Dava konusu tasarrufların, davacı İdare'nin ...... tarihli yazı ile bildirdiği tasarruf tarihine kadar olan vergi borcu miktarı kadar alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekeceği- Davalı .... eldeki davada 4. kişi ve davalılar ....,..... ve ..... 5.kişi durumunda olduklarından onlar hakkında iptal kararı verilebilmesi için kötüniyetli olduklarının davacı tarafından ispatlanması yani adı geçen 4. ve 5. kişilerin borçlunun durumunu ve amacını bilen veya bilebilecek kişilerden olduğunun ispatlanması gerekli olup 4.ve 5.kişiler yönünden bedel farkı varlığının iptal nedeni olarak kabulünün mümkün olmadığı, bu nedenle, mahkemenin davalı 4. kişi ....... adına kayıtlı taşınmazlar yönünden bedel farkını gerekçe göstererek davayı kabul etmesi, davalı 5.kişiler ......., ..... ve ........... yönünden ise davanın bedele dönüşmesi düşünülmeden reddinin doğru olmadığı- Mevcut delillerin 6183 sayılı AATUHK'nun 30.maddesi gereğince değerlendirilmesi; iptal koşullarının varlığı halinde 31/10/2005 tarihli tasarruf tarihine kadar olan davacının alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak dava konusu bu tasarrufların iptaline, davalı 5.kişilerin kötüniyetli oldukları ispatlanamadığı, davalı 4.kişinin kötüniyetli olduğu sonucuna varıldığı takdirde davanın davalı 3.kişi ve 4.kişi yönünden bedele dönüşmesi nedeniyle 6183 Sayılı AATUHK'nun 31.maddesi gereğince davacının tasarruf tarihine kadar olan alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak davalı 3. kişi ve davalı 4. kişinin bu taşınmazları elden çıkardıkları tarihteki değeri kadar tazminatın davalı 3. kişi ve 4. kişiden tahsiline karar verilmesi, davalı 4.kişinin kötüniyetli olmadığı sonucuna varılması halinde ise, 6183 Sayılı AATUHK'nun 31.maddesi gereğince davacının tasarruf tarihine kadar olan alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak yalnızca davalı 3. kişinin bu taşınmazları elden çıkardığı tarihteki değeri kadar tazminatın davalı 3. kişiden tahsiline karar verilmesi gerekeceği- 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarının maktu olarak belirleneceği-
Davacı tarafından borçlu hakkında takip işlemi yapılmış olmasına, davacının davalı borçlunun adına kayıtlı dava konusu taşınmazlardaki hissesi ile miras paylarını çocukları olan diğer davalılara devretmesine, davalı tarafından ileri sürülen istinaf sebeplerinin İİK 265. maddesinde belirtilen sebeplerden olmamasına ,tasarrufun iptali davasının ön koşullarının oluşup oluşmadığı hususunun mahkemece yapılacak yargılamada sırasında değerlendirilmesi gereken hususlardan olup davanın esasını ilgilendirmesine, davalılar arsındaki akrabalık nazara alındığında İİK 281/2 ve devamı maddesindeki ihtiyati haciz şartlarının somut olayda bulunduğuna göre, dosya kapsamına, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlara, yasal gerektirici nedenlere göre mahkemesince ihtiyati haciz kabul kararına yönelik olarak yapılan itirazın reddine ilişkin kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu- Öte yandan davalılar vekili teminatın düşük olduğunu, icra takibinin 275.239,88 TL miktar ile açıldığını, bu miktar üzerinden teminat alınması gerektiğini ileri sürmüş ise de, eldeki dosyada davacı alacak miktarını 10.000,00 TL olarak belirtilmiş ve mahkemesince bu miktar üzerinden %15 tutarında teminat alınmıştır. Söz konusu teminat davanın kısmi dava olarak açılıp, bu aşamadaki değerine göre yerinde olmakla birlikte ileride dava değerinin arttırılması ile birlikte teminat miktarının da arttırılması mümkün olduğundan bu aşamada teminata ilişkin yapılan istinaf talebinin de reddi gerektiği-
Olayların olağan akışı, senetlerin düzenlenme, vade ve takip tarihleri ile dava konusu tasarruf işleminin tarihi dikkate alındığında davalılar arasında gerçek bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığı, davalı borçlunun diğer davalıya taşınmazın satış işlemini yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı üçüncü kişinin alım gücünün olup olmadığı, taşınmazın satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değeri arasında fark bulunup bulunmadığı, taşınmazın satış işleminden sonra kim tarafından kullanıldığı veya kiraya verildiği, satış işleminin tarafları arasındaki akrabalık ilişkisi gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk bulunduğu- Mahkemece, davacının muvazaa iddiası yeterince araştırılmadan 'muvazaanın söz konusu olmadığı' gerekçesiyle eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olmasının doğru olmadığı-
