İtirazın iptali davasında tahsil davası gibi hüküm oluşturulmasının olanaklı olmadığı-Davacı bankanın takipten önce hesap kat ihtarnamesi keşide ettiği, bu ihtarnamede verilen sürenin dolmasıyla davalı yanın temerrüde düştüğü nazara alınarak taraflar arasındaki kredi sözleşmesinde belirlenmiş olan faiz oranının uygulanması gerektiğinin göz ardı edilerek en son ödeme tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasının isabetsiz olduğu-
İtirazın iptali davalarında kural olarak icra takibi tarihi itibariyle alacaklılık durumu tespit edilip, sonucuna göre hüküm kurulacağı, ancak, icra takibinden sonra henüz dava açılmadan önce ödeme yapılmış ise, bu ödemeler yönünden dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığından bu hususların gözetilerek hüküm kurulacağı-
Davalının bilirkişi raporuna itirazında ve cevap dilekçesinde kabulündeki miktarı aşan kredi verilmesi ile ilgili belge asılları da getirtilerek itirazın karşılanması gerekmesine rağmen fotokopi belgeye dayanarak davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak davalarında satıma konu malın teslim edildiğinin ispat yükünün satıcı/davacı tarafta olduğu- Davaya konu faturalara dair (BA) formlarının celbi hususunun, bizzat bilirkişi tarafından dile getirildiği görülmekle, iddianın genişletilmesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu durumun HMK. 221 maddesinde açıklanan “taraflarca ileri sürülen bir hususun ispatı için, getirtilmesi zorunlu olan üçüncü kişi elindeki belge” mahiyetinde görülmesi gerektiği, kaldı ki, davacının gerek dava dilekçesinde ve gerekse delil listesinde açıkça “ticari defter ve kayıtlara” dayandığı görülmekle, adı geçen (BA) formunun da “dayanak belge” kapsamında mütalaa edilmesi gerektiği, bu belgenin getirtilmesinden sonra, ispat yükünün (vergi dairesine sunduğu form ile savunması arasındaki esaslı çelişki yaratan) davalıya geçtiği gözetilmeden icapsız olarak davalıya yemin teklif hakkı hatırlatılmak suretiyle eda edilen yeminin sonucuna göre yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Mahkemece öncelikle takip talepnamesi ile ödeme emri arasındaki farklılık gözetilerek bu yön üzerinde durulmasının, davacının açtığı itirazın iptali davasının takibe sıkı sıkıya bağlı olduğu dikkate alınarak davacının talebinin belirlenmesinin, bu talebin takibe uygun düşüp düşmediğinin değerlendirilmesinin ve bunun sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Kira sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemi-
Mahkemece alıcının hangi evsafta mal istediğini sormayan davalının kendisine iade edilen malın bedelini davacıya ödemesi gerektiğinden bahisle dava kabul edilmiş ise de, dosyadaki belgeler incelendiğinde davalı tarafından gönderilen malın fatura içeriği ile çelişmediği bir başka deyişle faturada yazılı olan malın gönderildiği, malın siparişe uygun olmadığı iddiasında bulunan davacının öncelikle bunu ispatlaması gerekmekle birlikte, dış mekanda kullanılmasının uygun olmadığı malzeme üzerinde açıkça belirtilmesine rağmen kullanım maksadına uygun düşmeyecek şekilde bir kısmını inşaatta kullanıp bakiye kısmı ise iade etmesinde davalıya atfedilecek bir kusurun bulunmadığı-
Yargılamada kendini vekille temsil ettiren davalılar yararına reddolunan miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'ne göre 4.287,39 TL ve davalı yararına tahsilde tekerrür olmamak üzere 3.780,47 TL'ye hükmedilmesi gerekirken, davalılar yararına yazılı şekilde vekalet ücretine karar verilmesi doğru değil ise de; anılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, HMK'nın 370/2 maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerektiği-
Davanın, yargılamanın devamı esnasında davalı borçlunun talep konusu borcu ödemesi nedeniyle konusuz kaldığı, bu durumda mahkemece dava tarihindeki haklılık durumu gözetilerek davalının itiraz halinde likit (belirlenebilir) alacağa yönelik itirazda bulunduğu gözetilmek suretiyle ayrıca icra inkar tazminatına da karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı tarafından yapılan ayıp ihbarının süresinde olmadığı belirtilmiş ise de davalı yanca dosyaya delil olarak sunulan ve davalı tarafından davacıya gönderildiği anlaşılan ayıp ihbarıyla ilgili e-posta üzerinde durulmadığının anlaşıldığı, bu durum karşısında belirtilen e-posta irdelenerek, davalı ayıp ihbarının süresinde olup olmadığı hususunun araştırılmak suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-