve bu halde maddi vakıaları ileri sürüp ispatlamak taraflara, hukuki vasıflandırma hakime ait olduğundan kararlaştırılanın sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 s. BK’nun 158/II.maddesinde düzenlenen ifaya ekli ceza koşulu değil, aynı Kanunun 106/II.maddesinde öngörülen ve uygulamada kira kaybı-kira tazminatı diye de adlandırılan gecikme tazminatı olması nedeniyle, ihtirâzi kayıt ileri sürülmeden eser teslim alınsa dahi zamanaşımı süresinde gecikme tazminatı istenebilmesi gerekeceği-
Alacağın tahsiline ilişkin davada, faturanın, tek başına malın teslimine karine olmayacağından, ayrıca malın tesliminin de kanıtlanması gerekip; yazılı belge ile kanıtlanamayan teslim hususunun, karşı tarafın açık rızası olmadığı sürece tanık beyanlarıyla kanıtlanamayacağı-