İhtiyati haciz müssesesi asıl olarak İİK'nun 257 - 268. maddeleri arasında düzenlenmiş olduğu- Tasarrufun iptali davalarına ilişkin olarak ise, bu davaların özelliği gereği, İİK 257 maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz kurumu yeterli görülmemiş, İİK.281/2 madde ve fıkrasında daha özel bir düzenleme yapılmış olduğu- Bu düzenlemede ihtiyati haciz için aranması gereken bazı koşullar tasarrufun iptali davalarına özgü olarak yumuşatılmış ve İİK 257 ve devamı maddelerinde aranan şartlar 281/2 maddesinde aranmadığı- Bununla birlikte, talep edilen husus hakkında, İİK.281/2 maddesiyle yapılan özel bir geçici teminat düzenlemesi olduğuna göre, davanın esasıyla elde edilen bir sonucun talebi söz konusu olmadığı- Teminatın lüzum ve miktarının mahkemece tayin ve takdir olunacağı-
Davanın TBK'nin 19. maddesinde düzenlenen 'muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası' olduğu- TBK'nin 19. maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasında mahkemece 'ihtiyati haciz talebinin kabulüne ve davalı vekilinin itirazının reddine' karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
'İhtiyati haciz talebinin kabulüne' ilişkin kararlar itiraza tabi olup, bu kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağı, ne var ki davalılarca süresi içinde ayrı ayrı sunulan istinaf başvuru dilekçeleri, 'itiraz' mahiyetinde olup mahkemece değerlendirilmesi gerektiği; mahkemenin bu yönü göz ardı ederek yanlış değerlendirme ile 'davalıların istinaf başvurularının reddine' karar vermiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
İlk derece mahkemesince, ihtiyati tedbir talebinin reddi ve teminat karşılığı iptale konu taşınmaz üzerinde ihtiyati haciz konulması yönünde verilen kararların gerekçesine göre verilen karar usule uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Mahkemenin dosya kapsamına uygun gerekçesine ve takdirine, ihtiyati haczin İİK'nun 281/2 maddesinde ayrıca ve açıkça düzenlenmiş bulunmasına, ihtiyati haczin tasarruf konusu taşınmaz üzerine konulmuş olmasına, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için davanın kesin olarak kanıtlanmasının gerekmemesine, dosyada bir kısım delillerin bulunması ve yaklaşık ispat halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği hususunda bir duraksama bulunmamasına, borcun ödendiği de ileri sürülmediğine ve yargılama sırasında değişen durum ve şartlar halinde her zaman yeniden bir karar verilebilmesinin mümkün bulunmasına göre, dahili davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b/1 madde hükmü uyarınca reddine karar vermesinin isabetli olacağı-
Davanın TBK.19 maddesi hukuksal nedenine dayalı olması karşısında taşınmazın aynına ilişkin dava bulunmadığından, ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, ihtiyati haciz açısından tapu müdürlüğünün cevabi yazıları doğrultusunda işlem tesis edilemediğinin belirtildiği, ilk derece mahkemesince önce tedbir tesis edildiği, itiraz üzerine ihtiyati haczin kaldırılması talebinin reddine karar verildiği; talep, tedbir kararı ve itiraz üzerine ihtiyati haciz şekli ile çelişki oluştuğu bu kapsamda dava konusu talebe ilişkin ilk derece mahkemesince vaki itiraz üzerine yeniden değerlendirme yapılması gerektiği-
HMK.nun 389/1 maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı, ancak dava konusu hakkında verilebileceği, TBK.19 ve İİK. 277 vd uyarınca açılan davalar ayın ile ilgili olmayıp, alacaklıya, alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikte davalar olduğundan, tasarrufa konu mallar üzerine ihtiyati haciz konulabileceği (İİK.281/2)- koruma tedbiri istemine konu taşınmazların aynı uyuşmazlık kapsamında bulunmadığından ve İİK. mad. 281/2 hükmünde ihtiyati haczin düzenlenmiş olduğundan, ihtiyati tedbir istemi yerinde olmadığı-