Bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden itiraza uğramış olan ilk bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan konusunda uzman bir bilirkişi veya bilirkişi heyetinden önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek ve itirazları da karşılayacak biçimde ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Davaya konu kredi kartının davalıya teslim edildiğinin dosya içerisindeki delillere göre ispatlanamadığı, ancak kredi kartının teslim edilmesi hususu ispatlanamasa da, söz konusu kredi kartının davalı tarafından kullanıldığı ispat edilir ise, bu kredi kartıyla yapılan harcamalardan kredi kartı sözleşmesinde imzası bulunan davalının kart maliki olarak sorumlu olacağı-
Davalılar icra takibine konu kredi sözleşmesindeki imzalarını inkar etmiş olup mahkemece çıkartılan isticvap davetiyelerinde kredi sözleşmesinin gönderilmemesi ve bu davalıların söz konusu sözleşmedeki imza konusunda beyanda bulunarak imza örneklerini vermemeleri halinde kredi sözleşmesindeki imzaları kabul edecekleri yönünde usulüne uygun şerh yazılmaması nedeniyle isticvap davetiyelerinin geçersiz olduğu- Sözleşmeye vekalten imza atan kişinin vekaletnamesinin usulüne uygun olup olmadığının araştırılması gerektiği- İİK'nun 45. maddesi uyarınca rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklının yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceği, ancak rehinin tutarı borcu ödemeye yetmezse alacaklının kalan alacağını iflas veya haciz yoluyle takip edebileceği, bu nedenle somut olayda asıl borçlu hakkında ilamsız takip yapılamayacağı
Hükmün temyizinden sonra davacı vekilinin dilekçesinin ekinde dava konusu icra takibini de kapsayan bir protokol sunulduğundan mahkemece taraflar arasındaki bu protokol değerlendirilerek bir hüküm kurulmasının gerekeceği-
Mahkemece, bilirkişi ek raporunda belirtilen eksik belgelerin tamamlanması için davacı vekiline süre verilerek, ayrıca banka kayıt ve defterleri üzerinde de bankacılık hususunda uzman bir bilirkişiye inceleme yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacının 2009 yılı öncesi dönemde asgari alım taahhüdü yerine getirilmemiş olmasına rağmen itiraza kayıt koymadan mal vermeye devam ettiğinden 2009 öncesi için talepte bulunamaz ise de 2009 yılını isteyebileceği-
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda bu kez davacı yararına hükmedilen alacağın %40' ı oranında icra inkar tazminatına hükmedildiği, oysa önceki bozma kararının konusunu oluşturan yerel mahkeme kararında icra inkar tazminatına %20 olarak hükmedilmesi ve o kararın davacı tarafça temyiz edilmemesi nedeniyle tazminat oranı bakımından davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu, mahkemece bu yön gözetilmeksizin %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru olmadığı gibi dava kısmen reddedilmiş olup reddedilen kısım üzerinden kendisini vekil ile temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti takdiri gerekirken bu yönde bir karar verilmeyip hüküm fıkrasının 5. ve 6. bentlerinde davacı yararına mükerrer şekilde vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının da usul ve yasaya aykırı olduğu-
İtirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı davalardan olduğundan uyuşmazlığın takibe dayanak yapılan kredi kartı üyelik sözleşmesi ve bu sözleşme uyarınca gönderilmiş olan ihtarname çerçevesinde çözümlenmesi gerekeceği, icra takibine konu edilmeyen genel kredi sözleşmesi incelenmek suretiyle hüküm kurulamayacağı-
Davalı şirket temsilcisinin ödeme emrine itiraz dilekçesinde açıkça ödeme savunmasında bulunarak ispat yükünü üzerine aldığı, mahkemece bu husus gözetilmeden, ispat yükünün tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-