Davanın tasarrufun iptali davası olduğuna, ipotek takyidatının hukuki yararın varlığına menfi bir etkisinin bulunmadığına, dosya borcunun karşılanarak haczin fek edilme durumunun söz konusu olmadığına, yaklaşık ispatın ortaya konulduğuna, İİK’nın 281/II fıkrası hükmüne göre hâkimin iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebileceğine, somut olayda da iptali istenen tasarruf için açılmış olan işbu tasarrufun iptali davasında, alacaklının davasının kabulü halinde alacağına kavuşmasını tehlikeye düşürmemeye yönelik olarak ihtiyati haciz kararı verildiğine, esasa ilişkin itirazların İİK'nın 265. maddesinde öngörülen itiraz nedenlerinden olmadığına göre davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde olmadığı-
Davalıların murisinin davacıların murisini 09/02/2006’da öldürdüğü, davacıların olay nedeniyle 06/06/2006’da ... Asliye Hukuk Mahkemesinde ... esas sayılı dosyasıyla maddi ve manevi tazminat istemli dava açtıkları, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın 22/02/2010 tarihinde kesinleştiği, davalıların murisinin tazminat davasının açıldığı gün cezaevinden vekalet vererek üzerine kayıtlı taşınmazları davalıya devrettiği ve davalının aynı köyde ikamet ettiğinin anlaşıldığı- Muvazaa iddiasının, yasada öngörülen ve Yargıtay içtihatları ile istikrar kazandığı üzere muvazaanın mevcut olup olmadığı hususunda araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle belirlenebileceği- Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesinin, davalılara yapılan temliklerin gerçek yönünün asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğu- Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesinin de büyük önem taşımakta olduğu- Şu durumda; davalıların murisinin davalıya taşınmazları devir tarihi, davalının tarafların murisleri ile aynı köyde ikamet etmesi ve öldürme olayını bilmesi, tanık anlatımları ile toplanan diğer delillere göre davalıların murisinin açılan tazminat davasını sonuçsuz bırakmak amacıyla davalıya muvazaalı satış yaptığı anlaşıldığı-
Mahkemenin, dosya kapsamına uygun gerekçesine ve takdirine; ihtiyati haczin İİK.m.281/2 ve ayrıca ve açıkça düzenlenmiş bulunmasına, ihtiyati haczin tasarruf  konusu taşınmaz üzerine konulmuş olmasına, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için dosyada bir kısım delillerin bulunması ve yaklaşık ispat halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği hususunda bir duraksama bulunmamasına, İİK'nın 281/2 madde hükmü uyarınca, tasarruf konusu mal üzerine konulan ihtiyati haciz kararlarında teminatın lüzum ve miktarı bakımından hakime takdir yetkisinin verilmiş olmasına ve yargılama sırasında değişen durum ve şartlar halinde her zaman yeniden bir karar verilebilmesinin mümkün bulunmasına göre; mahkemece ihtiyati hacze karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik tespit edilemediği-
Borçlu ve davalı üçüncü kişinin dava sırasında vefat ettiği, kanuni mirasçılarının da mirası reddettikleri, redde karşı itiraz davası da açılmadığı anlaşıldığından, davalı borçlunun ve davalı üçüncü kişinin en yakın mirasçıları mirası reddettiğinden konunun miras hükümleri çerçevesinde çözümü gerekmekle, mahallin sulh hukuk hakimine durum bildirilerek mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesi sağlanması, anılan mahkemece mirası reddedilen borçlu ve davalı üçüncü kişi için atanacak ve yetkilendirilecek bir temsilci huzuru ile davaya devam olunması gerektiği- Mirasın tasfiyesi işlemleri talebe bağlı işlemler olmayıp mirasın reddedilmesinin anlaşılması ile res'en yapılması gereken işlemlerden olduğundan, ölü borçlunun ve davalı üçüncü kişinin davada temsili sağlanarak husumet sorununun çözümlenmesi gerektiği-
Davanın ister İİK.'nun 277 vd. maddelerine dayalı isterse TBK.'nun 19. maddesi gereğince açılmış olan tasarrufun iptali davası olsun, davanın görülebilmesi için, davacının, borçludan 'gerçek' bir alacağının olması gerektiği-
Somut olayda İlk Derece Mahkemesi 25.12.2020 tarihli tensip ara kararı ile "mevcut dosya kapsamına göre İİK 281/2 maddesi uyarınca davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine" karar vermiş ise de ara kararın bir gerekçe içermediği, gerekçeyi açıklayan bir ara karar da oluşturulmadığı anlaşılmaktadır- İstinaf denetiminin yapılabilmesi için istinaf konusu edilen ara kararın gerekçeli olması gerekir- Bu durumda, Anayasanın 141/3 ve HMK'nın 297/1-c maddesine uygun bir ara kararı bulunmadığından, istinaf denetim ve incelemesi yapılması da mümkün olamamıştır- Bu itibarla mahkemece davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin İİK'nın 281/II maddesi çerçevesinde ele alınıp taraflarca sunulan deliller ve yaklaşık ispat koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği de göz önüne alınarak değerlendirilmesi ve gerekçe içeren ara karar oluşturulması gerektiğinden, ara kararına karşı istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir-
Somut olayda davacının ihtiyati haciz isteminin İİK'nun 281/2 maddesine dayalı olup, davacının ihtiyati haciz konulması istemi yerel mahkemece "...İİK'nin 281/1 maddesi uyarınca ihtiyati haciz açılmış ve devam eden bir dava sırasında talep edilebilecek geçici hukuki koruma tedbiri olup dava açılmadan bu madde uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkün bulunmamaktadır." gerekçesi ile reddedilmiş ise de tasarrufun iptali davası öncesinde ihtiyati haciz istemini yasaklayan bir hüküm bulunmadığı gibi, anılan madde uyarınca talep edilen ihtiyati hacizlerde niteliğine uygun düştükçe genel hüküm niteliğindeki İİY.nın 257. vd. maddelerindeki hükümlerin de kıyasen uygulanması gerektiği-
Davalının istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf sebepleri, davanın esasına ilişkin olup mahkemece yaklaşık ispat kuralına göre değerlendirme yapılarak, İİK'nun 281/2. maddesi gereğince verilen ihtiyati haciz kararına karşı, davalı vekillerinin itirazı üzerine açıklanan gerekçe ile ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesinde dosya kapsamı ile usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Talep; 281/2. maddesi uyarınca açılması muhtemel tasarrufun iptali davasından önce bu davaya esas olmak üzere istenilen İhtiyati Tedbir ve İhtiyati Haciz istemine ilişkin olup yerel mahkemece İhtiyati Tedbir ve İhtiyati Haciz istemi reddedilmiş, redde yönelik olarak ise talep eden vekili tarafından süresinde istinaf başvurusunda bulunulduğu; somut olayda davacının ihtiyati haciz istemi İİK'nun 281/2 maddesine dayalı olup, davacının ihtiyati haciz konulması istemi yerel mahkemece "...İİK'nin 281/1 maddesi uyarınca ihtiyati haciz açılmış ve devam eden bir dava sırasında talep edilebilecek geçici hukuki koruma tedbiri olup dava açılmadan bu madde uyarınca ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkün bulunmamaktadır. "gerekçesi ile reddedilmiş ise de; tasarrufun iptali davası öncesinde ihtiyati haciz istemini yasaklayan bir hüküm bulunmadığı-
Tasarrufun iptali davalarda mahkemece, taşınmazın satış tarihindeki değeri üzerinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT ye göre nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, dava tarihindeki değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı-