Ödeme emrine itiraz ederken zamanaşımı def’ini ileri sürmüş olan borçlunun itirazın iptali davasında bu def’iyi tekrar ileri sürmesi gerekmediği, mahkemece kendiliğinden üzerinde durulacak ve araştırılacak bir konuda davalıya icra takibi sırasında belirttiği zamanaşımı def’ini mahkemede de ileri sürmesi zorunluluğunun yüklenemeyeceği-
Dava konusu icra takibi, 8 adet faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olup açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, hesaplanabilir, bir başka deyişle likit olduğundan İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına hükmedilen miktarın % 40’ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Mahkemenin ihtiyati haciz kararı vermesinin sırf bu yüzden somut olay için yine aynı mahkemenin bulunduğu yer icra dairesinin yetkili olmasını gerektirmeyeceği-
Dava dışı takip dosyasında işbu dava tarihinden sonra tahsil edilen bakiye alacağın bu davada kabul edilen miktardan mahsup edilmesi sonucunu doğuracak şekilde hükmün 1. fıkrasının 6. bendinde “Davacı tarafından takip tarihinden sonra 10.10.2012 tarihinde yapılan 10.000 TL ödemenin İcra Müdürlüğü' nce infaz aşamasında değerlendirilmesine” karar verilmesinin doğru olmadığı-
İtirazın iptali davalarında hem icra dairesinin hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi halinde İİK 50. maddesi de gözetilerek öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenerek sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği, zira yetkili icra dairesinde takip yapılmasının itirazın iptali davasının açılabilmesinin koşullarından biri olduğu, dava koşullarının mahkemece davanın her safhasında re’sen gözetilmesinin gerekeceği-
Hem icra dairesi, hem de mahkemenin yetkisine itiraz edilmesi halinde, itirazın iptali davasına bakan mahkemece, öncelikle takip dosyasında icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisiz olduğu anlaşıldığından, icra dairesinin yetkisizliği nedeniyle, itirazın iptali davasının usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Kredi sözleşmesindeki imzaların davalıya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olan bankanın ve dolayısıyla bankadan alacağı temlik alan davacının icra takibinde haksız ve kötüniyetli olduğu kabul edilerek kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken reddine karar verilmesinde isabet olmadığı-
Mahkemece, bozmadan sonraki kararda davacının tüm talepleri yönünden karar verilmesi gerekirken davalı hakkında verilen husumet nedeniyle ret kararının kesinleştiğinden bahisle anılan davalı hakkında ayrıca karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Teslim edilen malların ayıplı ya da eksik teslim edildiğinin veya bedelinin ödendiğinin ispat külfetinin davalı tarafta olduğu-
Davada reddedilen bir miktar bulunmadığından davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-